Metropolde yaşamak çoğu zaman insanı gerçekliğinden koparıyor.
Metropolde yaşamak çoğu zaman insanı gerçekliğinden koparıyor. Sürekli akan bir trafik ve zaman içinde debeleniyormuş hissinden kurtulamıyoruz. Panik içinde oradan oraya yetişmek ve işleri bitirememek modern zamanın kaygısı oldu. Bir hafta sonu yeşillik bir yerlere gidip kahvaltı yapmak bile program dahilinde oluyor. Plan, program yapmaktan, doğal yaşayamamaktan yorulduk. Hızlı zamanlardayız. Ama birde bu hengame içinde bize bizi hatırlatan güzellikler de var. Minarelerden okunan güzel bir ezan sesi, bahar dallarında açan çiçekler ve şimdilerde rengarenk laleler. Hatta nisan yağmurları kendimize gelmemizi sağlayan eşsiz bir şifa kaynağıdır. Türkler en çok iki kokudan kendilerini iyi hissediyorlarmış; Yağmur sonrası toprak ve taze ekmek kokusu. İkisi de toprağa yani öze davet eden bu kokuların bizi mutlu etmesine şaşmamak lazım. Zira bizler geldiğimiz yere özlem duyan bir milletiz.
ALLAHÜEKBER!.. ALLAHÜEKBER!..
Ezan daha bebekliğimizde doğar doğmaz kulaklarımıza okunan ilk kutsal bildiridir. Bu kutsal bildiriye eş olarak İslam'ın tavsiye ettiği ismimiz de bize verilmiş olur. Ömrümüz boyunca ismimiz çağrıldığında aynı zamanda ezanı da yüreğimizde hissederiz. Ezan deyince minareler ve müezzinler, camiler ve mescidler, kubbeler, alemler gelir aklımıza. Sabah namazından yatsı namazına kadar günde beş vakit ezanın makamı farklıdır. Ezanın insan üzerindeki manevi etkisi de farklıdır. Bazen bir hüzün, bazen bir huzur, bazen mutluluk, sevinç, coşku, bazen teslimiyet duygusu... Birbirine girer bütün sesler, bütün renkler, bütün şekiller. Allahüekber, Allahüekber nidalarıyla yedi kat semada adeta inler.
EZAN NAMAZA ÇAĞRIDIR
Ezanın okunmasıyla namaz vakti başlamış demektir. Geleneksel olarak herkesin ezanı işitmesi için yüksek bir yere çıkılır, oradan müezzin güzel sesi ve makamıyla Ezan-ı Muhammediyi okur. Daha sonraları günümüze kadar camilerin minaresi de yapılmıştır. Zamanla büyük camilerde ikili, dörtlü, altılı minarelerle muhteşem camilerimize ayrıca estetik bir ahenk getirmiştir.
EZAN KURTULUŞA DAVETTİR
Ezanın lügattaki anlamı “Herkese bildirmek” demektir. Kısaca İslam inancının temel akidesi ezanla özetlenmiştir. Bu çağrıda dinin direği olarak da nitelendirilen namaza davettir. Aynı zamanda kurtuluşa davettir. Allahu Azimüşşanın birliği ve büyüklüğü, Muhammed aleyhisselamın Allah’ın kulu ve resulü olduğu günde beş defa okunan ezan, dünyanın her tarafında bütün insanlığa duyurulan kutsal bir davettir. Çünkü ezan Allah'a davettir. Allah'ın davetine icabet etmek demek hidayete ve kurtuluşa ermek demektir.
