Öyle bir kabiliyetiniz(!) var ki, sokakta gördüğünüz, ama hiç tanımadığınız birinin siyâsî tercihini tahmin edebiliyorsunuz.

Hatta tahmin etmenin ötesinde şüpheye mahâl vermeyecek kesinlikte tespit edebiliyorsunuz. Bunu da sâdece ve sâdece bu kişinin dış görünüşüne bakarak yapıyorsunuz.

Bilişsel kabiliyetleriniz o kadar keskin ve yanılmaz ki, bu tanrısal kabiliyetlerinizle hiçbir tevâzu göstermiyorsunuz. Bir insanın tipine bakıyorsunuz ve oy verdiği partiyi şıp diye biliyorsunuz. Bu şaşmaz ve yanılmaz seçmen tespitinizle ülkenizdeki siyâsî seçimlerdeki hileleri(!) tam isâbetle ortaya çıkarıyorsunuz.

Bu okuduklarınız uzaylılar tarafından önce kaçırılıp sonra dünyâya geri getirilen ve bu süre içinde insanüstü kabiliyetler kazanmış olan birinin yaşadıkları üzerine kurgulanmış bir filmin hikâyesi değil. Bu kadar akla zarar bir kabiliyeti(!) mârifetmiş gibi kendi sosyal medya hesabından paylaşanlar var. İnsanların tipine göre oy verecekleri partiyi bilip(!) seçim sonuçlarında hile olduğunu iddia edecek kadar olağanüstü kabiliyetlerle donatılmış(!) insanlarla var bu ülkede. Dahası ve daha vahimi bu iddialara itibar edip kamuoyunun bilgisine sunan gazeteciler var.

Meslek etiği gereği, yazdığı şeylerin doğru olması gereken bir gazeteci ve resmî ideolojinin yayın organı olma misyonunu ifâ eden bir gazete var. Bakın Orhan Bursalı, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde bir okur mektubundan neler alıntılamış. Târihçi Cemil Koçak Hoca da bu olayı sosyal medya hesâbında paylaşıp haberdar olmamızı sağladı. Kendisine teşekkür ediyorum. Orhan Bursalı’nın paylaştığı mektupta bir okur demiş ki:

“İktidar seçim hilelerini ücra yerlerde daha çok yapıyor sanılıyor. Kadıköy’de ikamet ediyorum. Yıllardır oy kullandığım sandıklardaki insan profillerine bakıyorum. AKP’ye oy verebilecek örneğin yüzde en fazla 10 çıkabilecek yerlerde bile 20-30 oy aldığını gördüm. Burada yapılan hileler göze batmıyor. Nasıl olsa ezici çoğunlukla CHP üstün deniyor.”

Cemil Koçak Hoca da şöyle yorum yapmış:

“İnsan profilinden (yani görünüşünden) politik tercihini anlayan bir siyaset bilimi uzmanına da böylece ilk kez rastladım! Memleketim İzmir'de de AK Parti yüzde 30'un üzerinde oy alıyor; oysa İzmirlilerin profili hiç de AK Partili gibi değil... Demek burada da seçim hilesi oluyor. Eğer hilenin kanıtı insan profiline indirgendiyse, yandı gülüm keten helva! Bir de bunu gazetesindeki köşesinde yazan çok bilmişler varsa; ve de CHP bu gibilerin öneri ve tavsiyelerini ciddiye alıyorsa, vay vay vay...”

Vay ki ne vay!

Seçim yenilgisini “siyâsî farz” hâline getirmiş bir parti olan CHP’nin “yoğurdum ekşi” dediğini görmek acaba kimlere nasip olacak!

Boşa koysan ırkçılık, doluya koysan evham denilecek bu gibi çıkarımlar, kişisel plânda hoşgörü ile karşılanabilir. Ama yılların gazetecisi Orhan Bursalı’nın bunu köşesine taşımasında “sert bir özeleştiri” amacı olduğuna inanmak için kendimi zorluyorum.

Bir insanın tipine yâni dış görünüşüne bakarak siyâsî tercihini bilmek ve bunu seçimlerde hile olduğuna delil göstermek ırkçılık değilse (inşallah öyle bir niyet yoktur) nasıl bir basiret(!), nasıl bir ferâset(!), nasıl bir irfan(!) hatta nasıl bir kerâmet(!) ki, adamın gözünden siyâsî parti tercihini anlamak mümkün oluyor?!

Eğer bu gibi ulvî(!) hasletler yenilen ve içilen şeylerin birer sonucu ise, o şeylerin ne olduğunu öğrenmenin tüm Türk seçmenlerinin hakkı olduğunu düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı bu şeyleri tespit ettirip devlet bütçesinden sübvanse etsin, yemeyen içmeyen kalmasın. Herkes o şeyleri yiyip içsin. Böylece devlet bütçesine külfet olan seçim masraflarından kurtuluruz; tipimizden seçim sonuçları belli olur. Zâten “sandık her şey değildir”.

Böylece demokratik, çağdaş, modern ve bilimsel siyâsî seçim konusunda da tüm dünyâya örnek oluruz.