AMAN DİYİM…

Alican DEĞER 19 Eki 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Aman ha… Sakın, sakın, sakın yapmayın. Bu bir mezhep savaşı değil. Zaten biri Hazreti Peygamber'in mührünü kullanmaya cüret ediyor. Diğeri elinde Hazreti Ali bayrağı ile savaşa girerse, korkunç şeyler olur.

Aman ha… Sakın, sakın, sakın yapmayın. Bu bir mezhep savaşı değil. Zaten biri Hazreti Peygamber’in mührünü kullanmaya cüret ediyor. Diğeri elinde Hazreti Ali bayrağı ile savaşa girerse, korkunç şeyler olur.

DEAŞ korkunç bir terör örgütü. En başından beri, tüm Müslümanların saygı ve sevgi gösterdiği değerleri terörüne kalkan yapmaya çalışıyor. Kimileri de buna kanıyor. En kötü işlerinden biri de Hazreti Peygamber’in mührünü bayrak olarak kullanması. Biz adında “İslam” kelimesinin geçmesine tahammül edemezken, bu densizler Peygamber’in mührünü insan katlederken dalgalandırıyor.

DEAŞ bunu temelinde bir mezhep çatışması istediği için yapıyor. Aklıbaşında insanlar da olası bir mezhep savaşının sonuçlarını düşününce kahroluyor. DEAŞ bunu yapıyor da Irak ordusu farklı birşey mi yapıyor? O da Şiilik temelinden hareket ediyor. Zaten bu durumu bu hale getiren de bu davranış biçimi değil miydi?

Peşmerge güçleri DEAŞ’ın elindeki Musul’a karşı harekete geçen Irak Ordusu’nun bir kolunu durdurmuş. Gerekçesi ise Şii bayrakları taşımaları. İyi ki izin vermemişler bu geçişe. Çünkü ortada olan bir Sünni-Şii savaşı değil. Terörizme karşı ortak bir harekat.

Kuzey Irak Kürtleri mezhep temelinde Sünni. Ama bu yapılarıyla değil, daha çok ulusal kimlikleri üzerinden bir mücadele veriyorlar. DEAŞ Sünnilere, Irak Hükümeti ise Şiilere arkasını yaslamak istiyor. İkisi de çok büyük hata yapıyor. İkisi de cehennemin kapıları önünde durmuş açılsın diye kapıyı yumrukluyor. Eğer o kapı bir açılırsa… İşte korkum bu.

SAVAŞIN GÖRÜNMEYEN MALİYETİ

Sahada çatışma var. 19 ülke sağdan, soldan, havadan destek veriyor. İran katkılı, Irak ordusu bir yandan, Peşmerge diğer yandan DEAŞ’a yükleniyor.

Bölgedeki en organize güç Türkiye bu operasyonun içinde yok. Niye yok? Çünkü Irak hükümeti istemiyor. Amerika’da ‘Çok demokrat’ olduğu için onları destekliyor. 

Türkiye’nin derdi ne? Türkiye bas bas bağırınıyor, inanç temelli bir temizlik yapılmasın, etnik temizlik yapılmasın, yüzbinlerce insan benim sınırıma doğru sürülmesin diye. Buna verilecek cevap belli. “Herhangi bir temizlik yapılmayacak, göçe yol açılmayacak.” Bu cevap yerine söylenen ne, “Türkiye bu işe karışmasın.” Tamam karışmasın da, bu eleştirilere ne diyorsunuz? Cevap yok. 

İşte bu noktada savaşın görünmeyen maliyeti ortaya çıkıyor. Türkiye yıllardır savaşın bu dolaylı, dolaylı olduğu kadar da görünmeyen maliyetini sineye çekiyor. Sınırlarımızda savaş var. Bu savaş ister istemez içeriye yansıyor. PKK, Amerika ile partner olmanın sarhoşluğu içinde ‘devlet’ hayalleri kuruyor. DEAŞ bombalar patlatıp, katliamlar yapıyor. Türk şehirlerini roket atılıyor-düşüyor. Durup dururken Rus uçağı krizi çıkıyor, halledene kadar ter döküyoruz. Irak zaten başka bir hayal içinde. Kendisini muktedir zannediyor.  

