Avrupa Birliği, 2050 yılına kadar iklim nötr hedefine ulaşma çabasını sürdürüyor. En önemli çözüm araçlarından biri de yenilenebilir hidrojen (yeşil hidrojen) olarak görülüyor.
Enerji sektörü, çoktan yeşil dönüşümde öncelikli alan olarak kabul görmüş durumda. AB’nin RePowerEU planı, bu saikleoluşturulmuştu. Yeşil hidrojen ticaretinin başlayabilmesi için hem alıcı (offtaker) hem de finans sorunlarına başlangıç çözümü sunmak amacıyla geçen yıl kurulan Avrupa Hidrojen Bankası, Kasım 2023’te 2.2 milyar Euro’luk ilk ihalesine çıkmıştı. 800 milyon Euro’luk ikinci ihalenin başvuruları da tamamlandı. 17 AB ülkesinden 132 teklif alındı.
Şimdi bu giriş paragrafını açıklarken yeşil hidrojenin ülkemize sağlayacaklarını konuşalım.
Yeşil hidrojen için önce yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiliyor. Sonra bu elektrik kullanılarak su, atomlarına ayrıştırılıyor. Elektroliz işlemi, yeşil hidrojen üretiminin en yaygınlaşan yöntemi. İklim mücadelesi ve karbon sıfır hedefi için de muhteşem bir çözüm. Üretirken saf oksijen, tüketirken saf su açığa çıkıyor.
AB, RePowerEU planıyla, 2030 yılına dek her yıl 10 milyon ton yeşil hidrojen üretme 10 milyon ton da satın alma kararı açıkladı. Enerji arz güvenliği ve iklim eylemi, bu yapıyı zorunlu kılıyor. Bir yandan üreticiler oluşuyor, bir yandan sanayi ve günlük kullanımda hidrojenin yeri gelişiyor. Ancak maliyet önemli handikap.
Üretim, görece pahalı. Fosil yakıtlar şimdilik daha ucuz. Mevcut üretim yapısının hidrojen kullanımına dönüşümü ayrı maliyet. AB, bunu Ekim 2023’te geçiş süreci başlayan SKDM (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması) ile fonlamayı hedefliyor. Yani, üreticiler, karbon salımı kadar vergilendirilecek. Bu durum, yeşil hidrojenin cazibesini daha da arttırıyor.
Yenilenebilir enerjide Türkiye’nin avantajları ve potansiyeli biliniyor.
Ancak sektörün gelişimi, potansiyelin çok altında hızda seyrediyor.
Nedenler, birkaç ayrı başlıkta derlenebilir, ancak tümü aşılabilir.
AB’nin, Hidrojen Bankası aracılığı ile topladığı teklifler, toplam 8,5 gigawatt (GWe) elektrolizör kapasitesiniöngörüyor. Bu, on yıllık bir süre içinde toplam 8,8 milyon ton yenilenebilir hidrojen üretimi demek. Yıllık bazda bu miktar, AB'nin 2030 hedefinin sadece yaklaşık yüzde 10'unu kapsayacaktır. Yani, AB’nin hala çok miktarda yeşil hidrojen ihtiyacı var.
Yenilenebilir Enerji Direktifi ve yetki verdiği kanunlar, hidrojen üreticilerine destek sağlayan zemini oluşturuyor. Yenilenebilir hidrojenin kilogramı başına sabit bir prim şeklinde destek isteniyor. Bu prim, üretim maliyeti ile alıcıların şu anda fosil hidrojen yerine yenilenebilir hidrojen için ödemeye hazır oldukları fiyat arasındaki farkı kapatacak.
Avrupa İklim, Altyapı ve Çevre Yürütme Ajansı (CINEA) şu anda tekliflerin kabul edilebilirliğini ve uygunluğunu kontrol ediyor. İhaleler devam ediyor; yenilikçi düşük karbonlu teknolojiler için 4 milyar Euro tahsis edilecek.
Türkiye, uluslararası entegrasyonu güçlendirerek yeşil hidrojen sektörünün güçlü oyuncusu olabilir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, elektrolizör üretimini, destek paketlerinde tanımlayabilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, sadece yeşil hidrojene ait bir otorite belirleyebilir. Yeşil hidrojen ve ekipmanları üretimi için özel ihtisas alanları kurulabilir. Özel sektör, yeşil hidrojen ekosistemini üretecek adımları atıyor, koşmaya hazırlanıyor. Kamunun desteği, ülke hedeflerimiz için en değerli kaldıraç olacaktır.
AB, hidrojen ticaretini büyük heyecanla destekliyor. Çin ayrı, ABD ayrı, Suudi Arabistan ayrı, Afrika ayrı hazırlıklar içinde. Bu yarışta biz de olmalıyız.