EZAN’IN TARİHÇESİ
Ezan okumak, hicretin birinci yılında Medine’de başladı. Bundan önce, namaz vakitlerinde sadece “Essalatü camia” denirdi. Müslümanların her namaz vaktinde kendiliğinden camide toplanması zorlaşınca, Peygamberimiz Ashabına namaz vakitlerinin nasıl bildirilmesi gerektiğini sorunca; kimisi Hıristiyanlar gibi çan çalalım, Ashabtan bazıları da Yahudiler gibi boru çalınmasını önerdiler. Kimisi de namaz vakti ateş yakıp yukarı kaldıralım dediler. Fakat Resulullah efendimiz bunların hiç birini kabul etmedi. O gece Ashab-ı kiramdan Abdullah bin Zeyd ve Hazret-i Ömer rüyada ezanın nasıl okunduğunu görüp, Peygamberimize bildirince; Peygamber efendimiz de “İnşaallah hak, gerçek bir rüyadır. O kelimeleri Bilal’e öğretin okusun.” buyurdu. Böylelikle Medine’de ilk ezan okuyan Bilal-i Habeşi’dir. Mekke’de ise Habib bin Abdurrahman okumuştur.
EZAN-I MUHAMMEDİ
Allahü Ekber: Allah büyüktür.
Allahü Ekber: Allah büyüktür.
Allahü Ekber: Allah büyüktür.
Allahü Ekber: Allah büyüktür.
Eşhedü En La İlahe İllallah: Allah’tan başka tanrı olmadığına şehadet ederim.
Eşhedü En La İlahe İllallah: Allah’tan başka tanrı olmadığına şehadet ederim.
Eşhedü Enne Muhammeden Resulullah: Muhammed O’nun Peygamber olduğuna şehadet ederim.
Eşhedü Enne Muhammeden Resulullah: Muhammed’in O’nun Peygamberi olduğuna şehadet ederim.
Hayye Alessalah: Haydin namaza!..
Hayye Alessalah: Haydin namaza!..
Hayye Felah: Haydin kurtuluşa!..
Hayye Felah: Haydin kurtuluşa!..
Allahü Ekber: Allah büyüktür.
Allahü Ekber: Allah büyüktür.
La İlahe İllallah: Allah’tan başka tanrı yoktur.
EZAN ARAPÇA OKUNUR
Sabah ezanı okunurken “Esselatü hayrun minennevm” namaz uykudan hayırlıdır anlamını taşıyan bu davet iki kez söylenir. Bunun yanında farz namaza başlamadan önce okunması sünnet olan, ikamet ezana benzeyen sözlerdir. Ezandan farkı fazladan “Hayye alelfelah” tan sonra “Kadkamet-is salatü” Namaz başladı cümlesidir. Kadınlar, ezan ve ikamet okumazlar. Vakti girmeden önce okunan ezan ve ikamet vakti girince tekrar okunur. Ezan, Müslüman ve akıllı biri tarafından yükseğe çıkarak okunur. Deli, fasık, çocuk, Müslüman olmayan, kadın, cünüb olan, sarhoş ezan okuyamaz. Ezan, bildirilen kelimelerle ayakta okunur. Ezan ve ikamet Arapça aslı gibi okunur; değiştirilemez. Dünyanın neresinde olursak olalım ezan ve ikamet o ülkenin diline çevrilerek okunmaz. Ne yazık ki Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında baskıyla ve zorla ezan bir sure Türkçe olarak okutulmuştur. Fakat müslümanlar bu durumu asla gönülden kabullenmemişler, hapsi ve ölümü bile göze alan müezzinlerimiz olduğu söylenmektedir. Daha sonraları ezanımız bugünkü gibi Arapça aslı gibi minarelerimizden okunmaya başlanmıştır.
Ezan, farz namazların vaktinde kılınması veya kazası sırasında okunur. Bayram, cenaze, vitr, teravih namazları için, ezan ve ikamet okunmaz. Ezan ve ikamet kıbleye karşı okunur. Okunurken konuşulmaz ve selama cevap verilmez. Konuşulursa her ikisi tekrar okunur. Ezan okuyana ”müezzin” denir. Müezzin ezanı, yüksek bir yerde, yüksek bir sesle ve makamla okunur. Sesi güzel, makamı güzel müezzinlerimiz makbüldür. İnsanın yüreğine işler ve insanı titretir. Bazı yerlerde müezzinler minareye çıkarak ezan okusa da, günümüzde ezan minarelerde hoparlörle okunur. Cuma namazındaki okunan birinci ezan, Hazret-i Osman zamanında okunmaya başlamıştır.