Sınırımızdaki savaşın yansıması yüzünden turizm de sıkıntı çekiyoruz. Burada takındığımız tavır yüzünden darbe teşebbüsleriyle uğraşıyoruz. Bir anlamda savaş orada ama top sesleri Türkiye dağlarına çarpıp yankı yapıyor.

KÜRK MANTOLU MERYEM ANA

Tartışmamız bu. Sebahattin Ali’nin ünlü eseri ‘Kürk Mantolu Madonna’nın Tv8’deki bir sabah magazin programında pop şarkıcısı Madonna ile karıştırılmış olması. Anladığım kadarıyla bu durumdan yola çıkılarak tüm magazin programlarına yükleniliyor. Hani şu kanalların sabah saatlerini en ucuz şekilde dedikodularla dolduran yapımları. 

Evet hata. Olmamalıydı. Keşke olmasaydı. Ama bu tartışma sırasında gerçek ’Madonna’ adı kaynadı gitti. Çünkü biz Madonna’yı başka bir isimle tanırız. Hazreti Meryem olarak. Evet, pop kültürü ile büyüyenler bilmez ama Madonna, Hazreti İsa’nın annesi Meryem Ana’nın adıdır. Aslında isimden de ziyade bir tanımlamadır. Yani Madonna ve Meryem aynı kişidir.

Bizimkilerin bildiği Madonna yani Madonna Louise Ciccone 16 Ağustos 1958’de doğan Amerikalı şarkıcı, şarkı yazarı, oyuncu ve iş kadını. Otuz yılı aşkın süredir en önemli pop kültür simgelerinden biri.

Hristiyanlıktaki Madonna ise aslında bir özel isim değil. Bir asalet unvanı olarak kullanılır. Anlamı, “Sahibem.” İtalyanca bir kelime olan Madonna, kadın, hanımefendi, sahip anlamlarına gelen Latince ‘Domina'dan türetilmiş.

Hristiyanlar için Madonna dendiğinde, herhangi bir kadın anlatılmaz. “Yerin ve göğün kraliçesi, meleklerin ve azizlerin hükümdarı, bütün lütufların ve yüreklerin sahibesi olan” denilmek istenir.

Hristiyan dünyasında Meryem'in kilise hayatındaki konumu mezhepsel olarak bazı bölünmelere de yol açmış. Katolik kilisesi Hazreti Meryem'in bekâretinin ölene kadar muhafaza edildiğine ve öldüğünde bedeniyle beraber cennete çekildiğine inanır. Protestanlar ise “Günahsız Doğum”a elbetti inanırlar. Ama ebedi bekaret ve Hazreti İsa ile birlikte göğe çekilme inancına İncil’de bir karşılık olmadığını savunurlar. İncil’in muhtelif bölümlerinde İsa’nın 4 adet erkek kardeşinin isimlerinden açıkça bahsedilmesine karşın kimileri bu kardeşlerin gerçek kardeş olmadığını, “Kardeş gibi” manasında bulunduğunu savunurlar.

Kuran’da ise Hazreti Meryem’in bahsi bir çok kez geçer. Kuran’da adı doğrudan telaffuz edilen tek kadın Hazreti Meryem’dir. 19’uncu sure Meryem Suresi olarak adlandırılır. Meryem'in babası olarak anılan İmran, bir başka surenin Al-i İmran suresinin isim kaynağıdır. Yani, Hazreti Meryem, Hristiyanların söylediği biçimde Madonna, Müslümanlar için çok kutsal bir kişiliktir.

Şimdi dönelim yazının baş kısmına yani Kürk mantolu Madonna kitabı ile şarkıcı Madonna’nın karıştırılmasına. Canlı yayındır bu, herşey olur. Zaten bir dedikodu programından edebiyat tartışması beklemek hata. Eh Doğan Hızlan’a da sabah magazin dedikodu programı yaptıramayacağımıza göre katlanacağız artık. Benim Funda Özkalyoncu’na bir mesajım var yalnızca. “Hanımefendi değişik savunmalarınızı okudum. ‘Özür’ kısmını iyi yapmışsınız.  Ama keşke savunmalarınızın içine ‘Beni bırakın Halep’e bakın’ laflarını karıştırmasaydınız. O zaman “Maden Halep var, bu programlar niye yapılıyor?” diye sorulur.