Sokakta herkes belki de hiç olmadığı kadar ekmek parası telaşında koşturuyor.

Sabah saat 06.30.

Sarıyer'deyim, caddeye çöp arabası gelmiş, sokaktaki çöpleri arabasına taşıyor.

Hava sabah serinliğinde, üzerinde incecik belediye yeleği var, koşturup duruyor.

O arada çöpleri toplayan adamın yanına tanıdığı bir arkadaşı geliyor.

Başlıyorlar sohbete.

Nasıl ekmek parası dertleri var anlatamam, çocuklarını anlatıyor, 3 çocuk var, karınları aç okula gidiyor, karınları aç okuldan geliyorlar abi diyor.

Anaları ekmek arası yapıyor, geçen gün biri diyor ki ana karnım doymuyor, açım ben dedi abi.

Çocuğun yanına 1 elma koyamıyorum, yarım elma koyuyoruz yanlarına abi.

Hanımın avucuna 1 avuç mercimek, 1 avuç pirinç bırakamıyorum abi! dediğini duyuyorum ve öylece kalakalıyorum.

Yürüyorum.

Köşedeki fırın da çalışanlar içeride telaş içinde koşturuyorlar, ekmekleri fırından çıkarıyorlar, diğeri yerleştiriyor.

Köşedeki büfe, kapının önüne atılan gazeteleri yerleştiriyor, bir taraftan sayıyor.

Sabahın o saati.

Kuşlar hareket halinde.

Deniz sakin, alacakaranlık vurmuş dalgaların üzerine.

Sokakta herkes belki de hiç olmadığı kadar ekmek parası telaşında koşturuyor.

Sokakta, ekmek derdi var.

Sokakta, ekmek derdi kokusu var.

Akşam eve ne götüreceğiz endişesinin telaşı var.

Hayat hiç olmadığı kadar çok zor.

Hayat hiç olmadığı kadar telaşlı.

Her şey çok pahalı, mutfaklarda yangın var.

Kendi istediğini yiyememek bir tarafa, çocuğuna istediği yemeği yediremiyorsan, eline bir çikolata almıyorsan, kopsun bu dünya.

Geçen hafta içi bir arkadaşım ile Eminönü'ne gittik.

Hani piyasanın nabzı orada atar ya.

Her şey o kadar pahalı ki.

Her şey o kadar değişmiş ki.

Akıl almaz fiyatlar var.

Kuru yemişçiler sattığı kuruyemişleri mücevher gibi sıkı sıkıya kapatmışlar.

Bir tek leblebi, tek bir fıstık alıp tadına bakman imkansız.

Her şeyin üstü sık sıkıya kapatılmış.

Eskiden, abla bi bak tadına! denilen tek cümleleri kalmamış.

Ya, yemekten sonra bir çay içer misin diyen, ikram eden esnaf da kalmamış.

Gönülden verilen bir avuç ikram kalmamış.

Çok endişeliyim.

Ekmek derdinin, bu kadar kavgalı olduğu bir dönem hayatımda hiç görmedim.

Ekmek derdinin, bu kadar yokuşlu olduğu bir dönemi hiç görmedim.

Herkes gözünü açmış, kimin canını acıttığının farkında değil.

Kuruş kovalarken, onurlu duruş aramamak lazım.

Haberlere bakın.

Etrafa bakın.

Hakimiyet kayıtsız şartsız, menfaat, hesap, kötülük ve mutsuzluk olmuş.

Funda'nın aklındakiler…

… Bir kadın olarak tabi ki kadından yanayım.

Ama hayat gitgide çok değişirken ve kadınlar bundan payını çokça alırken.

Ve kadının beyanı hep doğru mudur bilemezken.

6 ay evli kalıp senelerce nafaka alırken.

Hele bir çocuk doğurursan adamın, cebinden elini çıkarmaz hale gelirken.

Kafalarımız gitgide daha da fazla karışırken.

Bakın siz kadınlara ne soracağım.

Avustralyalı artist Margot Rabiee, gösterime girecek Oscar filmi Babylon'daki rol arkadaşı Brad Pitt ile ilgili bir itirafta bulunuyor.

Orijinal senaryoda Brad ile öpüşme sahnemiz yoktu, yönetmeni ben ikna ettim.

Brad Pitt öpme şansını başka ne zaman yakalayabilirim ki, diye düşündüm.

Yapılacaklar listesindeki önemli bir maddeyi yerine getirme şansı olarak teklif ettim.

Ve kabul ettiler.

Ve Brad ile öpüştüm.

Bir kadının bu anlatımını dinleyince çok sempatik gibi geliyor değil mi?

Ama bunu yapan bir erkek olsaydı.

Yani bir erkek oyuncu, bir kadın oyuncuyu öpmek için senaryoda değişiklik yaptırmış olsaydı.

Düşünmek bile istemiyorum, neler yazarlar, neler derlerdi.

Vay sapık demeyeceğiz, değil mi?

Tabi tabi demezdik.

Kadınlar hep haklı.

Saldırın kızlar.

Funda'nın aklındakiler…

... Çocukluğumdan beri sinema salonlarını çok severim.

Sinemaya gitmeyi çok severim.

Film başlayınca kalabalık olmasını, herkes ile beraber oturup, kalkmayı severim.

Antrak verilmesini, antrakta koşa koşa büfeye gidilmesini çok severim.

Sinemadaki mısır kokusunu çok severim.

Artık gitgide.

Yani dijital platformlar çoğaldıkça sinema salonları ölüyor gibi geliyor bana.

En son çok sevdiğim Şahan Gökbakar'ın açıklamasına denk geliyorum

Recep İvedik 7 çekmişler.

Filmim bir dijital platformda yayınlanacak diyor Şahan.

Sinema'da bir kişi bilet 100 TL, 3 kişilik aile gitse, gidip gelme yol masrafı da var, düşünün bir aile filmini izlemek için kaç lira ödeyecek.

Çok haklı.

Sinema salonları ilk darbeyi pandemi de aldı.

İkinci darbeyi ekonomik krizden aldı.

Yazık koca bir kültür yok oluyor, elimizden kayıp gidiyor.