İKLİM SÖZLEŞMESİ VE SONUÇLARI

Hasan KÖNİ 27 Nis 2016

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
22 Nisan'da yüz doksan altı ülkenin katıldığı Paris Antlaşması olarak da adlandırılan İklim Antlaşmas ı imzalandı.

22 Nisan’da yüz doksan altı ülkenin katıldığı Paris Antlaşması olarak  da adlandırılan İklim Antlaşmas ı imzalandı.Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için devletlerin kendi yasal süreçleri içinde resmiyet kazandırmaları bekleniyor. Antlaşmanın uluslararası alanda bağlayıcılık kazanması için elli beş ülkenin imzası gerekiyor. İmzası beklenen elli beş ülke aslında endüstriyel üretim yapmak için en fazla petrol ve gaz gibi fosil yakıtları kullanan ülkeler. Antlaşma devletlerin imzalamaları için bir sene müddetle açık kalacak. Bu antlaşmanın imzalanması için bilim adamları ve uluslararası örgütler çok çaba sarfetttiler. Çinli üreticiler ile Amerikan iş dünyası uzun zaman iklim değişikliğinin bir efsane olduğunu iddia etti. Ancak, kutuplarda buzlar eriyip yeni ticaret yolları açılınca akılları başlarına geldi.

Oysa, Birleşmiş Milletlere  ve Amerikan yönetimine bağlı olarak çalışan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli(HİDP), biyoloji, su bilimleri, okyanus bilimi, buz bilimi, ormanlar üzerinde uzun bir zamandır araştırmalarını yapmaktaydı.. Örgüt,2007’de yayınladığı dördüncü değerlendirme raporunda medeniyetin fosil yakıtlara bağlılığı nedeniyle  Endüstri Devrimi sırasında atmosferde bulunan milyon partikül başına 280 iken(ppm), Hawai’deki laboratuvar araştırmalarında-5 Nisan 2016- bu oran 404.83 ppm’e yükselmiş bulunuyor. Bu durum buzullar üzerinde yapılan araştırmalardan sonra 10.000 yıl içindeki en yüksek ‘ Karbon Dioksid’  yoğunluğunu gösteriyor. Atmosfere  doldurulan bu gaz dünyamızı  ısıtıyor. Bilim adamları atmosferdeki  1 derecelik ısınmanın dünya iklim sistemini değiştireceğini söylüyorlar.

Peki bu iklim değişikliklerinin sosyal sonuçları ne olacak. HİDP’ye göre bu yüzyıl içinde deniz seviyesi ortalama olarak 15 ile 50 santim arasınrda yükselecek. Doksan yıl içinde deniz seviyesinin yükselmesi bir buçuk metreyi bulacak. Kolombia Üniversite’sinin Uluslararası Dünya Bilimi Enformasyon Ağı  2050 yılına kadar 700 milyon kişinin göç edeceğini hesaplamış. Nereye göç edecekler? Kurak olmayan alanlara. Tarım yapabilecekleri, balık tutabilecekleri alanlara.Bu alanlar, Avrupa’nın ortaları, Asya’nın kuzey tarafı, Afrika’nın güneyi.  Bangladeş’te su basmaları nedeniyle 2050’ye kadar 22 milyon göçmenin Hindistan’a göç etmesi bekleniyor .Milliyetçiliği kabaran Hindular Bangladeş sınırına 2500 millik bir duvar örmeğe çalışıyorlar.

İklim değişikliğinin en güçlü olarak hissedileceği ülkeler gelişmekte olan ülkeler ve  Batılıların Afrika, Asya ve Ortadoğu’daki eski sömürgeleri. Dünyanın bir tarafına sular basarken, kuraklık ve açlık içine itilecek olan bu ülkelerde bir de güçlü devletlerin ham madde savaşları için yaptıkları rejim değişiklikleri eklenince ortaya  çıkacak manzara; o ülkeler içinde iç savaşlar ve Batıya doğru daha büyük göçler olacak. Bu durumda Tropik Gönencesi  büyük bir ihtimalle Kaos  Tropiği olarak adlandırılacak. İsveç Hükümeti’nin yaptığı araştırmaya göre ; 2.7 milyar insanın yaşadığı kırk altı ülkede, ekonomik sosyal ve siyasal  sorunlar çıkacak. Doğal olarak az gelişmiş ülkeler çökerken gelişmiş ülkeleri de aşağı çekecekler. Bu durum kibirli Batı ülkelerinin neden koşarak “Paris İklim Değişikliği Antlaşmasını imzaladıklarını  açıklıyor. Antlaşmayı imzalayan ülkeler neler yapmak zorunda. Bu konu önem kazanıyor.  Antlaşmanın önemli hususlarını  beş  noktada ele almak mümkün. Öncelikle ülkeler endüstri  öncesi zamanlarda olduğu gibi ısınmayı 2 derecenin altında hatta 1.5 derecede tutmaya çalışacaklar. Bu konuda Pasifik ve Atlas Okyanusunda bulunan ada halkları çok ısrarcı. Bütün ülkelerin  bu antlaşma maddelerinde belirtilen hususlara  uymaları bekleniyor. 1997’deki Kyoto Protokolünde  gelişmiş ülkelerin havaya yaydıkları gazı azaltmaları zorunlu tutulmamıştı. Bu antlaşmada gazların azaltılması konusu yasal olarak bağlayıcı. Üçüncü önemli konu gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere 2020 yılarına kadar senelik olarak 100 milyar dolar ödeyecekler. Özellikle Afrika’daki ülkelerin yenilenebilir enerji üretmelerine yardım edilecek. 4ncü husus olarak, denetimin kolaylaştırılması açısından ülkeler yaydıkları gazı azaltma hedeflerini yayınlamak zorundalar. Nihayet 2050 yılında  ancak 2100’den önce Karbon nötr olan bir dünyaya erişilmeye çalışılacak. İki ülke bu gelişmelere bazı itirazlar ileri sürmüş gözüküyor. Venezuela  uzun dönemde karbon-nötr bir gelişme olamayacağını ifade etmiş. Suudi Arabistan ise bu gelişmelerin sürekli kalkınma  için bir tehdit olabileceğini söylemiş. Antlaşmaya uyulmasını gelişmiş ülkeler sağlayacak ve herhangi bir aksaklığın olması önlenecek. Karbon gazı yaymayan yeni enerjilere  ve yeni teknolojilere yönelecek. Güneş enerjisi önem kazanacak. Sera gazları salınımları için ilk ölçüler 2019-21 yılları arasında alınmaya başlanacak ve her beş yılda bir ülkeler durumları hakkında zorunlu olarak  bilgi verecekler. Petrol ve doğal gaza bağlı olarak ekonomilerini sürdüren ülkelerin tam olarak ne yapacağı şimdilik pek açıklığa kavuşmamış gözüküyor. Ancak bu sefer rejim değişiklikleri  İklim Antlaşması uygulamaları nedeniyle çıkacak gibi gözüküyor.