Tayyip Bey neden iktidara gelir gelmez üniversitelerdeki başörtüsü problemini çözememişti?

Tayyip Bey neden iktidara gelir gelmez üniversitelerdeki başörtüsü problemini çözememişti?

Halbuki onu iktidara getiren tabanın ilk beklentisi buydu.

Gizli bir ajandası vardı da şartların olgunlaşmasını mı bekliyordu?

Eğer kestirmeden böyle düşünürsek, o gizli ajandanın ileride neler doğuracağını da merak eder insan…

Hele ki kendini AK Parti’ye oy veren kitleden farklı şekilde tarif eden yurdumun sosyal demokrat, laik vs. yurttaşları…

Onların gözünde Tayyip Bey doğruları söylemeyen, gizli ajandasındaki maddeleri şartlar olgunlaştıkça hayata geçiren bir adam…

Dolayısıyla yeni anayasa ve başkanlık sistemini istediğini gizlemeyen fakat bunu gerçekleştirecek fırsatı bulamayan AK Parti ve Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin bir anda ortaya çıkan tavrıyla bu imkana kavuşmuş oldu.

Tabii ancak MHP ile uzlaşabildikleri kadarıyla…

Yani 18 madde değişecek.

Fakat olsun…

Tayyip Bey gerçekte Başkanlık ve yeni anayasadan çok kendi sultasının temellerini atıyor çünkü o bir diktatör…

Neden diktatör diyorlar?

Çünkü “Tek adam!”

Neden diktatör diyorlar?

Çünkü Abdülhamid Han’a “Kızıl Sultan” iftirasını kim fısıldamışsa, onların torunları Tayyip Bey için “Diktatör” iftirasını çoktan fısıldadılar…

Bu “diktatör” yakıştırmasının -ki çok kolay ve basit bir suçlama- içeride doğduğunu mu zannediyorsunuz?

Devlet Bey 15 Temmuz’dan sonra neleri gördü ve dünyanın haritası yeniden şekillenirken hangi öngörülerle adım attı? En sert muhalefeti yapan o iken üstelik…

Hadi diyelim ki gizli ajandanın maddeleri bir bir ortaya dökülüyor…

Başörtüsü mesele olmaktan çıktı. Başörtüsünün mesele olmaktan çıkması, başörtülü olmayanlar için ne gibi meselelere sebep oldu?

IMF’ye borcu sıfırladı ve dış güçlerin ve onların işbirlikçilerinin isyanına rağmen rest çekip kovdu.

IMF’siz bir hayat kime mesele oldu?

Tayyip Bey Türkiye’nin eğitim seviyesini aşağı çekecek ne yaptı? Yüzlerce üniversite, burs destekleri, bedava okul kitapları kime mesele oldu?

Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Turgut Özal, Eşref Bitlis ve daha birçok isim aynı yıl içinde Kürt problemini çözmeye çalışmaktan öldürülürken, Tayyip Bey hangi gizli niyet ve hedef için Kürt problemini çözmeye ısrarlı çalıştı ve çalışıyor?

Kürtlerle kardeşliğimizin, birliğimizin, aynılığımızın ve ortak hedefimizin tescillenip barışın sağlanacak olması kime mesele oluyor?

Şeriatı öncelikle kadınların evlere hapsedilmesi olarak gören örümcek kafalı çağdaşların, Tayyip Erdoğan hareketinin gücünü kadınlardan alması nasıl yorumlanabilir?

Kadınların AK Parti iktidarlarında meclise daha çok girmesi, hayatın içinde daha çok özgürce yer almaları kimlere mesele oluyor? Kadınların işe el koyması şeriatın ayak sesleri mi yoksa?

Yoksa başörtülü kadınların işe el koyması mı karın ağrısı…

Yollar, köprüler, tüneller, kimin içinden geçiyor da mesele oluyor?

1971 yılında Vehbi Koç’un evinde Fetö ve Fuat Doğu ne için buluşmuşlardı da Tayyip Bey’in “Yanıldık!” diyebilme mertliği ve dürüstlüğü mesele oluyor?

Fetö’nün derin gerçekleri ortaya çıkmaya devam ettikçe işin ucu “çağdaş/ laik görünümlü” kriptolara dayanacağı için mi bu kökten temizlik birilerine mesele oluyor?

Koalisyon bir imkân mıdır? Bir mecburiyet mi? Hadi diyelim ki imkân…

Türkiye hangi kumpaslardan sonra koalisyonlara mecbur kalmış ve Türkiye koalisyonlarla neler kaybetmiştir? Türkiye’de koalisyon eseri sadra şifa ne icraat vardır hatırlanan?

Koalisyon silahının ebediyen parçalanacak olması, diktatörlük iftirası ve şaşırtmasıyla kimleri panikletmiş durumda?

Ve nasıl bir diktatör ki, “Hayır” çadırına girip sohbet edebiliyor, suçlamalara maruz kalabiliyor…

Tek parti iktidarını özlemek masum ve Başkanlık diktatörlükse…

Ve Selin Sayek Böke’nin koalisyon tarifi içinize siniyorsa siz “Hayır” deyin…

Çünkü mazursunuz…

Okusanız da olmaz… Dinleseniz de…

Millet iş başında ve Türkiye büyüyor/ büyüyecek!

Gizli Ajanda paranoyanız için şifa dileriz.