İnsan dünyaya düşünerek kök salar. Dünyanın kültürel tarihi insanın düşünsel tarihidir.
Akıl tutulur mu? Tutulur. Kavramlar düşünme yetimizi kullanabilmemize olanak sağlamadığında, iki olay arasındaki neden sonuç ilişkileri olaya içkin kavramlar tarafından kurulamadığında akıl tutulur. AKIL TUTULMASI DÜŞÜNME YETİSİNİN “İSTİSNA HALİDİR.” Düşünme yetisi istisna haline dönüştüğünde olay/olgu/kavram arasındaki ilişkiler ağı yapıbozuma uğrar. Görürsünüz, ilişkiler ağına tanık olursunuz ancak onlar hakkında düşünemezsiniz.
İnsan dünyaya düşünerek kök salar. Dünyanın kültürel tarihi insanın düşünsel tarihidir. Bu nedenle, ben dünyanın içindeyken dünya da benim içimdedir. Benim kişisel tarihim hem dünya ile olan ilişkimin hem de benim bu dünya içinde olan benle ilişkimin tarihidir. Yapıp etmelerim sadece ben de kalmaz, beni aşar, dünyaya yayılır ve bu yayılım aracılığıyla dünya ve ben bir oluruz.
Bu doğal süreçtir aklın yönünü belirleyen. Akıl bu dünya içinde kalmadığında hem benden hem içimdeki dünyadan hem de beni içine alan dünyadan kopar. Bu kopma halidir beni aklın dışına çıkaran.
Akıl bu dünyaya tutunmamı sağlayan çapadır. Tek çapa değil ama. Duygular da bu dünyaya tutunmamızı sağlayan çapalardır. Ancak aklın egemenliğinden azad edilmiş bir duygu önünde sonunda aklın yargıçlığına mahkumdur. Akıl, kontrolden çıkan duyguyu hesaba çeker.
Akıl ne zaman tutulur? Beden, duyguların egemenliği altına girdiğinde tutulur. Bedensel esrime hali aklın doğal ve kültürel dünyanın dışına çıkma halidir. İnsan duygunun sağladığı hazla esrirken akıl dışardan izler. O hep oradadır ve görür. Burada duygu mu akıl mı ikilemi yok. Dünya duygu gözlükleri ile de görülür. Ancak akıl ile düzenlenmemiş, sadece duyguya bağlı görme bir ayağı bu dünyanın dışında olma haline benzer.
Akıl nasıl tutulur? Düşünme yetisi bir olay ya da olgudaki neden sonuç ilişkilerinin kurulabilmesine olanak sağlayan kavramların dışına çıkarıldığında, o olay ve olgu akla içkin olmayan duygu ile örülmüş kavramlarla açıklanmaya çalışıldığında tutulur. Kırmızı ışıkta durmak gerektiğini akıl söyler. Ben, sonucu ne olursa olsun kırmızı ışıkta durmayacağım demek kırmızı ışıkta geçmenin ortaya çıkaracağı neden sonuç ilişkilerini aklın dışına çıkarmak anlamına gelir.
Akıl tutulması fark edilir, görünür bir şey midir? Evet, hem fark edilir hem de görülür. Ben ne yaptım, bunu yapmış olamam, bunu ben mi yaptım diye yakınan biri bunu fark etmiştir. Böyle yakınan birini gördüğünüzde ise akıl tutulmasını görmüş olursunuz. Çok sık karşılaşılan bir durumdur bu.
İnsan iki ayaklıdır. Bu ayaklardan biri akıl diğeri duygudur. İnsanın iki ayak üzerinde durabilmesi akıl ve duygu arasındaki dengenin bu dünya içinde kurulması ile olanaklıdır. Neden sonuç ilişkileri akıl ile anlaşılır kılınabilir. Kırmızı ışıkta durmayan bir sürücü neden olduğu olumsuz sonuçları “çok üzgünüm”, “takdiri ilahi” diyerek kader kavramı ile gerekçelendiremez. Kader o olaya içkin değildir.
İnsan iki ayaklıdır. Adalet de. Onun da iki terazisi vardır. Terazinin dengede durması için gözlerin kapalı olması şarttır. Aklın egemenliğinin hâkim olmadığı bir hukuk olamaz. Hukuk hak terazisine vurulmadığında kırmızı ışıkta geçer. Tıpkı duygu gibi. Aklın egemenliğinden kurtulan haz duygusunun aklı evde bırakıp tatile çıkması gibi. Her tatilin bir dönüşü vardır. Ve akıl orada hazır bekler. Aklımıza mukayyet olalım.