SORAN OLURSA ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK YAPIYOR DERSİNİZ 

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
İngiliz yayın kuruluşu BBC, Afrika'yla ilgili bir araştırmacı gazetecilik çalışmasına imza attı.

Dijital ortamlarda izi sürülen bir dosyanın yine dijital imkanlar kullanılarak sosyal medya videoları üzerinden çözümlenmesini içeriyordu. Kamerun-Uganda sınırındaki askerlerin işlediği cinayetleri sosyal medya araçlarını kullanarak ifşa edilmesi gerçekten sosyal medya ve gazetecilik açısından yeni bir örnek teşkil ediyordu. Çoğu kişi BBC’nin özgür bir gazetecilik yaptığını, gazeteciliğin böyle yapılması gerektiğini, korkusuz bir gazetecilik örneği olduğundan dem vuruyordu. Farklı katmanlara ayırarak incelemekte fayda var. Öncelikle yapılan iş gazetecilik, araştırmacı gazetecilik açısından kesinlikle çok iyi bir örnektir. Ancak bahsedildiği gibi bağımsız, özgür olduğunu söylemek ise hayli zor. Gezi Parkı günleriyle Londra’daki sosyal karmaşaların yaşandığı dönemin yayınlarını üst üste koyun, karşınıza çıkacak manzara bağımsızlık diye paketlenen unsurların nasıl editöryal bir zihnin mahsulü olduğunu gösterecektir.

Londra’da devasa bir alana kurulu Emperyal Savaş Müzesi vardır. Burada özellikle modern zaman savaşlarına ait kesitleri bulursunuz. Duygulandıran tek yeri Yahudilere karşı soykırımın sergilendiği kısımlardır. Diğer tarafları ise daha çok teknik detayların ve savaşa bakış açısının temsilinden ibarettir. Savaş uçakları, toplar, yaralı askerlere hizmet veren Kızılhaç araçları ve evet Reuters’e ait bir Land Rover. Savaşın tamamlayıcı cüzü olarak medya… Askerlerin kullandığı bir aracın üzerinde yabancı medya yazarak muharebe alanında yer alması ve Savaş Müzesi’nde sergilenmesi de sanırım medyanın karar alıcılar ve savaşla mesafesini göstermeye yeter. Bunu yadırgamıyorum. Sputnik’ten Amerika’nın Sesi’ne Deutsche Welle’den BBC ve AFP’ye kadar uluslararası basın kuruluşu bağlı bulunduğu ülkenin ajandasıyla paralel işler yapar, öncelikler geliştirir. Tüm bu kurumların bağımsız olduğunu iddia etmek saflık değilse art niyetliliktir.

CIA Direktörü Gina Haspel, ABD'ye rakip devletlere karşı casusluk faaliyetlerine odaklanacaklarını söylemiş. Özellikle Arapça, Çince, Farsça ve Türkçe konuşan ajanlar istihdam edeceklermiş. Bunların bir kısmının basın üzerinden devşirilmesi ihtimal dahilinde. Okuduklarımız şaşırtmıyor, olması gerekenler bir kurumun başındakiler tarafından açıkça ifade ediliyor. Hepsi bu.

Psikolojik operasyonları daha önce taşeron şirketler ve basın kurumları üzerinden yapıyorlardı. Şimdi herhalde gerekli yasal mevzuatlarını halletmiş olacaklar ki doğrudan kadroya alıyorlar. Başvuracak kişiler, yol sigorta gibi şeyleri de sormayı ihmal etmesin.

Ortada bir değirmen ve o değirmene taşınan sular var. Menfaatler ve o menfaatler doğrultusunda büyütülen gündemler var.  BBC Afrika’nın sosyal medya üzerinden yaptığı “özgür gazeteciliği” de bu kapsama alabiliriz. DEAŞ’ın içindeki Batılı istihbarat aparatlarını yazacak halleri yok ya, eski kolonilerinden birini bulup insanlık dersi vermek hem daha kolay hem de emniyetli. BBC zamanı gelince, yani bir 50 yıl kadar sonra nasıl bir planın parçası olduğunu açıklayacaktır. Ama o zamanı görüp göremeyeceğim meçhul olduğu için 1953’e gidip İran’da Musaddık’ın devrilmesi sürecinden aktif rol oynadıklarını söylemekle yetineceğim. BBC’nin İran’da yediği haltlarla ilgili merakınız uyandıysa Annabelle Sreberny ve Massoumeh Torfeh imzalı şu kitaba göz atıverin: “Persian Service: The BBC and British Interests in Iran (Farsça Servisi: BBC ve İran’daki İngiliz Menfaatleri)”

Midem bu kadarını kaldırıyor, müsaadenizle. Soran olursa araştırmacı gazetecilik yapıyor dersiniz.