Hepimizin bildiği gibi üretim alanında Çin'in muazzam bir gücü var.
Bugün elimize aldığımız çoğu ürünün üzerinde “Made in China” yazıyor. Bitmeyen ve maliyeti asla diğer coğrafyalardakine paralel bir şekilde yükselmeyen işgücüyle Çin, neredeyse her sektörde fason üretimle başladığı maceraya kendi markalarını da katarak devam ediyor. O nedenle tüm dünyanın yakından izlediği bir ekonomik güç olarak görülüyor.
Teknoloji alanında da durum pek farklı değil. Çin bir yandan üretim gücünü sonuna kadar kullanırken diğer yandan da yenilikçilik ve girişimcilik anlamında büyük adımlar atıyor. Dünyanın en değerli şirketi olan Apple iPhone’u tamamen Çin’de ürettirirken Alibaba.com da dünya elektronik ticaretinin önemli bir kısmını elinde tutuyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama detaylarda boğulmamızdan başka bir işe yaramayacaktır.
Geride bıraktığımız 3 – 4 yıl içinde cep telefonu sektöründe Çin, sadece fason üretici olmadığını da gösterdi. Zaten Huawei ve Lenovo gibi markalarla dünya cep telefonu pazarındaki rekabeti körükleyen Çin, OnePlus, Xiaomi, Meizu, Oppo, LeEco gibi yeni markalarla da rekabeti ateşlemeye başladı. Genellikle Samsung, Sony, Apple gibi markaların ürünlerine nazaran “ucuz” olmalarıyla üstünlük sağlamaya çalışan bu markalar, tüm dünyada da beklenenden daha fazla talep görmeye başladılar. Öyle ki bugün ülkemizde bile “paralel pazar” olarak isimlendirilen segmentte Çinli markalara ait cep telefonlar gayet iyi satış rakamlarına ulaşıyorlar. Bu köşenin düzenli okurları benim “paralel ithalat” ile Türkiye’ye gelen telefonlara bakış açımı zaten biliyorlar. Bilmeyenler için kısaca özetlemem gerekirse ülkemizde bir ofis açmayan, en azından bir temsilcisi olmayan markaların cep telefonlarını yok saydığımı söyleyebilirim.
Meizu resmen Türkiye’de
Çünkü ben markaların bir ülkedeki varlıklarını biraz da o ülkeye, pazara, insanlara verdikleri değer olarak algılayanlardanım. O nedenle Huawei, Lenovo, ZTE gibi Çinli markalar Türkiye’de ofis açarken OnePlus, Xiaomi, Oppo, LeEco gibilerin açmamasını fırsatçılık olarak değerlendiriyorum.
Ve sanırım böyle düşünen tek kişi de değilim ki Çin’in en başarılı telefon üreticilerinden biri olan Meizu çok kısa bir zaman önce Türkiye’deki ofisini duyurdu. Türkiye’de görev yapmaya başlayan Meizu yöneticilerinden öğrendiğim kadarıyla da 2018 sonuna kadar birbirinden farklı en az altı cep telefonu modeli ile birkaç aksesuar resmi garantili olarak satışa sunulmuş olacak.
Tahmin ediyorum ki, daha doğrusu umuyorum ki Meizu’nun bu hamlesini diğer Çinli cep telefonu üreticileri de yakından izleyecekler ve Meizu’nun ideal pazar payına ulaştığını görür görmez onlar da Türkiye ofisleri için kolları sıvayacak.
Meizu ürünlerinin Türkiye’de resmi garantiyle satılıyor olması bence “paralel ithalat” nedeniyle ortaya çıkan haksız rekabetin de önüne geçmiş olacak.
Ayrıca eğer Meizu, Çin’de uyguladığı fiyat politikasını Türkiye’de de uygulayabilirse Samsung, Apple, Sony gibi global markaları Türkiye pazarında epey zorlayabilir. Özellikle orta sınıf cihazların fiyatlaması ile de Casper, Reeder, General Mobile gibi “yerli olduklarını iddia eden” markalara zor zamanlar yaşatabilir. Çünkü Meizu’nun sahip olduğu üretim gücü benzer kalitedeki ürünleri her durumda çok daha ucuza satabilmesi izin verecektir.
Eğer Türkiye cep telefonu pazarına Meizu’dan sonra birkaç tane daha Çinli üretici girerse bu rekabet en çok son kullanıcıları sevindirecektir diye düşünüyorum. Hatta pazardaki tüm dengelerin bozulmasını bile olası görüyorum. Oluşacak talep nedeniyle dünyanın en bilinen üreticileri Türkiye’deki marka pozisyonlamalarını bile gözden geçirmek zorunda kalabilirler. Her ne olursa olsun cep telefonu sektöründe hareketli günler yaşanacak gibi görünüyor.