Türkiye iki büyük depremle can derdine düşmüşken provokatörler de boş durmadı.

Özellikle sosyal medyada yapılan dezenformasyonlar, haddini hayli aşarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kadar uzandı.

Su katılmamış provokatörlük örneklerinden bir tanesi, şüphe yok ki depremin üzerinden henüz sekiz gün geçmişken ortaya attığı asılsız iddialarla halkı tahrik etmeye çalışan Memduh Bayraktaroğlu'ndan geldi.

Yaşanan mucizevi kurtuluşlar, depremzedelere, ekiplere ve milyonlara derin nefes aldırırken, Bayraktaroğlu tarafından ortaya atılan pervasız iddialar hemen her kademede moralleri bozmaya da yetti.

"Depremin ardından Mehmetçiğin kışlalardan geç çıkarıldığına" ilişkin provokasyona tepki gösteren ve dakika dakika günü anlatan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Tartışmalar gerçekleri yansıtmıyor. Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları askeriyle, siviliyle, işçisiyle, teknik personeli ile ilk andan itibaren seferber olmuş, milletinin yanına koşmuştur." açıklamasını yapmak zorunda kaldı.

KİM BU BAYRAKTAROĞLU?

Memduh Bayraktaroğlu dün Korkusuz gazetesindeki köşesinde Hulki Cevizoğlu'na cevaben, 1999 Gölcük Depreminde 74 yaşında olan Başbakan Ecevit'in, 17 Ağustos sabahının ilk ışıklarıyla birlikte deprem bölgesinde olduğunu iddia etti:

"Hatta, TRT’ye demeç vermişti…"

Yanlış…

Bülent Ecevit, Bayraktaroğlu'nun iddiasının aksine 'TRT'ye demecini o sabah, Ankara'da Başbakanlık binası merdivenlerinde vermişti. Bir gün sonra da TRT ve özel TV kanallarına bölgeden. Nitekim, depremin meydana geldiği saatlerde uykuda olan Bülent Ecevit’i diğer hükûmet yetkilileri “uyandırmaya kıyamamışlardı.” Bu yüzden de gecikme yaşanmıştı.

Aynı Bayraktaroğlu, 2011 yılında CNNTürk ekranlarında Cüneyt Özdemir'e “Çiller'li Yılları”nı anlatırken, yayına bağlanan Tansu Çiller döneminin Ekonomi Bakanı Ufuk Söylemez tarafından açıkça yalanlandı:

"Memduh Bayraktaroğlu'nun benimle ilgili söylediği şeylerin dışında, Tansu Hanım'la ilgili söylediği şeylerin de bildiğim kadarıyla tamamı gerçek dışıdır."

Ufuk Söylemez, hafızam beni yanıltmıyorsa, "Çiller beni iki defa kovdurdu. Biri Milliyet'ten, biri Günaydın'dan" diyen Bayraktaroğlu'nun Doğru Yol Partisi liderine danışmanlık yapmasına vesile olan kişiydi.

Bayraktaroğlu'nun, hatırımda kalan bir başka röportajı da hayli ilgimi çekmişti, özellikle de, kendisinin birileri tarafından sıklıkla "kullanıldığına" dikkati çektiği ifadeleri…

2009 yılında verdiği röportajda, "28 Şubat sürecinde Ufuk Söylemez gibi milletvekili arkadaşları tarafından kullanıldığını" söyleyen Bayraktaroğlu, "Akşam gazetesinde iken beni çok kullandılar." diyor ve ekliyordu:

"Kimisi para kuryeliği yapar, kimisi cümle kuryeliği. Bana cümle kuryeliği yaptırdılar, demeç kuryeliği yaptırdılar."

NEREDEN ÇIKTI BU BAYRAKTAROĞLU?

Önceki gün arkadaşlarımla otururken sohbetin bir yerinde "deprem" konusu açıldığında adı geçti, Memduh Bayraktaroğlu'nun.

YouTube kanalında yaptığı bir açıklamadan söz edildi. Anlatan kişinin gözlerinde dehşet ve şaşkınlık arasındaki ifadeyi gördüğümde izleme ihtiyacı hissettim.

Özellikle, Doğru Yol Partisi yıllarından oldukça iyi tanıdığım Bayraktaroğlu'nun deprem gecesine ilişkin ‘akıl dışı’ iddiaları, açık "misenformasyon"dan başka bir şey değildi.

O gün, saat 04.30 itibari ile hemen bütün gün gözümü ayırmadan izlediğim haber kanallarındaki hiçbir canlı görüntü anlattıkları ile uyuşmuyordu.

"Bilgiyi gerçeği yansıtmayacak şekilde belirgin olarak yanlış sunuyordu.”

Konuşma aralarına yerleştirdiği, "Ne söylediğini bana aktaran kişi net bilmiyor.", "..Telefonda neler söylendi bilmiyor.", "..Ama çok ağır sözler ettiğinden emin kaynağım." türü cümlelerle de kendisini hukuki sorumluluktan sıyıracağı zemini hazırlamayı da ihmal etmeden.

Tüm bu propagandaya inanan ve bir tür kendi kendinin bilinç altını yönlendirenler, sadece deprem sabahı sosyal medyada yayımlanan mesajları inceleseler yeterli olacaktı.

Örneğin, AFAD tarafından saat 05.45'te hem kendi sitesinde, hem Twitter'da yayımlanan basın duyurusundaki,

"Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında depremin seviyesi 4. Seviye olarak ilan edilmiş olup illerimizde ve Başkanlık AFAD merkezinde tüm afet grupları toplanmıştır.

Dışişleri Bakanlığı ile yapılan görüşmelerde ERCC üzerinden kentsel arama ve kurtarma alanında uluslararası yardım çağrısında bulunulmuştur.

Genelkurmay Başkanlığı tarafından bölgeye yönlendirilen ekipleri taşımak üzere 2 adet uçak görevlendirilmiştir.

Tüm il AFAD Müdürlükleri teyakkuza geçirilmiş olup arama ve kurtarma başta olmak üzere tüm ekipler bölgeye sevk edilmiştir." ifadelerini görmüş olurlardı.

Hatta, 06.48'de yine Twitter'dan Milli Savunma Bakanlığı'nın onaylanmış hesabından duyurulan, "Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar beraberinde Genel Kurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ile bölgeye gitmektedir." açıklamasından da haberdar olurlardı.

Gazetelerin, "TSK hava köprüsü kurdu" başlıkları da cabası…

Amerikalı yazar ve akademisyen Ralph Keyes'in, ‘propaganda üreticileri tarafından çokça kullanılan yalanın, manipülatif kişiliklerin bir özelliği olarak görüldüğünden’ söz ettiği eserinde olduğu gibi, belli ki Bayraktaroğlu, propaganda yoluyla izleyici kitlesini kandırarak, onları oyuna getirmekten hayli keyif alıyor olsa gerek..

Ya da, bir kez daha birileri tarafından fena halde kullanılıyor…

Son söz yerine, Albert Camus'un şu sözlerini hatırlatmakta fayda var:

"Hakikat, aydınlık gibi kördür. Yalan ise hayran olunacak bir alacakaranlık."