KIRKPINAR'DA ARTAN KALİTE

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
662. Kırkpınar geçen hafta sonu Edirne Sarayiçi Er Meydanı'nda yapıldı. Tam bir ata sporu festivali halinde yaşanan üç günün ardından Yusuf Can Zeybek, ustası İsmail Balaban'ı yenerek Türkiye Başpehlivanı oldu ve Altın Kemer'i kuşandı.

662. Kırkpınar geçen hafta sonu Edirne Sarayiçi Er Meydanı’nda yapıldı. Tam bir ata sporu festivali halinde yaşanan üç günün ardından Yusuf Can Zeybek, ustası İsmail Balaban’ı yenerek Türkiye Başpehlivanı oldu ve Altın Kemer’i kuşandı. 

Bu sene; Başpehlivan apoletli 50’den fazla “ağır abi” kayıt yaptırdı 1 kilo 300 gramlık “Altın Kemer”i kazanıp bir seneliğine taşıyabilmek için. Toplam 2000’den fazla güreşçi vardı üç günde çayırda çeşitli boylardan.

Yeni federasyonun ayağının tozuyla uygulamaya koyduğu “Yağlı Güreş Ligi” toplam kalitenin yükselmesinin en önemli faktörü oldu desek haksızlık etmiş olmayız. Fiyakalı sponsorun (CW Enerji) maddi katkısı ile bu sene yedi istasyon olarak düzenlenen Yağlı Güreş Ligi, Antalya Manavgat ile başladı. İkinci durak İzmit/Kocaeli Seka Park’tı. Kırkpınar öncesi Gaziantep Şahinbey’de çok güzel güreşler oldu. (İki hafta sonra Ordu Perşembe Aybastı ile devam edecek Ligimiz. Ardından Bursa Mehmet Pehlivan ve Manisa Yunt Dağı güreşleri ile son düzlüğe gireceğiz ve Balıkesir Kurtdereli güreşleri ile bitecek sezon.)

Yani Kırkpınar’a gelene kadar cezalı Cengizhan dışında bütün pehlivanlar Mayıs’tan beri istim üstündeler. Federasyonun mütevazı de olsa harcırah ve yolluk desteği ile çayırdan çayıra güreş kovaladı pehlivanlarımız. Derecelendirme ve puanlama konuları ile Lig’e dahil olacak veya çıkacak mahalli güreşler konusu ilerleyen zaman içinde nasıl olsa düzelecektir. Bu eksiklere takılıp kalmayalım, önümüze bakalım çok canlı ve çok dinamik bir yağlı güreş düzeni görülüyor ufukta.

Neredeyse uzun zamandır ilk defa iyi düşünülmüş, iyi planlanmış ve bir ihtiyacı yüksek oranda giderecek bir “çözüm” üretilmiş Türk Sporu için. Bu çözümün hem de hepimizin göz bebeği ata sporumuz güreş ve yağlı güreşte olması da sevindiğimiz bir diğer konu. 

Şimdi öncelikle diğer federasyonların “titreyip kendilerine dönmeleri” ve dağ misali yığılmış Türk Sporuna ait sorunların çözümü için “Türkiye Yüzyılı” iddiasının içini doldurmaları gerekiyor.

Ata sporumuz dediğimiz güreşte ve yağlı güreş özelinde yurt çapında büyük bir açlık var. Yerine göre;  Edirne’de tarihi camilerin avlularında kurdukları çadırlarda barınan güreş sevdalıları mı dersiniz, Yağlı Güreş Ligi hangi hafta neredeyse orada olmaya çalışan gençler mi dersiniz, Cumartesi-Pazar hafta sonunu güreş naklen yayınına göre ayarlayan babalar, amcalar, abiler mi derseniz. Yurdumun insanı seviyor bu sporu işte ve dünya durdukça da sevecek bu gidişle.

Yusuf Can’ın şampiyon olduğu dakika itibarıyla gene herkes doluştu çayıra, ortalık panayıra döndü bir anda. Şu işe bir çözüm bulamadık. Saha güvenliğinden kim sorumlu ise;  belediye zabıtası mı, özel güvenlik personeli mi hangisiyse görevini ciddiyet ile yapmıyor demek ki. Orada bir-iki manga Mehmetçik olsa yeter, bakın bakalım işi olmayan kimse cesaret edebiliyor mu çayıra ayak basmaya.

Bir de ağalık ihalesi mevzuu var, tam evlere şenlik. Yasal mevzuata uydurmak için güya “koyun” ihale ediliyor geleneğe uygun olsun diye ama ihalede yarışan adaylardan birisi diğerine bir önceki gün ihalede vereceği rakamı söylediğini, onun da kabul ettiğini televizyon canlı yayınında dile getirmekten çekinmiyor. Yani iyi niyetlerini bilmesek ihaleye fesat karıştırmayla aynı fiili beyan ediyor TRT ekranlarında.

Neyse Güreş Ligi devam ededursun biz Elmalı güreşlerini bekliyoruz dört gözle. Allah kavuştursun.