​MARSHALL PLANIN'DAN TERÖR FİNANSMANINA BATI POLİTİKASI

Hasan KÖNİ 13 Haz 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
II. Dünya Savaşı bittiğinde, savaşın yoğunluğunu yaşayan Avrupa aç ve sefil bir durumdaydı.

II. Dünya Savaşı bittiğinde, savaşın yoğunluğunu yaşayan Avrupa aç ve sefil bir durumdaydı. Savaş sırasında yapılan Amerikan yardımları Amerikan ekonomisini zor durumda bırakmıştı. Savaş bitince geriye dönen binlerce Amerikan askeri iş yerlerinde kadınların çalıştığını gördüler. Savaş sırasındaki fiyat dondurmalarda ortadan kalktığı için Amerika’da gıda fiyatları hızla yükselmeye başlamıştı.. 5 Haziran 1947’de devrin dışişleri bakanı, eski asker George Marshall, Harvard Üniversitesi’nin mezuniyet gününde hem Avrupa’yı hem de Amerikan ekonomisini kurtaracak konuşmasını yaptı. Başkan Harry Truman, dışişlerinde önemli bir rolü olan Morgentau’nun Almanları açlığa mahkum etme planına karşı çıkarak Dünya Gıda Programı Komitesinin kurulmasına karar verdi.

Marshall Planı, Avrupa’nın yeniden iyileştirilmesi için ve kalkınması için yeni bir düzen getiriyordu. Ülkeler içinde kurulan ekonomik komiteler o ülkelerin isteklerine göre gıda, mal veya para yardımı yapacaktı. Paralar, Amerikan bankalarından belli bir faiz oranı üzerinden sonra ödenmek üzere verilecekti. Gıda ve mallarda Amerikan çiftçilerinden ve büyük işletmelerinden alınacaktı. Böylece Amerika’nın üretimi artıyordu ve büyük işletmeler, çiftçiler yoğun bir üretim çabasına girişiyorlardı. İlk olarak açlık sınırında olan Avusturya, İtalya ve Fransa’ya  kışı geçirebilmeleri için acil yardımlar yapıldı. Amerikan halkı da bu yardımlara katıldı. Ancak yardım alacak olan ülkelerin demokrasi ile yönetilmeleri gerekiyordu. Amerika böylece  Avrupa’nın ekonomik yapılanmasının yanında, Avrupa’nın siyasal sistemini de belirleme imkanına kavuşmuştu. Doğu Avrupa’yı istila etmiş olan Sovyetler Birliği zaten demokratik olduğunu söyleyerek bu palana karşı çıktı.

Bugünlerde Amerikan Marshall Planı’nın etkisini hatırlayan Amerikan tarihçileri, politik zaferlerin yalnız ordular ve silahlarla değil insancıl davranış ve yardımlarla da kazanılabileceğini ileri sürüyorlar. Afganistan, Suriye, Mali, Somali, Yemen gibi aç ve kötü beslenme içinde olan ülkelerde terörizmin açlıkla birlikte bu ülkeleri kaosa sürüklendiğini söylüyorlar. Amerikan Açlık Uyarı Sistemine göre günümüzde 45 ülkenin acil gıda yardımına gereksinme duyduğunu belirtiyorlar. Açlık içinde olan bu ülkelerin terörizmi önleyememesinden korkuyorlar. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı direktörlerine göre: “açlığı önleme dünyadaki en önemli terörizmi önleme çabası”. Terörü önlemek için yeni bir Marshall Planı ile uzun dönemli politikalar ile açılık çeken uluslararası kendilerine yeterli hale getirmekten bahsediliyor. Terör konusunda  Amerika’yı eleştirdikleri nokta ise gıda yardımının bu yönetim döneminde kesilmesine karar verilmiş olması.

Gıda, açlık, terör büyük bir analizin parçalarından biri. Ancak, bu analizin büyük parçasına gelirsek durum biraz daha değişik. Çünkü, Ortadoğu ve Asya’ya baktığımızda açlar kadar tok olanlarda bir takım kurgular sonucu birbirleriyle kapışıyor. Suudi Arabistan, Mısır ve müttefiki olduğu körfez ülkelerinin Katar’a yüklenmelerinin Amerika’nın Katar’ı hedef göstermesi. Yukardaki gıda mantığına göre Katar’da aç olan Suriye ve Irak’taki kitlelere gıda yardımı yerine silah almaları için yardım yapıyor ve içinde bulunan Amerikan üssünün büyük istihbaratının şimdiye kadar olanlardan haberi yok. Amerika Katar’ın durumunu diğer Arap ülkelerinden öğreniyor. Bu arada, İran, Türkiye ve Rusya Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri oluştururken, İran uluslararası terörizme destek veriyor ve DAEŞ’çiler İran’a karşı darbe terör yapıyorlar. Bu arada Sünni-Şii karşıtlığı büyüyor, içinde İsrail elçiliğinin bulunduğu Katar’a karşı olan Arap ülkeleri İsrail’e meylediyorlar. İçinde Şiiler bulunan Bahreyn değil  Katar İran’a yaklaşıyor. Suudi taraflısı Arap ülkeleri  ve Mısır Hamas’a ve Müslüman Kardeşlere karşı bir tutum izliyor. Amerika Arap Baharını desteklerken, Mısır’da Mürsi işbaşına geçip İsrail’e karşı bir tavır takınınca Mısırlı askeri Lider Sisi darbe yapıyor ve onu Amerika destekliyor. Bu arada Tunus’taki ayaklanmanın başlangıcında hakikaten dünya gıda fiyatlarının artırılmasında rol oynayan Batılı ülkelerin parmağı bulunuyor.

2003, 2014 yıllarında yayınlanan Pentagon’un “İklim Değişikliğinin Amerikan Güvenliğine Etkisi “ adlı raporda  artan sera gazları nedeniyle Arap bölgelerinin çölleşeceği, gıda sıkıntısı çekeceği, kaos ve terörizm olabileceği belirtilirken Amerika’nın Ortadoğu’da, Afrika’da yaptığı rejim değişikliklerinin kaosa, teröre ve göçlere neden olacağı ve teröre çarpan etkisi yapacağı belirtiliyor. Amerika petrol lobisinin baskısı altında Paris’te imzalanan İklim antlaşmasından çekiliyor.

Öte yandan, Amerikalılar gıda yardımının önemini anlatıyorlar ve Birleşmiş Milletler Gıda Programında çalışanlar büyük bir şevkle işlerine devam ediyorlar.

Ben de yakın bir zamanda  siyasal komedi nasıl yazılır diye bir kitap yayınlamak için çalışıyorum.