​SAVAŞ NERDEN ÇIKABİLİR?

Hasan KÖNİ 15 Nis 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Başkan Trump seçim sürecinde yaptığı konuşmalarda ve seçildikten sonra dış politikada iki konuda kararlı olduğunu gösteren mesajlar veriyordu.

Başkan Trump seçim sürecinde yaptığı konuşmalarda ve seçildikten sonra dış politikada iki konuda kararlı olduğunu gösteren mesajlar veriyordu. Bunlardan birincisi Ortadoğu’da DEAŞ’ın yok edilmesi, ikincisi ise Kuzey  Kore’nin hizaya sokulması. Gene yaptığı seçim konuşmalarından algılanan husus Ortadoğu’da Rusya ile iş birliğine gidebileceği ve Kore konusunda ise Çin üzerinden bir baskı uygulayacağı şeklindeydi. Ancak bir iki gün içinde algılamaları etkileyen gelişmeler olmaya başladı. Önce Ortadoğu’da DEAŞ’la mücadele ve bu mücadele için YPG gibi Türkiye’nin itiraz ettiği gruplarla iş birliğinden birden, İdlip’te zehirli gaz kullandığı iddia edilen Esed yönetimine karşı füzelerle bir saldırı ve peşinden Esed gitmesini gerektiğini müttefikleriyle birlikte ileri süren bir Trump yönetimi ile karşılaştık. Rusya ve İran bundan sonra saldırılara karşılık vereceklerini söylediler. Amerikan donanmasının füze atışlarından memnun kaldığı anlaşılan Trump yönetimi, bu sefer Kuzey Kore sorunu halletmek için donanmasının vurucu gemilerine Pasifik’te Kuzey Kore civarına gönderdi.

Bu durumda, Ortadoğu’da bazı lobilerin ve müttefiklerin çıkarına olacak girişimlerle bir çatışma tehdidine yaklaşılırken, Asya-Pasifik bölgesinde Amerika’nın kendi hegemonik çıkarlarını korumak için Kuzey Kore’ye göz dağı vermeye hazırlandığı görülüyor. Yönetiminin ilk yüz günü içinde kendini ispat etmek zorunda olan Trump yönetimi bu ispatlama sırasında bir dünya savaşı çıkarmadan bu işi başarırsa ne ala. Yoksa, kendimizi en korkulan gelişmelerin başlangıcında bulabiliriz.

Ortadoğu savaş senaryoları, Rusya ile Amerika arasında, yanlış bir hareket yüzünden çatışma çıkması gibi olayların dışında Pasifik’te de her an bir çatışma çıkma olasılığı olduğu görülüyor.

Amerika ve Çin’in Kuzey Kore üzerinde çakışan çıkarları olduğu biliniyor. Nükleer silahlara sahip olan Kuzey Kore’deki rejimin çökmesi durumunda bu iki ülke karşı karşıya gelebilecek durumda. Çin, Kuzey Kore ile 880 kilometrelik bir sınıra sahip. Bu sınır şimdiye kadar sakin ve Çin’e herhangi bir rahatsızlık vermiyor. Çin bu sınırın sakin kalmasını istiyor. Öte yandan Kuzey Kore güç kullanarak 1950’deki Kore savaşından beri ayrı olduğu Güney Kore’yle birleşmek istiyor. Güney Kore ise Amerika ile yakın bir ittifak ilişkisi içinde. Kuzey Kore bu ilişki karşısında bir denge oluşturmak için nükleer silahlar, atış rampaları, yerden atılan uzun menzilli füzeler ve bu füzelere sahip olan denizaltılar geliştirmiş durumda. Silahlara bu kadar önem veren Kuzey Kore rejimi, 25 milyonu aşan halkını besleyemez durumda. Güney Kore ise her gün daha zenginleşiyor. Kuzey Kore halkı durumun farkında. Batılı devletlerin analizlerine göre biraz daha yoğun baskı uygulanırsa rejim bir ayaklanma ile çökebilecek gibi. Bu durumda içerde bir silahlı çatışma çıkabileceği, halkın büyük kısmının Çin ve Güney Kore’ye doğru göç edeceği tahmin ediliyor. Ancak, nükleer silahlar ve füze sistemlerinin oluşturduğu tehditler çok önemli. Çin’in bu durumda mutlaka Kuzey Kore’ye müdahale etmesi bekleniyor. Güney Kore’nin Kuzey Kore’deki durumu düzeltecek kapasitesinin olmadığı hesaplandığından, bu konuda hazırlanmış olan Amerikan güçlerinin de Kuzey Kore’ye müdahalesi muhtemel. 

Amerika’nın müdahalesi durumunda Çin, Amerika’nın kendisini çevrelediği alanları füze yağmuruna tutacaktır. Çin önce uzun menzilli füzeleriyle Amerikan çıkarma gemilerini kendi kara sahasının çok ilerisinde vurmaya çalışacaktır. Böylece Amerikan uçak gemileri kıyılara yaklaşamayacak ve uçaklar havada yakıt alamayacaktır. Peşinden Çin orta menzilli füzeleri Amerika’nın Guam adasındaki hava  ve deniz üssünü hedef aldıktan sonra Çin kıtasına yakın olduğu için Japonya’nın Okinawa adasındaki deniz üssünü ve Sasebo’daki deniz üssünü, çıkarma güçlerinin bulunduğu Yokosuka üssünü ve Misawa hava üssünü bombalamak durumunda olacaktır. Askeri ve sivil kayıplara uğrayan Japonya, Çin’e savaş ilan edecektir. Amerika ise Guam üssüne yerleştirdiği ve Çin’i epeyi zamandır rahatsız eden THAAD füze karşılayıcılarını ve karşı saldırı olarak Patriot füzelerini kullanacaktır. Bu füzeler şehirleri ve ekonomik hedefleri vuracaktır. Güney Kore ve Amerika Çin’in kıyı toplarını susturarak Kuzey Kore’ye çıkarma yapmayı deneyeceklerdir. Kayıplar karşısında ayaklanacak olan Çin halkı nedeniyle ateşkes yapmak mümkün olmayabilecektir. Nihayet savaş nükleer silahların kullanımına dönüşebilir.

Görüldüğü gibi bu savaş senaryolarında piyade hücumları, tanklar, toplar gibi II. Dünya Savaş filmlerinde seyrettiğimiz savaş araç ve gereçleri pek etrafta gözükmüyor. Belki son model savaş uçakları işin içinde yer alabilir ancak bir füzeler senaryosu olduğu dikkati çekiyor. Kuzey Kore rejiminin çöküşü karşısında tarafların soğukkanlılıklarını koruyarak, ayrılıklarını bertaraf edip ortak çıkarları etrafında çözüm aramaları gerekiyor. Acaba, Pentagon ve Amerikan istihbaratı ve dışişleri personelinin dışında, Kuzey Kore konusundaki gelişmelerde Trump ailesinin karar mekanizmaları ve etkinliği ortaya çıkacak mıdır? O zaman saklanacak bir yer aramak gerekiyor.