Bütün belediye başkanlarının acilen psikolojik destek alması veya buna mecbur tutulması gerektiğine inanıyorum.
Bütün belediye başkanlarının acilen psikolojik destek alması veya buna mecbur tutulması gerektiğine inanıyorum.
Çoğunluk AK Parti’de olduğu için, bugün yarın genel başkanlık makamını tekrar uhdesine alacak olan ve kendisi de belediyecilikten gelen Cumhurbaşkanımızın işe el koyması çok yerinde olacaktır.
Çünkü hangi hedonist ve narsist başkan bu işin çığırını açtı veya hangi yalaka danışmanların marifetiyle yaygınlık kazandı bilmiyorum ama iş çok tehlikeli bir hale geldi.
Yıllar önce Amasya’da askerlik yaparken bir tatbikat için yaklaşık on bin askeri bir vadinin iki yamacına yerleştirdiler. Beş bin bir yamaca… Beş bin öbür yamaca…
Vadide atışlar yapılacak, acemi erler de yamaçlardan seyredecek.
Vadide bir telaş. Muhtemelen tugay komutanı, kolordu komutanını karşıladı.
En üst rütbeli komutan aracından indiği anda, bizim yüzünü belki hiç görmeden askerliğimizi bitirdiğimiz tugay komutanı öyle bir “Dikkaaat” çekti ki, o anda iki yamaçtan binlerce askerin ayağa kalkıp “hazırol”a geçmesiyle ufak bir deprem yaşandı sanki…
Ve o an insanların nasıl tanrılaştırıldıklarını ve emekli komutanların sivil hayata intibak zorluklarını anında çözdüm. Oturduğum apartmanda beş emekli albay komşumuz vardı ve bizim apartmana kapıcı dayanmıyordu.
Askerler sivilleşip bu problemlerini hızla aşarken, “ego”santrik travma belediye başkanlarında daha dayanılmaz, komik ve görüntü kirliliği olarak baş gösterdi ve toplumu rahatsız etmeye başladı.
Kardeşim! Ben oturduğum il ve ilçenin her sokağında, her meydanında “belediye başkanı suratı” olan afiş/ billboard/ totem/ pankart vs. görmek istemiyorum.
Bu nasıl kendini sevicilik ve doğum günü çocuğu sendromudur yahu.
Bülten basarlar, kapakta resimleri… İçi baştan başa sanki başkanın fotoğraf albümü…
Kenti tanıtan kitap basarlar, keza öyle.
Haftalık, aylık, yıllık yayınların tamamında başkan pazarlama/ başkana tapınma gayreti.
Bunun adını/ teşhisini koysun psikologlar, sosyologlar…
Asfalt dökmüş bir caddeye, bunu duyuruyor fotoğraflı pankartlarla/ afişlerle…
Be adam, senin işin zaten o!
Asfalt dökeceksin. Park yapacaksın. Kanalizasyon onaracaksın. Hizmet edeceksin. Karşılığında da maaş alacaksın. O kadar.
Çekmiş lacileri, ciğer gibi bir kravat… Saçlar briyantinli… Fotoşoplu muhteşem bir surat. Sahte bir tebessüm. Sağa dön başkan sana bakıyor, sola dön başkan bir şey söylüyor.
O kadar çok da bahane var ki.
Anneler gününü kutla. Her taraf başkan suratı.
Çevre gününe vecize yumurtla, başkan el sallıyor.
Öğretmenler günü. Başkan öğretmenine selam yolluyor.
Zaten her günümüz bayram, kutlama… İki dandik oturma grubunu koy bir kenara, al sana açılış ve başkanı cilalama fırsatı.
Bir de belediyede çalışanları düşünün.
Bir basın danışmanı arkadaşım var, anlatıyor;
“Abi, her ay dergi çıkarıyoruz belediyeye, eğer başkan kendi resimlerini az bulursa hemen bu dergi olmamış diyor.”
Sayın ve sevgili Cumhurbaşkanım.
Yapın bir iyilik daha.
“Yasak” deyin, bitsin bu rezillik.
Belediye başkanları eğer kendilerini tanıtmak istiyorlarsa, öncelikle hizmet etsinler, anında hissederiz biz… Ayrıca söylemelerine, duyurmalarına gerek yok. İlla mübarek yüzlerini göstermek istiyorlarsa, buyursunlar gelsinler evlerimize, çayımızı- kahvemizi içsinler.
Çevreyi ve ruhumuzu kirletmesinler.
Hastalık diyelim şimdilik ve çaktırmadan tedavisine bakılsın.
Biz ki, modernlik/ çağdaşlık adına dayatılan paganist baskılardan bu kadar yılmışken, her ilçede/ beldede yeni yeni tanrıcıklar türemesi maneviyatımızı bozuyor.
Sabrımız taşıyor. Acıkınca yeriz onları.
Sahte tanrıların ve putların kendilerine bile faydası yoktur!
Ticareti yapılır sadece. O başka bir bahis. Uzatmayalım.