Şehir içinde araçla yolculuk yaparken 90'lı ve 2000'li yılların müziklerini çalan radyo frekansını tercih ediyorum. Sabah erken saatlerde reklamı boca ediyorlar ama günün ilerleyen saatlerinde eski arkadaşlarla buluşma hissi veriyor.
İlk gençlik yıllarımızın sanatçıları bazen şarkı aralarında konuk oluyorlar ve eski günlere götürüyorlar. Şarkılar sadece bir müzikal hatıra değil, geçmişi çağıran işaretçiler. Saat başı geldi mi çok kısa haber bülteni veriliyor ve sonra müziğe devam ediliyor. Haberler bugünle ilgili pek tabii ama onların da yine eski günlere ait olmasını dilerdim. Ancak duyduğum bir haber beni eski günlere, parçaların çalındığı günlere götürdü. Spiker ABD’nin Basra Körfezi’ndeki askeri hareketliliğinin sebebinin İran gemilerinde uydu görüntüleriyle tespit edilen füze görüntüleri olduğunu söylüyor. Trump daha geçen gün New York Times’ı Körfez’e 120 bin asker gönderme kararı nedeniyle yalanlamıştı ama New York Times İran haberlerinde iddialarından vazgeçmiyor. Mayıs 200’te mezkûr gazete Irak’ta kitle imha silahı olduğuna dair haberleri için özür dilemişti. Bu özür yayınlandığında Irak çoktan işgal edilmiş ve uzun süren bir kaos dönemi başlamıştı. Etkisi yüksek bir gazete ajandasındaki gelişmeleri hayata geçirebilmek için kasıtlı bir şekilde yanıltmıştı kimilerine göre. Kim peki bu kişi? Kişiler dememiz gerekiyor. Howard Friel ve Richard Falk yazdıkları kitapta New York Times gazetesinin yanlış veya yalan haberlerle ABD dış politikasını yönlendirdiğini ifade ediyor. (The Record of the Paper: How the New York Times Misreports US Foreign Policy)
Irak, gazetenin ilk sabıkası değil, son sabıkası da olmayacak. Kılı kırk yaran ve haber güvenilirliği konusunda katı kriterlere sahip olduğu söylenen bir kurum sistematik olarak neden yalan ve yanlışa başvurur. Temel sebep olarak menfaatlerinin o şekilde şekillenmesini gösterebiliriz.
Peki o zaman gazetenin işlevi nedir? Gerçeği, tarafsız şekilde okuyucuya ulaştırmak mı? Bunun öncelikleri arasında bulunduğunu düşünmüyorum. Kağıdın üzerine yazılan haberin ekonomik değer veya prestij olarak kendilerine fayda sağlamasıdır beklenen. Bir de eski şarkıların çalmaya devam etmesi.
Evet, müesses nizamın cilalı basın organları yaptıkları tüm hatalara rağmen kendi aralarındaki aklama mekanizmaları sayesinde muteber sayılmaya devam ediyorlar. Bildiğimiz bir şarkıyı yeniden dinliyoruz ve “basılmaya değer haberler” peşinde olan gazete dünyayı yanıltmaya devam ediyor. ABD askeri satış hacmini artırmak üzere İran üzerine yürümeye karar vermiş görünüyor. Müdahale olmasa bile silah satışlarını çok daha artırıp bir miktar da Arap ülkelerine koruma hizmeti faturası kesecektir.
Herkes görevini yapıyor, New York Times da… Uzak toprakların zenginliklerini sömürmek için yeni bahaneler arayan ABD, gerekçe bulmakta zorlanmıyor. Basın ne güne duruyor?
Nostalji radyosunda haberler bitiyor, bildiğimiz şarkılar peşi sıra çalmaya devam ediyor. Sıradaki şarkı da hayli anlamlı: “Bir çiğ tanesi, bülbülün çilesi / Annemin sesiyle güne uyansam / Radyoda yanık içli bir keman / Ağlasa nihavent acemaşiran.”