Abartma Tozu bizim hayatımızda sadece futbolla ve futbol seyircisi ile sınırlı değil. Siyasette de, ekonomide de, yerel yönetimlerde de bolca kullanılıyor bu "sihirli" toz.
Başlıkta bir yanlışlık yok merak etmeyin (zaten editörlerimiz buna müsaade etmez!). Kastettiğimiz hanımların hamur işlerinde kullandıkları kabartma tozu değil elbette. Bu biz Türklerin icâdı ve her şeye katmaktan zevk aldıkları “abartma tozu”ndan bahsetmekteyiz. Bazen o kadar çok abanıyoruz ki abartma tozuna, ortalık toza dumana bulanıyor.
Yaz transfer döneminin en hareketli ve bonkör takımı Galatasaray’ın Radamel FALCAO Garcia transferi sırasında yaşanan iniş-çıkışlar, hayal kırıklıkları vs. incelendiği zaman görülecek ki; konuya Galatasaray yönetimi başta olmak üzere basın ve sosyal medya bolca abartma tozu ilavesiyle yaklaştığından, bu önemli transfer operasyonu neredeyse iki seksen yatacaktı.
Türk Menajerlik âleminin en aktif şahsiyetlerinden Ahmet BULUT’un yönettiği süreçte taraftar gözünde prim yapmak isteyen bazı yöneticiler yüzünden (çekilen fotoğrafı WhatsApp’tan paylaşınca) Galatasaray, UEFA-FIFA nezdinde sözleşmesi devam eden futbolcuyla kulübünden izin almadan görüşen takım durumuna düştü.
Futbol yorumcuları ve sosyal medya kalemşörlerinin goygoyu ile “Pehlivan Tefrîkası”na dönüşen bu çalışma uzadıkça uzadı, sündükçe sündü. Bizim ilk gençlik yıllarımızda Tercüman Gazetesi’nde Murat SERTOĞLU yazardı bu türden pehlivan hikâyelerini. Kel Aliço’nun Kırkpınar’daki bir güreşinin sadece bir kündesini neredeyse bir ay yazardı, sündüre sündüre, ha bugün tuş etti, ha yarın tuş edecek diye bekleyerek büyüdük biz, oradan şerbetliyiz aslında ama Merhum Murat SERTOĞLU bile bu kadar abartma tozu katmazdı yazılarına!
Falcao hakikaten iyi bir golcü, üst düzey standartları var ve CV’si dopdolu, uyum sorunu yaşamazsa özellikle Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray’a önemli katkılar yapacaktır elbette. Fakat süreci çok kötü yöneten Galatasaray sayesinde golcü futbolcu taraftarlar gözünde bir anda “kurtarıcı” diye görülmeye başlandı ve kendisinden beklenti “mesih” seviyesine ulaştı.
Abartma Tozu bizim hayatımızda sadece futbolla ve futbol seyircisi ile sınırlı değil. Siyasette de, ekonomide de, yerel yönetimlerde de bolca kullanılıyor bu “sihirli” toz.
Fî tarihinde Mario JARDEL vardı hatırlarız (imza atmak için Florya’ya helikopterle gitmişti hani!) 2000 yılında Altın Ayakkabı alan süper mario da Türkiye’ye geldiğinde gözlerimize inanamamıştık, hele ki ligin ikinci maçında Erzurum’a beş gol birden attığında futbol kamuoyumuz abartma tozundan “conta yakmıştı”. (Süper Kupa maçında Real’e attığı golle de Türk Spor Tarihi’ne geçmişti Jardel.)
Finansal darboğaz o zaman da Galatasaray’ın başının belasıydı ve yerli futbolcular maaş alamazken Jardel ve Playboy güzeli eşi tam bir jet-set hayatı yaşıyorlardı, bu durum takımda sıkıntıya sebep oldu ve ilerleyen haftalarda arkadaşları müsait pozisyonda olmasına rağmen pas vermemeye başlamışlardı süper mario’ya. Yaşanan sıkıntılar ayyuka çıkınca 17 milyon dolara alınan Jardel 5.6 milyon dolar ve üç tapon (Japon değil bildiğiniz tapon) oyuncu karşılığında apar-topar elden çıkarıldı. Bonjour Tristesse (Merhaba Hüzün)
Aradan geçen 20 yılda pek akıllanmadığımız ortada, umulur ki bu transferin sonucu da böyle hüzünlü olmaz ve Falcao, Türk Futbolu’na güzel şeyler katar. Şampiyonlar Ligi’ndeki grubumuzu düşününce buna çok ihtiyacımız olduğu ortada.
Pazartesi gece yarısı yaz dönemi transfer dönemi bitti. Yeni yıla kadar başka alış-veriş olamayacak, alan, aldı. Satan, sattı. Takımlarımız son iki günde atağa kalkarak biraz da apar-topar ne buldularsa doldurdular pazar torbasına. Bundan sonra herkes işine-gücüne bakacak.
Avrupa’da Ülkemizi temsil edecek takımlarımıza başarılar diliyoruz.