İSLAMBOL
Minarede ve Cuma hutbesi okunacağı zaman, birkaç müezzinin bir ezanı birlikte okumalarına “ezan-ı cavk” denir. İstanbul’da güzel sesli müezzinlerin karşılıklı, yani münavebeli olarak okudukları ezanlar İstanbul’a İslambol mührünü kalplere vurmuştur adeta. Üsküdar meydanında bulunan iki büyük caminin minarelerinden okunan, dakikalarca süren davudi ve yanık ezanın müminlerin kalplerinde bıraktığı tesir, imanı tazeleyen, adeta insanı dirilten, kendine getiren, insanı derin derin tefekkür ettiren manevi bir hissiyattır. Ezanı Muhammedi ile adalet, asalet, zerafet, letafet gibi kutsal değerler ve yüce duygularla, günahlarımızdan arınmak, Allah’ın rızasını kazanmak için camilere, mescidlere koşarız. Milli birlik ve beraberliğimizin Ezan-ı Şeriflerdir. Milli şairimiz Akif’in dediği gibi; “Bu ezanlar ki; şahadetleri dinin temeli… Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.“
PERİSKOP
Kardeşlik Hakları
Kardeşlik yalnızca soy bağı ile gerçekleşmez. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Bu yüzden Allah-u Teala aramızdaki birliğin devamı için Müslümanlar arasında kardeşin kardeşi üzerinde hakkı olduğunu el-Hucurat suresinde belirtmiştir. “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup, düzeltin ve Allah’tan korkup sakının umulur ki esirgenirsiniz.” İmam Gazali Kardeşlik haklarını şöyle sıralamıştır;
• Kardeşinin ihtiyacını kendi malının fazlasından gidermek.
• Kardeş ile ortaklığa razı olmak.
• Onun ihtiyacını senin ihtiyacından önce görmek.
• Kardeşin ihtiyacını o söylemeden gidermek.
• Kardeşinin ayıplarını ulu orta söylememek ve sırrını ifşa etmemek.
• Kardeşine olan sevgiyi daima göstermek.
Hazreti Peygamber “Biriniz arkadaşını/kardeşini sevdiği vakit ona sevdiğini söylesin” demiştir.
Hazreti Ömer şöyle buyurmuştur: “Üç şey kardeşinin sana olan sevgisini artırır: Karşılaştığın zaman selam vermen, mecliste ona yer vermen, en çok sevdiği isimleriyle onu çağırman.”
• Kardeşinin övülmesine meclis içinde sevindiğini göstermen kardeşine haset etmediğini gösterir.
• Kardeşine düşmanların kınamalarını def etmek gerekir.
• Kardeşine nasihat ve doğruyu öğretme haktır. Ancak bunun tersi olan meclis içinde azarlamak kardeşliğe sığmaz.
• Kardeşleriniz ile çekişmeyin. Ayrılık yaratacak şekilde araya soğukluk sokmayın.
• Kardeşinizin hatalarını ve yanlışlarını affet.
• Kardeşin için dua et.
• Kardeşine karşı vefalı ve samimi ol.
İLİM VE BİLİM
Hak isteseydi kendini aşikar etmezdi ama, bilinmek istedi ki; gizli hazinesini açtı. Güneş’i ve diğer gezegenleri nasıl yarattıysa, velileri de O’nun büyük hakikatini anlatsınlar diye halk etti. Nasip işte!.. Kimisi kozmozun derinliklerine kadar girip alemleri keşfettiğini zanneder de, Hak’ın nuruyla gaydınlanmak istemeyip, tüm bu yaradılışa tesadüf der. İlim ile bilimi ayrı kefeye koyup Güneş’e ömür biçer ve buna da bilim der. İlmiyle amil olmayan, ilmiyle arif olmayanın vay haline!.. İşe yaramayan bilgi hamallıktır, pas tutar yüreklerde. Ey insanoğlu Yunus’un söylediklerine kulak ver!..
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır