3 Mayıs Dünya Türkçüler günüydü. Türkiye tarihinde milliyetçilik hiçbir zaman ayrıştırıcı bir formda olmamıştır.
3 Mayıs Cuma ve 6 Mayıs Pazartesi günleri yazı yazamadım. Kızımın Dünya Robot Olimpiyatları seçmeleri dolayısıyla hafta sonu İzmir’e gitmiştim. Bu arada önemli gelişmeler de oldu. Önce bunlardan bahsedelim. Kısa kısa…
3 MAYIS
3 Mayıs Dünya Türkçüler günüydü. Türkiye tarihinde milliyetçilik hiçbir zaman ayrıştırıcı bir formda olmamıştır. Aksine Türk milliyetçiliği kapsayıcı bir milliyetçiliktir. Ayrıştırıcı milliyetçilik Batı toplumlarına has bir ideolojidir. Bir toplumun vatandaşlarını etnisite ve din temelinden ayrıştırmak ve bir kısım vatandaşın o millete mensubiyetini kabul etmemek üzerine kuruludur. En bariz örneği geçmişteki Nazi ve şimdiki Neo-Nazi hareketleridir. Bu ideolojilere göre Avrupa kökenli ve Hristiyan olmayan vatandaşlar toplumun bir parçası kabul edilmez. Temel hakları göz ardı edilir. Türk milliyetçileri ise hiçbir zaman Türk kökenli olmayan vatandaşları ayrı bir milletin mensubu görmemişlerdir. Aksine herkesin Türk olduğu söylemi temel teşkil etmiştir. İttihat ve Terakki’den CHP’ye, AK Parti’den MHP’ye kadar farklı renklerdeki milliyetçiliklerin hiçbiri, örneğin “Kürt kökenliler Türk değildir, bu vatanda işi yoktur!”, dememiştir. Tam tersini iddia etmişlerdir: Türkiye vatandaşı herkes Türk’tür. Esas ayrımcılık güdenler, ayrıştırıcı milliyetçiliği savunanlar sol kisvesi altında azınlık gayreti güdenlerdir. Bütün vatandaşlarımın Dünya Türkçüler günü kutlu olsun!
YENİ VENEDİK
Lügatteki anlamı “Yeni Venedik” olan Venezüella’da başarısız bir ABD destekli darbe gerçekleşti. Son dönemde Kasabanın Şerifinin izlediği (veya ona izletilen) politikaları incelersek can havliyle dünyanın her tarafında gerginlik ve müdahale politikasını izlemektedir. Yakın dönemde darbe ve işgal girişimlerinin olduğu ülkelere bir bakalım: Irak, Libya, Mısır, Filistin, Suriye, Türkiye, İran, Brezilya ve Venezüella. Bunların yanına en büyük tehdit addettikleri Rusya ve Çin’i de ekleyelim. Bu ülkelerin ve bu ülkelerdeki liderlerin hiçbiri birbiriyle benzeşmemektedir. Örneğin Maduro ulusal solcu, Erdoğan Muhafazakâr Milliyetçi, Ruhani adı üstünde teokratik rejimin din adamı Cumhurbaşkanı, Saddam, Esad ve Kaddafi sosyalist Arap milliyetçileri, Mursi selefi İslamcı, Putin milliyetçi, Xi Komünist ve Lula ise sendikadan yetişme sosyalisttir. Bu ülkelerin hepsinin tek bir ortak tarafı vardır: ABD’den bağımsız bir politika izlemek. Türkiye’de son dönemde iç politikadaki tartışmalardan dolayı dış konjonktür pek konuşulmaz oldu. Venezüella’daki darbe de çok tartışılmadan bir yana bırakıldı. Bu darbe, hâlbuki gelişmesi, sebepleri ve başarısızlığı ile 15 Temmuz sapkın ve casus FETÖ darbe girişimine çok benzemektedir. Allahtan Maduro ve Venezüella yönetimi işgalci soytarılara dur demiştir.
