Futbolseverler olarak, Aboubakar’ın neler yapabileceğini sahada birçok kez görme şansımız oldu; fakat son dönemde yaşananlar, bu yetenekli oyuncunun geleceği hakkında büyük soru işaretleri yaratıyor. Bir zamanlar, Beşiktaş’ın en önemli kozlarından biri olan Aboubakar, attığı mucizevi gollerle siyah-beyazlı taraftarları defalarca coşturmuştu. Özellikle Sergen Yalçın yönetimindeki şampiyonluk sezonunda, takımın kaderini değiştiren anlara imza attı.
Ancak, ne yazık ki futbolcu ile kulüp arasındaki ilişkiler her zaman bu kadar parlak değildi. Sözleşmesindeki bir madde nedeniyle, şampiyonluk yolunda son haftalarda kritik maçlara çıkmayan Aboubakar, o sezon sonunda Beşiktaş’tan ayrıldı. İşte tam bu noktada, Beşiktaş camiası, Aboubakar’ın karakterine dair derin bir hayal kırıklığı yaşadı ve güven bunalımı oluştu. Bugün baktığımızda, Beşiktaş gibi köklü bir kulübün, karakterinde sorunlar barındıran futbolculara yer vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Ahmet Nur Çebi, Aboubakar’ı tekrar transfer etmek istediğinde, buna çok karşı çıktım ve bu konuda sayısız kez yazılar yazdım. O çok sevdiğim bir söz var: “Denenmişi denemeyeceksin.”
Biz, Aboubakar’ı denedik ve o, bizi yarı yolda bıraktı. O yüzden, aynı hatayı bir daha yapmamak gerekir. Hasan Arat ve yönetimi göreve geldikten sonra, sadece birkaç hafta içerisinde 6 futbolcuyu kadro dışı bıraktı. Bu futbolculardan bazıları sessiz sedasız gitti, bazıları ise hiç istifini bozmadı, tıpkı Aboubakar gibi. Bir futbolcuyu kadro dışı bırakmak elbette ki kolay bir karar; fakat asıl zor olan, o futbolcuyu kazanmak ve tekrar takıma entegre etmek. Eğer bu süreçte Aboubakar ile bir uzlaşma yolu bulunsaydı, belki de onu daha iyi bir şekilde değerlendirip, para kazanarak elden çıkarabilirdik.
Ama bu fırsatı değerlendiremedik ve elimiz kolumuz bağlı kaldı. Peki, bu durumda asıl suçlu kim? Bana göre Beşiktaş'ta futbolun her zaman patronu olduğunu söyleyen ama son haftalarda sesi çıkmayan Samet Aybaba, bu işin bir numaralı sorumlusudur. Yönetimin, bu konuda Aybaba’dan bir hesap sorması gerekir. Zira takımın geleceğini ilgilendiren böylesine kritik bir konuda, kararların daha dikkatli ve stratejik bir şekilde alınması gerekiyordu. Ama Samet Aybaba’nın sessizliği ve belirsiz tutumu, kulübün bugün yaşadığı sorunların temelinde yer alıyor. Bir de Aboubakar’ın açısından bakalım: Futbolculuk ve teknik direktörlük kariyerinde elle tutulur bir başarısı olmayan bir isim, bir anda Beşiktaş’ta futbolun patronu konumuna geliyor.
Takım, haftalar boyunca teknik direktörsüz mücadele ederken, bir adım öne çıkmaktan kaçınan ve elini taşın altına koymayan kişi, şimdi oyuncuları kadro dışı bırakma kararları alıyor. Üstelik bu kararların dayanağı, kamuoyuna açıklanan sebeplerle değerlendirildiğinde, bir incir çekirdeğini bile doldurmayacak kadar yüzeysel. Siz olsanız ne yapardınız? “Tamam, beni istemiyorsanız, haydi bana eyvallah mı” mi derdiniz? Yoksa “Paramı verin, ben gideyim” mi derdiniz? Belki de “Ekmek elden, su gölden” deyip paranızı alıp gününüzü gün ederdiniz. Hiç kimse kolayca vazgeçmez, hele ki milyonlarca liralık bir kontrat ortadayken. Bu noktada, yönetimin elini güçlendirecek adımlar atması gerekiyordu. Bir futbolcunun kontratını feshetmek elbette ki kolay değildir; ancak doğru bir strateji ile, bu tür durumlar daha profesyonelce yönetilebilir. Mesela, kadro dışı bırakılan oyuncuların bir an önce başka kulüplerle anlaşmasını sağlamak için, kontratlarına belli maddeler koyulabilir.
"Parasını aldıktan sonra hiçbir takımla anlaşamaz" gibi bir madde, kulübün elini kuvvetlendirebilirdi. Bu şekilde, hem kulübün itibarı korunur hem de mali olarak büyük zararlar önlenebilirdi. Ancak gelinen noktada, Aboubakar, kendisini kadro dışı bırakanlardan adeta bir intikam alıyor ve bu süreç, taraftarlar ve kulüp yönetimi için uzun süre daha baş ağrısı olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Beşiktaş’ın, bu tarz sorunlarla bir kez daha karşılaşmamak için ders çıkarması ve benzer krizleri daha iyi yönetmesi şart. Sonuç olarak, Aboubakar örneği, futbol dünyasında yalnızca yetenek ve başarıların değil, aynı zamanda karakterin ve profesyonelliğin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Beşiktaş’ın geleceği için, bu tür oyuncularla daha dikkatli ve stratejik bir yaklaşım izlemek, hem saha içi hem de saha dışı başarılar için elzemdir. Aynı profesyonellik yöneticiler içinde gerekli. Futbolcu transfer ederken milyon Eurolar öde, takımdan kovarken milyon Eurolar öde buda hiç iyi değil.