Doğrusal ekonomi, geleneksel ekonomik model olarak tanımlayabiliriz; kârın ve üretimin öncelendiği ve çevresel kaygıların ön planda tutulmadığı bir modeldir.

İki önemli ekonomi yaklaşımı birbirini tam aksi anlayışla karşımızda duruyor.

Biri, bildiğimiz, alışıldık sistem; doğrusal ekonomi.

Diğeri, artık yeşil dönüşümün en değerli unsurlarından biri olarak kabul edilen döngüsel ekonomi.

Doğrusal ekonomi, geleneksel ekonomik model olarak tanımlayabiliriz; kârın ve üretimin öncelendiği ve çevresel kaygıların ön planda tutulmadığı bir modeldir. Ham maddenin çıkartılma, üretilme, ürünü dağıtma ve kullanma süreçleri “çöpe atma” ile son bulur. Dolayısıyla, doğrusal bir ekonomide, işlediğimiz ham maddeleri, kullanımdan sonra “atılan” bir ürüne dönüştürüyoruz. Oysa döngüsel ekonomide, ürünü sonlandıran bu doğrusal süreç “döngü” ile kapatılır. Burada ürünün ömrü uzundur. Ürün, malzeme ve kaynakların olabildiğince sürdürülebildiği, atık miktarının asgariye indirildiği bir ekonomik yapıdır. 3R yaklaşımını (azaltma, yeniden kullanım ve geri dönüştürme) izleyen döngüsel ekonomide; kaynak kullanımı en aza indirilir (azaltılır -reduce). Ürünlerin ve parçaların yeniden kullanımı en üst düzeye çıkarılır (yeniden kullanım-reuse). Son olarak, ham maddeler yüksek bir standartta yeniden kullanılır (geri dönüştürülür-recycle).

Dünya bize tüm ihtiyaçlarımızı sunuyor. Ancak, sanayi devriminden bu yana talan edercesine tüketerek dünyayı bitiyoruz. Veriler açık, yılın yarısında senelik kaynakların sonuna geliyoruz. Bugün, kullandığımız kaynaklarla 1.7 dünya tüketiyoruz. Kaynaklarımızı bu şekilde kullanmaya devam edersek, 2050 yılına geldiğimizde 2.3 dünyaya ihtiyacımız olacak.

SIFIR ATIK PROJESİ

Ülkemizde gerçekleştirilen Sıfır Atık Projesi, döngüsel ekonominin en önemli parçalarından biridir. Proje ile, 2017 yılından bu yana yaklaşık 34 milyon ton geri kazanılabilir atık toplanmış, işlenmiş ve ekonomiye kazandırılmıştır.

Her yıl 2,2 milyar tondan fazla atık üreten Avrupa Birliği’nde, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın temel yapıtaşlarından biri olan “AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı”nı, Mart 2020’den bu yana yürürlükte. Çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik büyümenin kalbi haline gelmiştir. Döngüsel modeller daha az atık ve daha az çevresel etki anlamına da gelir.

Ülkemiz, Paris İklim Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle, iklim krizi ile mücadele arzusunu yinelemiş ve 2053 karbon-nötr hedefini açıklamıştır. Geçen sene COP27’de bu arzu, güncellenen Ulusal Katkı Payı ile pekiştirilmiştir.

2053 hedefimize ulaşmanın en önemli bileşenlerinden biri de, ulusal döngüsel ekonomi eylem planının hazırlanmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2022 yılından bu yana yürütülen, “Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için teknik Destek projesi (DEEP)” ile döngüsel ekonomiye geçiş teşvik edilecektir. DEEP projesinin en önemli çıktısı, “Ulusal Strateji ve Eylem Planı olacaktır.

Ülkemizin döngüsel ekonomiye geçişini hızlandırmak amacıyla SKD Türkiye, DCube ve B4G iş birliğinde III. Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası, 7-9 Kasım 2023 tarihleri arasında “Harekete Geçme Zamanı” temasıyla çevrimiçi gerçekleşiyor. Bu program; çözümlerin oluşturulması açısından önemlidir. Çünkü döngüsel ekonomi, sadece yeşil dönüşüm için değil, ülke ekonomisinin de kaldıracı olacaktır.