ÇUBUK’TAKİ LİNÇ GİRİŞİMİ
Etrafımız ateş çemberidir. Suriye ve Ukrayna’da savaş vardır. Fırat’ın doğusunda CIA destekli eşkıya devleti kurumsallaşmaktadır. Türkiye’ye S-400 bahane edilerek ambargo söylentileri yaygınlaşmaktadır. Kıbrıs’ta doğal gaz ve petrol rezervleri üzerine ABD kuklası rejimler oyun oynamaktadırlar. Zaman milletçe bir olacağımız zamandır. Bununla birlikte Sayın Kılıçdaroğlu’na bir kısım lümpenler tarafından uygulanmak istenen linç girişimi bazı mevkuteler (gazete diyemiyorum, kusura bakmayın, DMD) tarafından sanki çok normal bir olaymış gibi yansıtılmaktadır. Milletçe tek yumruk olmamız gereken bu dönemde, bizi birbirimize düşürmek isteyen istihbarat oyunlarına karşı dikkatli olmalıyız. Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun dileklerimi iletirim.
23 HAZİRAN SEÇİMLERİ
YSK Kararını verdi. Seçimler İstanbul’da yenilenecek. Milletin oyundan kimsenin çekinmemesi gerekir. Ancak burada bazı noktalara vurgu yapmak gerekir: 1. Eğer İstanbul’da seçim yenilenecekse sadece Büyükşehir Belediyesi seçimleri değil muhtarlıklar dâhil bütün seçimlerin yenilenmesi gerekirdi. 2. Eğer 19 bin sandıkta usulsüzlük (iktidar partisinin sözcülerinin ima ettiği gibi FETÖ kumpası) var ise, bu hükümetin Sayın Cumhurbaşkanı’nın FETÖ’yle mücadelesinde onu yalnız bıraktığı, FETÖ tehdidini hafife aldığı anlamına gelir. Başta YSK üyeleri bu konuda herkesin tekrar soruşturulması gerekir. Hiç kimse şüphe duymasın ki, Türk devleti bir avuç sapkın haşhaşiye boyun eğmeyecektir. En güzel sözü de 23 Haziran’da hemşehrilerimiz söyleyecektir.
BİLSEM
Kızımın da öğrencisi olduğu BİLSEM Türk Devleti’nin en güzel projelerinden birisidir. Bilimsel alanda, resim ve müzik gibi güzel sanatlarda üstün yetenekli çocukları sınavla seçip onları özel eğitime tabi tutan bu kurum geleceğin öncü nesillerinin yetişmesi için çok kıymetli bir vazife ifa etmektedir. Hafta sonu yapılan Dünya Robot Olimpiyatları seçmelerinde Ataşehir BİLSEM’in öğrencileri Türkiye’yi Danimarka’da temsil etme hakkına kavuşmuştur. Hepsinin yolu açık olsun. Ancak, devletimizin BİLSEM’e ayırdığı kaynak çok yetersizdir. Bizim petrol ve doğal gazımız yoktur, suyumuz kıttır, en büyük kaynağımız yetişmiş iş gücümüz ve geleceğimiz de çocuklarımızdır. Devletimizin Türkiye çapında BİLSEM’e daha fazla kaynak ayırmasını bekliyoruz.
İZMİR
Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olan İzmir’i ailemle gezme şansı buldum. Bir İstanbullu olarak üzülerek beyan etmeliyim ki, İzmir’in trafiği, altyapı hizmetleri, birkaç lüks semtin dışında diğer mahallelerdeki özensizlik İzmir’in hak ettiği belediye hizmetlerine sahip olamadığı duygusu yarattı bende. Tarıma dayalı sanayi, turizm, eğitim ve kültür alanlarında Türkiye’nin markası bir metropol olabilecekken İzmir’in yetersizlikleri öne çıkmakta. Gördüm ki, Sayın Soyer’e çok iş düşmektedir. İzmir’de büyük bir vizyon değişikliğini gerçekleştirmesi gerekir. Bu satırlarda takipçisi olacağım.
HOŞ GELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN
Bu satırların okuyucuları bilirler. Ramazan Ayı’nda Cuma günleri Ramazan’a özel yazılar yazarım. Bugün birikmiş konulara değindim. O yüzden haftaya iki yazım Ramazan ve İktisat üzerine olacak. Hepinizin Ramazan’ı mübarek olsun. Allah milletimize sağlık, huzur, beraberlik, kardeşlik ve dayanışma gücü versin. Dualarınız bereketli, ibadetleriniz makbul olsun.
Hayırlı Cumalar…