FLORANS NAYTİNGEYL ÜSKÜDAR'A GİDER İKEN...

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Bugün 12 Mayıs. Florans Naytingeyl'in doğum günü. Onun doğum günü aynı zamanda Dünya Hemşireler günü. Kutlu olsun.

Bugün 12 Mayıs. Florans Naytingeyl’in doğum günü. Onun doğum günü aynı zamanda Dünya Hemşireler günü. Kutlu olsun.  Kimdir Florans? İngiliz bir hemşire. Floransa’da doğduğunda ailesi şehri pek severmiş. Adını Florans koymuş.  Naytingeyl de bülbül demek. Floransa’nın bülbülü gibi bir anlam çıkıyor. Florans hastaneye çevrilen Selimiye Kışlası’nda hasta İngiliz askerlerine bakıyor. Çetele tutuyor. Çetele dediysek modern bilgi grafiklerinin öncüsü sayılacak görsel bir anlatım tarzı geliştiriyor. İnfografikin kurucularından sayılacak kadar muntazam çalışmalar ortaya koyuyor. Bu infografiklerle askeri hastanelerin adeta röntgenini çekiyor ve Kraliçe’ye şartların iyileştirilmesi konusunda yol gösteriyor. Akşamları Selimiye Kışlası’nın koridorlarında elinde fenerle dolaşıyor. İşte Üsküdar’daki bu günleri onun hemşirelik kariyerinin ve Dünya Hemşireler Günü’nün başlangıcı sayılıyor.  Savaşta salgın hastalıklar o denli çoğalıyor ki, İngilizler cephede verdikleri kayıpların kat kat fazlasını hastanelerde veriyor. Hemşirelik işte o yüzden önem kazanıyor. Bugün Selimiye Kışlası’nın içinde Florans Naytingeyl Müzesi bulunuyor. O günlerin hatırasına.

Selimiye’ye gelenlerden bir kısmı da Kraliçe’nin İskoç askerleridir. Onun da hikayesini aktarıp esas konumuza geçelim. Kırım Harbi sürerken aynı zamanda memurlara pantolon mecburiyeti gelir. Halk benimsemez bu yeni giyim biçimini. Kırım Harbi için İstanbul üzerinden savaşa gidecek İskoçların yanlarında getirdiği marşı şu anda Katibim olarak bildiğimiz şarkının sözleriyle kaplarlar.  Savaş biter, İskoç askerleri hatırlayanımız yoktur ama Katibim dilden dile dolaşır.  Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde aşina bir melodi haline gelir.

Şimdi gelelim esas mevzumuza.

Florans Naytingeyl, savaşların ve salgın hastalıkların kol gezdiği bir dünyada insanları iyileştirmeye çalışan birisi. Eksik olmasın. Lakin kadın ve tıp dendiğinde akla gelen isim olması bizim açımızdan hazindir. Selçuklu döneminde Gevher Nesibe, Osmanlı devrinde ise Valide Atik Külliyesi’ni yaptıran Nurbanu Sultan ve Vakıf Gureba Hastanesi’ni yaptıran Bezm-i Alem Valide Sultan’ı hatırdan çıkarmamak gerekir. İskoç marşı üzerine söz yazmak neyse de, başka milletlerin tarihi üzerinden kutlama yapmak akıl karı olmasa gerek. Küreselleşmenin belki de en ağır darbelerinden birisidir. Tüm kutlamaları aynılaştırmak ve içi boş bir hale getirmek. Tarihi köklerinden uzak bir toplum, neyi nasıl kutlayacağını dahi bilmeyen şuursuz bir kitle haline geliyor. Sağlık hepimize lazım. Bunu korumamızı sağlayan kişilere kurumlara elbette minnettarız. Ancak hastalıklarımızı tedavi edebilmek için kendimizi bilmemiz gerekiyor. Neler yiyip içtiğimizi, nelere alerjimizin olduğunu, gücümüzün ne olduğunu, güçlü yönlerimizi, zayıflıklarımızı bilmemiz gerekiyor. Ezbere reçetelerle, başkaları için geliştirilmiş formüllerle kendimizi sadece başka bir hastalığın koynuna atmış oluruz. Toplum olarak sosyal sağlığımızı korumanın yolu da pek farklı değil. Başkalarının şarkılarını taklit ederek ancak onları yüceltebiliriz. Yapmamız gereken üstü tozlanmış değerlerimizi yeniden keşfetmek, Üsküdar’a gider iken Florans Naytingeyl’e ve onun fenerine muhtaç olmadan yolumuzu bulabilmektir.