ABD'ye iki uçakla 500 bin cerrahi maske ve medikal ürün gönderdik.
Türkiye koronavirüs ile mücadelede büyük bir başarı gösterip, yurt dışındaki vatandaşlarına dahi sahip çıkarken birçok ülke vatandaşları sağlık hizmeti dahi alamıyor.
Ülkemiz büyüklüğünü göstererek 57 ülkeye de yardımda bulundu.
Yardım ettiğimiz ülkelerden biri de ABD…
ABD'ye iki uçakla 500 bin cerrahi maske ve medikal ürün gönderdik.
Yardım kolilerinin üzerinde ise Mevlana'nın ‘Ümitsizliğin ardından nice ümitler var' sözü yer aldı.
Böylesine önemli bir müttefik olan Türkiye elbette insanlık gereği bu yardımları yapmalı ama bir de karşımızda kıymet bilen bir ABD olsa!
Nisan ayında YPG/PKK'lı teröristlere 1.2 milyon dolarlık koronavirüs yardımı gönderen ABD’nin DEAŞ karşıtı koalisyonun sivil işlerinden sorumlu direktör yardımcısı Albay Brian Henderson bir de açıklama yaparak "YPG/PKK ile kalıcı ilişkimiz bu pandeminin de ötesine geçiyor ve SDG'nin, Suriye'nin kuzeydoğusunda istikrar ve güvenliği sağlama misyonu için kritiktir." demişti.
Zaten PKK’ya yardım etmek için hep bir bahaneleri var.
ABD geçtiğimiz hafta da teröristlere yine yardım yaptı ve PKK/YPG'ye sağlık malzemeleri verdi.
Bunu da ABD ordusunun “Irak-Suriye Özel Operasyonlar Ortak Görev Gücü” resmi Twitter hesabından duyurdu.
Hal böyle olunca ABD’nin daha önce de PKK’ya silah yardımı yaptığı akla geliyor.
Sadece bu da değil. Geçmişten günümüze ABD denilince darbelerle ilişkilerini de hatırlıyoruz.
1980’lere kadar geri gidersek darbeci general Kenan Evren, hain darbenin üzerinden 20 yılı aşkın bir süre sonra dönemin ABD Dışişleri Bakanı General Haig ile yaptığı bir gezi sırasında kendisine askerin neden bu kadar geç kaldığını sorduğunu söylemişti. Bu ise garipsenecek bir durum değildi!
28 Şubat postmodern darbesinde ise rahmetli Necmettin Erbakan’ın ABD’nin istediği yörüngede olmaması ABD’yi rahatsız etti. Amerika’nın bu süreçte de parmağının olmadığını düşünmek saflık olur.
Gezi sürecinde ise ABD, barışçıl protesto hakları da dahil olmak üzere ifade ve toplanma özgürlüğünden yana olduklarından bahsetseler de ortada sadece vandallık vardı.
15 Temmuz darbe girişimine gelirsek teröristbaşı Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmeyip Pensilvanya'da barındırılması bile başlı başına her şeyi anlatıyor.
ABD, Papaz Andrew Brunson üzerinden Türkiye’ye ekonomik darbe girişiminde de bulundu. O dönem Türkiye’de papazın tutuklu bulunmasında kilit rol oynadıkları gerekçe gösterilerek Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptırım listesine kondu. Ülkemize yönelik yaptırım tehditleri havada uçuştu. Doların yükselmesi karşısında ise Türkiye her şeye rağmen ayakta kalmayı başardı.
Anlaşılacağı üzere ABD ile geçmişten bu yana gelen güven bunalımı tamamen ABD’nin Türkiye’nin güçlü bir ülke olmasını istememesinden ve yaptığı girişimlerden kaynaklanıyor.
Tabi bugün sırf Türkiye’yi kötülemek için ABD’ye gönderilen yardımlar için PKK’ya yardım edildiğini gündeme getiren bazı kesimlerin gerektiğinde ABD ile nasıl iş birliği yaptığının da farkındayız.
Bugün halen darbe imasında bulunmaktan çekinmeyenlerin ülkemize nasıl zarar vermek istediklerini de unutmuyoruz.
2013'teki Mısır'daki askeri darbeyi meşrulaştıran bir tavır içerisinde olan ABD’nin Sisi gibi bir piyon ile nasıl anlaştığını da biliyoruz.
O nedenle bilin ki burada ABD’ye yardım yapılmasını kötülemiyoruz, sadece onun size benzeyen zihniyetini hatırlatıyoruz!