15 Temmuz'dan önce biz FETÖ dediğimizde bazı budalalar, "ayağınız taşa takılsa FETÖ'ye bağlayacaksınız" diye zırlayıp duruyordu.
15 Temmuz’dan önce biz FETÖ dediğimizde bazı budalalar, “ayağınız taşa takılsa FETÖ’ye bağlayacaksınız” diye zırlayıp duruyordu. Bununla da kalmıyorlardı. Yine biz FETÖ demeye devam ettikçe, “neden FETÖ diyorsunuz, paralel yapı demeniz neyinize yetmiyor” diye bir de küstahça had bildirmeye kalkıyorlardı. Ve çok geçmedi, ardından Fetullahçı teröristlerin tertiplediği 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı.
15 Temmuz’dan sonra bazıları görmüş oldu ki (ya da tüm iyi niyetimle gördüklerini zannediyorum) Türkiye’de yaşanan her karanlık olayın içinde FETÖ var. Türkiye’nin son 30 yılındaki tüm cinayetlerde, hala aydınlanamamış suikastlarda, delil karartmalarda FETÖ’nün parmağı mevcut. Bunları en net olarak Muhsin Yazıcıoğlu ve Hrant Dink suikastlarında görmüş olduk.
FETÖ’nün hala nasıl bir network yapısına sahip olduğunu bilmeyenler ya da bilmiyormuş gibi yapanlar tüm “entelektüel sahtekarlıklarıyla” beraber akademik çukurluğun dibine batıp tuhaf kavramlarla FETÖ’yü temize çekmeye çalışsalar da başarılı olamadılar. FETÖ’nün kumpasları sonucu mağdur ettiği insanları unutup FETÖ’cüleri “mağdur” gösterme operasyonları da tutmadı. 15 Temmuz’dan sonra milletin göstermiş olduğu feraset aynı dinamizmle devam ettiği sürece de tutmayacak.
Birkaç gün önce Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda hayatını kaybetti. Başsavcı Alper ilk 15 Temmuz darbe iddianamesini hazırlayan kişi. 15 Temmuz darbe girişimini duyar duymaz Denizli’deki Tugay Komutanı için tutuklama kararı çıkartan bir savcı aynı zamanda. Ve bununla birlikte birçok FETÖ dosyasına baktığı da biliniyor.
Başsavcı Alper’in ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesi her zaman ki gibi skandal bir kepazeliğe soyundu ve Alper’in ölümünü “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper'i kamyon biçti” başlığıyla duyurdu. Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olan vatan haini firari FETÖ’cü Can Dündar’ın Avrupa’da Türkiye aleyhine nasıl cümleler kurduğunu biliyoruz. Dündar’ın gazeteye gelmesiyle birlikte Cumhuriyet’in FETÖ ve PKK destekçiliğine soyunan çizgisi de ortadayken Cumhuriyet gazetesinin böyle kepaze bir başlık atmasını tesadüflerle mi açıklayabiliriz?
Ya da firari FETÖ’cülerden olan Emre Uslu’ya ne demeli? Uslu, Başsavcı Alper’in ölümünden sonra aynen şu cümleleri Twitter hesabından paylaştı: “Denizli Başsavcısı binlerce masum kadın, çocuk, genci içeri tıktı. Üstüne kamyon devrilmiş ölmüş. Yaşasın zalimler için cehennem…” Bu küstah sözleri paylaşan FETÖ’cü Uslu’nun Başsavcı Alper’in ölümünden nasıl memnuniyet duyduğu ortada. Çünkü Alper’in meslek yaşamı boyunca FETÖ’yle nasıl aslanlar gibi mücadele ettiği bilinen bir gerçek.
İçlerinde en ilginci ise firari FETÖ’cü Tuncay Opçin’in bu kazadan önce Twitter’dan paylaştığı şu tweet: “Hizmet, önümüzde ateşten bir deniz var, atlarınızı ateşe sürün dese, tartışmadan yapmamız gereken bir dönem.” Bu cümleden de yola çıkarak FETÖ’cü Opçin diğer tüm FETÖ’cü teröristlere mesaj yollayarak “intihar saldırısı talimatı” mı verdi? Bu konunun iyice araştırılmasında fayda var.
FETÖ’nün bugüne kadar tüm cinayetlerde nasıl parmağı olduğunu ve delil kararttığını biliyoruz. Hrant Dink suikastının arkasından seneler sonra nasıl FETÖ çıktığını, Muhsin Yazıcıoğlu suikastının arkasında yine FETÖ’nün nasıl parmağı olduğunu yıllar sonra görebildik, öğrenebildik. Şimdi ise yıllarca beklememek için Başsavcı Mustafa Alper’in hayatını kaybettiği kaza çok iyi bir şekilde araştırılmalı. Kamuoyunun aklına ilk olarak gelen “2. Susurluk Kazası” gibi çağrışımların derin bir araştırma sonucunda aydınlatılmasında, kafadaki soru işaretlerinin giderilmesinde fayda var.
Cumhuriyet Apartmanı
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç’in yeni romanı “Cumhuriyet Apartmanı” Motto Yayınları’ndan çıktı. Tanıtımından şu cümle kitabı merak etmeye yetecektir: “… Cumhuriyet Apartmanı' dönemin aktörlerini, tarihi kişiliklerinin dışında, öncelikle 'insan' yanlarıyla ele alan ve onları 'içeriden' resmeden bir belgesel-roman…”
Düşünce hayatımın gelişmesinde büyük katkıları olan ve kalem olarak kendime örnek aldığım isimlerden biri olan Ahmet Ağabey’in kitabını tüm romanseverlere tavsiye ediyorum. Kesinlikle kaçmaz.