Önceki akşam (2 Ekim 2017) TRT Haber'de Betül Soysal Bozdoğan'ın yönetiminde eğitimi ve belirlenmeye çalışılan ortaokuldan liseye yeni geçiş sistemini konuştuk.
Önceki akşam (2 Ekim 2017) TRT Haber’de Betül Soysal Bozdoğan’ın yönetiminde eğitimi ve belirlenmeye çalışılan ortaokuldan liseye yeni geçiş sistemini konuştuk. Betül Hanımın konukları, ben, Psikolog Mehtap Kayaoğlu, Eğitimci İbrahim Taşel idi. Ben, 10-15 yıldır eğitim politikalarını takip etmeye ve dilim döndüğünce sorunların çözümü için öneriler ve eleştiriler getirmeye çalışıyorum. Mehtap Hanım, psikolog olarak eğitim kaynaklı streslerin anne-baba ve çocuklara yansımasını gözlemleyen ve bu konularda kendisine başvuranlara destek veren bir isim. İbrahim Taşel Bey ise, yirmi yılı aşan öğretmenliği, dershaneciliği ve okulculuğu ile konunun tam ortasından bir isim. İzlemek isterseniz video kaydına Youtube’den ulaşabilirsiniz.
21 Eylül 2017’de YeniBirlik Gazetesi’nde “TEOG’un Kalkması Sonrası Öneriler” başlığı ile yayınlanan yazımda yer alan şu satırların altını tekrar çizmek isterim.
“TEOG sonrası, yeni sistemin belirlenmesinde ‘istişare’ mekanizmasının çalıştırılması, daha iyi yöntem bulunmasını kolaylaştıracak, uygulanacak sistemin kabul oranını arttıracaktır. Eğitim yayıncıları, üniversiteler, tecrübeli eğitimciler, eğitim yazarları, eğitim dernekleri-vakıfları, aileler istişare sürecine dâhil edilebilir.”
İstişare konusuna özel vurgu yapmamın gerekçesi, şu günlerde, ortaokuldan liseye geçiş sistemi üzerinde çalışma yapılırken, eğitim politikalarının paydaşlarıyla istişare (danışma, görüşme, sorma, bilgilenme, bilgi alma, iletişim-etkileşim) mekanizmasının yeterince işlemediğini görmemdir. Oysa ülkemizde, eğitim politikalarına katkı sağlayabilecek önemli kurumlar ve kişiler var. Üstelik bu kurumlar, geçmiş dönemlerde benzeri süreçlere katkı sağladılar.
Mesela…
Ülkemizin eğitim alanındaki önemli krizlerinden biri FETÖ ile mücadele kapsamında ortaya çıkan dershane tartışmaları ve dershanelerin kapatılması süreciydi. O dönem, eğitim dernekleri, eğitim yayıncıları hatta bazı dershaneciler, Milli Eğitim Bakanlığı ile el ele vererek, eğitim bürokrasisinin çözüm bulmasını kolaylaştırdılar. Bir anlamda, devletin yanında durarak dershanelerin kapatılmasının yolunu açtılar. Onların bu desteği süreci hızlandırdı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, o günlerde, kapatma kararına yardımcı olan kuruluşları isim isim sayarak teşekkür bile etmişti. Dolayısıyla, iddiama delil olması bakımından, o isimleri saymak isterim. Mesela, Özel Öğretim Derneği (ÖZDER), Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER), Özel Dershaneler Birliği (ÖZDEBİR) ile Çözüm, Sınav, Final, Açı dershaneleri o listeden hatırladıklarım.
Ortaokuldan liseye geçişte, TEOG’dan daha iyi bir sistemin bulunacağına inanıyorum. Çünkü eğitim bürokrasisinde, siyasette, akademide, medyada ve eğitim sektöründe bunun için yeterli birikim var. Ayrıca, dünyadaki eğitim sistemleri üzerine çalışmış uzmanlarımız olduğu gibi Osmanlı ve Selçuklu eğitim uygulamalarına vakıf ilim adamlarımız da az değil. Uygulamadan gelen, öğrenciyi bilen, aileleri tanıyan tecrübeli insanımız zaten çok. Önemli olan, bunca malzemeden iyi bir helva yapabilmektir.
Dediğim gibi, danışma, görüşme, sorma, bilgilenme, bilgi alma, iletişim-etkileşim iyiyi bulmanın altın formülüdür. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Müsteşar Yusuf Tekin’in, zaman zaman yaptıkları gibi, bu birikimden daha fazla faydalanmaları gerekir.
Bu arada şunu söylemem gerekir. Eğitimin felsefesini daha çok konuşmalıyız. Konuştuğumuz konuların, sorunların, önerilerin kaynağı orası çünkü.