Ecnebiler buna "mindfulness" diyorlar. Psikolojik bir konsept ama genelde olduğu gibi bunun kökeni de Uzak Doğu öğretileri. Farkındalık sorunlara çözüm getirmenin ilk şartıdır, farkında değilsen sorununa nasıl çözüm arayacaksın ki? Bir de bu süreci bilinçli ve metodik bir şekilde yönetebilirsen Bilinçli Farkındalık kavramını tesis etmiş oluyorsun, öğretiye göre.
Hafta içinde, Süper Lig takımlarımızın bu sene yaz transfer döneminde yaptıkları futbolcu transferlerinden elde ettikleri gelir-gider farkları yer aldı matbuatta ve sosyal medyada. Görüldüğü kadarıyla şartların zorlaması ve €uro kurunda yaşanan zıplamaların etkisi ile birçok kulübümüz UEFA Finansal Fair Play şartlarına hemen uyum sağlayıvermiş. İşte mükemmel bir bilinçli farkındalık hali. Geçen senelerde har vurup-harman savurmaya dayalı transfer ekonomisinden bugün gelinen nokta az da olsa bir ümit ışığı barındırıyor.
Aslında aklı başında herkes bu durumun sürdürülemez olduğunun farkındaydı fakat efsunlanmışçasına ve bilinçsiz bir şekilde hesapsız harcamalara devam ediliyordu. Buna bir son vermek için bıçağın kemiğe dayanması gerekiyormuş demek ki.
Beşiktaş, Trabzonspor, Fenerbahçe, Bursaspor, Alanya, Antalya, Kayseri, Galatasaray ve Akhisar kâr ederken, Erzurumspor, Konyaspor, Rizespor, Başakşehir, Kasımpaşa ve Göztepe bu transfer sezonunda zarar etti. Ankaragücü, Sivas ve Yeni Malatya’nın ise gelir-gider dengesinin eşit olduğu gözlendi.
Beşiktaş, 14 Milyon €uro bonservis geliri, iki buçuk Milyon €uro bonservis gideri ile + 11.500 Milyon €uro artıda. Trabzon 7.710 M/€, Fenerbahçe 7.500 M/€, Bursa 7.350 M/€, Alanya 3.400 M/€, Antalya 2.300 M/€, Kayseri 1.800 M/€, Galatasaray 700 bin €uro, Akhisar 400 bin €uro kâr etmiş durumdalar.
Bu durumu sürdürülebilir kılmak şimdi hepimiz için ilk öncelik. Bunun ilk ayağı uzuuun zamandır TBMM’de bekleyen Yeni Kulüpler Kanunu’nu uygulamaya koyarak kulüp yönetimlerini müteselsil olarak yapılan borçtan sorumlu tutmak olacak. İkinci aşamada “denk bütçe” ve “sattığın kadar alabilirsin” kuralını işletmek önem kazanacak. Belki NBA’de uygulanan ve “salary cap” denen oyuncu ücretlerindeki alt-üst sınırlar da gündeme gelecektir.
Diğer düzelme beklenen konu da; yerli futbolcuyla TL üzerinden yabancı futbolcuyla döviz cinsinden sözleşme yapılmasının kanun veya yönetmelikle düzenlenmesi hakkındadır. Ekonomi ve Maliye Bakanımızın her türlü kira sözleşmelerinde döviz yerine TL yazılacağını söylemesi bu konunun halli için ümit ışığıdır.
Anadolu Kulüplerinin yabancı transferlerinde de bu bilinçli farkındalık göze çarpmaktadır. Sınırsız yabancı oyuncu transferi ile sağlanan rekabet imkânını doğru kullanan kulüplerimiz makul ve mantıklı ücretlerle çok sayıda kaliteli yabancı oyuncuyu kadrolarına kattılar. Rekabeti arttıran ve futbolcu ücretlerini kabul edilebilir bir seviyede tutmaya yarayan bu uygulamaya karşı bazı itirazlar (Şenol GÜNEŞ gibi) olmasına rağmen mali disiplinin sağlanması için bu fırsatı iyi değerlendirenler hemen fark ediliyor. Ozan TUFAN’a, Tarık ÇAMDAL’a ödenen milyonlarca €uro maaşın çok daha azına oynayan “taş” gibi futbolcular var Anadolu Takımlarında.
2019-2020 sezonundan itibaren geçerli olan ikinci kademeye göre takımlarımız ilk onbir içinde sekiz yabancı oyuncu ile maça başlayabilecekler, yedekler arasında ancak iki yabancı oyuncu bulunabilecek ve tribünlerde de en fazla iki yabancı oyuncu ilerleyen haftalarda forma giymek için bekleyen “stepne”ler olacak.
TFF; bu durumu altyapı/özkaynak düzeninin önünü açacak bir fırsat olarak görürse ve gene bilinçli bir farkındalık ile 24 kişilik takım kadrolarında –Almanya’da olduğu gibi- daha çok genç futbolcuya yer vermeyi ve onları oynatmayı zaruri haline getirirse Türk Futboluna en büyük iyiliği yapmış olur. Bu da onları tarihe geçirir.
Hepimize iyi bir hafta sonu, Pazartesi günü oynayacağımız İsveç maçında Milli Takımımıza başarılar dileriz.