Türk edebiyatı Fransız etkisinde olduğu zamanlar Halit Ziya Fransız ifade biçimine göre şekillendirirmiş bazı tamlamalarını. Mesela "bir demet eğrelti otları" dermiş.
Olması gereken “bir demet eğrelti otu” tabii ki. Üniversite sınavını geçtik bu hayatta artık işimize yaramayacak bir bilgi oldu diyenler sabretsin. Eğrelti otunun ne olduğunu yakın zaman önce öğrendim. Zaten yukarıdaki bilgiye de edebiyatımızda bu otun adını kullanan var mı diye bakarken rastladım.
Eğrelti otu farklı hastalıklara şifa bir otmuş ve Yeni Zelanda’nın da sembolü. Bayraklarında değil ama devlet kurumları filan kullanıyor, o kadar karakteristik. Müslümanlara karşı camide gerçekleştirilen büyük katliamın ardından Yeni Zelanda’da derin bir üzüntü baş göstermiş. Birçok kişi camilere gelip taziyelerini iletmiş, Müslümanları daha yakından tanımak istemiş. Bir sanatçı da eğrelti otunun yapraklarını namaz kılan Müslümanlar olarak resmetmiş. Görme imkanınız olursa, anlamlı bir eser olmuş.
Nedir bu eğrelti otu diye daha yakından bakayım dedim. Meğer bu ot ne kadar şifalıysa, kökleri de o kadar zehirliymiş. Biraz fesatlık yapacak olsam Müslümanları sevseler bile İslam’ı hiç sevmeyecek bu Batılılar diyeceğim ama yakışmaz. Öbür türlü düşünecek olursam da eğrelti otunu Batı medeniyetine benzetebilirim. Kendisi iyi bir görünüyor ama kökü zehirli. Yani ne zaman ne zarar vereceği belli olmaz diyebilirim. O da yakışmaz.
Müslümanların bu dünyanın eğrelti otu gibi göründüğü aşikar. Üretim süreçlerinde Müslümanlar kullanılıyor, tüm arka plan işlerinde yükü omuzlamalarına ses çıkarılmıyor ama iş eşit haklar talep etmeye gelince birden köklerine inilip bir kabahat bulunuyor. İslam düşmanlığının temelinde işte İslam’ı ve Müslümanları eğrelti otu olarak görme eğilimi var.
Bu ot şifalıdır desek bile dinleyen yok. Derde derman olurken iyi ama iş kök salmaya gelince yolup atmak istiyorlar. Ne diyordu Almanlar: “Biz işçi istedik ama gelenler insandı.” Almanya’daki Türklerin macerasını anlatan özet budur diyebiliriz.
Ama dünyanın eğrelti otlarına ihtiyacı var. Çünkü bağırsak rahatsızlıklarını düzenlemede eşsiz faydaları bulunuyormuş. Alıntıyla açıklayayım: “Kusturucu, karın boşluğu ve krampları giderici, hazımsızlık, albümin, göz bozukluğu ve görme zayıflıklarına karşı da kullanılan ilaçların terkibine girer. Drog olarak; kusturucu, barsak parazitlerini düşürücü olup, görme zayıflıklarını giderdiği gibi, albümin, ishal ve hazımsızlığa karşı da etkilidir.” Orman Genel Müdürlüğü sağ olsun bilgilenmiş oldum. Albümin ve drog kelimelerini anlamadım. Gerisi tamam. Parazitleri yok ediyor, ishali durduruyor. Hazımsızlık kısmı var bir de. Orası da çok önemli. Müslümanların varlığını hazmetmesi gerekiyor çünkü dünyanın.
Açıklamalardan bir cümle daha: “Standardı mevcut değildir.”
Gerçekten Müslümanlar da çeşit çeşit. Halit Ziya gereksiz yerde çoğul kullanmış diye düşünüyordum ama yanılmışım, her eğrelti otu neredeyse bir demet olduğuna göre çoğulu da daha çoğul olmalı değil mi? Çokluğun içindeki birliği oluşturan ve dünyanın derdine derman olan eğrelti otları olmamız dileğiyle. Müslümanlar olmasa insanların merhameti sindirmesi zor olacak çünkü.