Ülkemizdeki reklamcılık sektörünün duayenlerinden Merhum Attila M. ÖĞÜD'ün mottolarından birisi de "yerel düşün, global uygula" idi.
Ülkemizdeki reklamcılık sektörünün duayenlerinden Merhum Attila M. ÖĞÜD’ün mottolarından birisi de “yerel düşün, global uygula” idi. Marketing Türkiye Dergisi ve çevresindeki eski-yeni tüm pazarlama iletişimi bileşenlerine bu doktrini aşılamaya çalışırdı. Beşiktaş JK’nın son tanıtım videosunu izleyebilmiş olsaydı bazı eksiklikler bulmasına rağmen doktrine olan uygunluğu sebebiyle beğenirdi büyük ihtimalle. (Rahmetle anıyoruz “Büyük Usta”yı)
Beşiktaş’ın bu sene Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde elde ettiği başarı ile taçlandırdığı ve Fikret ORMAN’ın şahsında ete kemiğe bürünen Futbol Aklı’nın 2018 yılında geldiği noktayı, taraflı-tarafsız tüm kamuoyu takdirle karşılıyor.
Samet AYBABA, Slaven BILIC, Şenol GÜNEŞ çizgisindeki artarak devam eden istikrar ve takım mühendisliği konusunda hep bir adım önde olma gayreti bir yanda, diğer yanda stadyum, sponsorluk, kurumsal kimlik ve “marka” bilinirliği gibi tamamlayıcı unsurlarda da çağdaş bir seviye tutturulmaya çalışılıyor son zamanlarda.
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi Hz.’nin “gel, kim olursan ol, gene de gel” çağrısını ana eksen olarak alan ve insanları Türkiye’ye, İstanbul’a, Beşiktaş’a çağıran 59 saniyelik kısa video, youtube vb. kanallarda hızla yayılarak milyonlarca kez tıklandı.
Öncelikli olarak Orta Doğu ve Asya pazarlarında Beşiktaş markasının bilinirliğini arttırmak için İngilizce versiyonu yayınlanan video ile başarılı ve renkli bir giriş yapıldı. Müzik klibi estetiği ile hızlı, canlı, cıvıl cıvıl bir eser çıkmış ortaya. Hedef kitlesi ile aynı dil ve frekansta olduğu için içerdiği evrensel mesajı doğru formatta verebilir şu haliyle. Son yıllarda çocuklar ve gençlerde oluşan Beşiktaş popülaritesini bir üst kademeye çıkartmak (level atlatmak) için de hoş bir enstrüman olarak hazırlanmış video klip.
Güzel ve şanssız Ülkemizde, Beşiktaş’ın şu an itibariyle gerçekleştirdiği başarının çok ötesinde başarılar elde edildiği halde, bunun marka bilinirliğine ve “para”ya dönüştürülmesi mümkün olamamıştı geçen yıllarda hatırlarsınız.
Galatasaray’ın 2000 yılındaki UEFA Kupası ve ardından kazandığı Süper Kupa’nın nasıl değerlendirilemediği -ziyan edildiği- okullarda ders olarak okutulsa yeridir. Fenerbahçe’nin Sevilla’yı eleyerek Şampiyonlar Ligi’nde 2008 yılında çeyrek finale kalması da Beşiktaş’ın mevcut başarısının bir tık ötesi olmasına rağmen ticari başarıya dönüştürülememiş ve kulübün marka değerine ve bilinirliğine önemli bir katkı sağlayamamıştı.
Yönetim zihniyeti “çağdaş” değilse, endüstriyel futbolda, başarıyı pazarlamak ve sürdürülebilir kılmak hayaldir. (bkz: GS ve FB)
Yerel ölçekteki her türlü müessesemizin küresel rekabette yer alabilmesi için “büyük” düşünmesi gerekmektedir. Ürününüz kaliteliyse, güzel bir “hikâye”niz varsa ve çağdaş pazarlama biliminin dilini konuşabiliyorsanız; büyüyebilirsiniz, mesajınızı/malınızı/hizmetinizi daha fazla kişiye ulaştırabilir/satabilir/sunabilirsiniz.
Futbol dünyamızdan Altınordu’nun, Başakşehir’in de bu yoldan gitmesiyle kulüpler/markalar pazarında daha fazla ürünle yer almamız düşünülmesi gereken bir adımdır. Bunun peşinden mali ve idari anlamda sağlıklı kulüp yapıları ile sürdürülebilir başarı ve büyüme için gereken yasal düzenlemeler gelmelidir.
Global Köy olarak adlandırılan dünyamızda, geleceğin “köylü pazarı”nda ne kadar çok organik ürünümüz olursa o kadar sözümüz olur bu pazarda.
İyi bir hafta sonu ve Ligimizdeki tüm takımlara sezonun ikinci yarısında başarılar diliyorum.