Alın yeni Türkiye'nizi, bana eski Türkiye'mi geri verin!
İnsan içinde yaşadığı memleketini özler mi? Özler tabii. Bir türküde bir şiirde bir filmde gözü dolarak özler hem de.
Alın yeni Türkiye’nizi, bana eski Türkiye’mi geri verin!
Varsın internet, cep telefonu olmasın. Varsın elimde jeton
telefon kulübelerinde sıra bekleyim. Siyah önlüklü öğrenciler süslesin
sokakları.
Metro olmasın dakikalarca otobüs kuyruğunda bekleyim. Varsın
marka kotum olmasın üstümde, ayağımda bir kara lastik olsun.
Mektubum 1 haftada elime geçsin ama postacı getirsin, içinde
el yazısı olsun.
Varsın televizyonda tek kanal olsun siyah beyaz, ama akşam
20:30 oldu mu Adile teyzem ile uykuya dalayım. Sabah uyanıp yerli malı haftası
kutlama heyecanını yaşayım.
Kitaplarım Cin Ali, Oya ile Kaya, Ayşegül, Andersen’den
Masallar, Ömer Seyfettin, Kemalettin Tuğcu, Küçük Prens olsun…
Varsın elektronik oyuncaklar, konuşan yürüyen bebekler
olmasın, ben naylon bebeğe de razıyım.
Varsın sokaklar müsait olmasın, parklar bahçeler yapılmasın
ben iki apartman arasında ip atlayım, istop, saklambaç, yedi kiremit, yakan
top, misket oynayayım…
Varsın gün boyu aç kalayım, okul dönüşü annem ekmek üstüne
yağ sürüp tozşeker döksün. Porselen tabakta değil melamin tabakta yemeğimi
yiyim…
Varsın düğünler, nişanlar lüks otellerde değil ikinci sınıf
düğün salonlarında olsun. Valsler, tangolar yapılmasın; ama Karadeniz’den,
Ege’den, Trakya’dan, Doğu’dan, Orta Anadolu’dan müzikler çaldığında
memleketimin insanı hep birlik horon tepsin, halay çeksin, zeybek oynasın.
Çalan müziği yadırgamasın.
Varsın pazen pijamamız Sümerbank olsun; ama memleket
dokuması olsun.
Varsın radyoda 3 kanal olsun. Türkü de çalsın, Hafif Batı
Müziği de Sanat Müziği de… Tiyatro, sinema bu kadar çok olmasın; ama radyoda arkası
yarını dinleyeyim.
Sokağımızdaki tek katlı müstakil evler, iki üç katlı
balkonlu apartmanlar olsa süper lüks gökdelenler hiç olmasa…
Bu kadar çok eş dost olacağına varsın 3-5 komşumuz olsun. Aç
yattığı zamanlarda bir kap yemek uzatacağımız, arada dertleşeceğimiz, okuldan
gelen çocuğumuzu sahiplenen akrabadan öte komşularımız olsun…
Varsın çokluk değil yokluk olsun memlekette. Ani misafirin
bastırması ile bazen evde çay, şeker olmasın. Ben bir koşu komşuya gidip ödünç
alayım…
Hani Ayten Alpman’ın söylediği gibi “Havasına suyuna taşına
toprağına, bin can feda bir tek dostuma. Her köşesi cennetim ezilir yanar içim.
Bir başkadır benim memleketim… Kuzusuna kurduna Yunus’una Emrah’a. Bütün âlem
kurban benim yurduma… Mecnun’a Leyla’sına erişilmez sırrına. Sen dost ararsan
koş Mevlana’ya…” Daha kimler yok ki bu memlekette: Âşık Veyseller, Hacı Bektaş
Veliler, Kaygusuz Abdallar, Nazımlar, Sabahattin Aliler, Yaşar Kemaller, Orhan
Veliler, Eyüp Sultanlar, Fatihler, Sultanlar, Süleymanlar, Mustafa Kemaller… Çanakkale’de, Antep’te,
Urfa’da, Sakarya’da, Sarıkamış’ta şehitler…
Bağımsızlık savaşı vererek tüm dünyaya adını duyuran
memleketim, çocuklarına, gençlerine bayram hediye eden ve pek çok Avrupa
ülkesinden en önce kadına seçme ve seçilme hakkı veren kıymetlim. Üzerine
şairlerin şiir yarıştırdığı: “Memleketim, seni boydan boya sevmişim, ta Kars’a
kadar Edirne’den. Toprağını, taşını, dağlarını fırsat buldukça övmüşüm. Sen
vatanımsın, ekmeğimsin. Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca.” diyen bir Ahmet
Arif şiirisin.
Alın yeni Türkiye’nizi, bana eski Türkiye’mi geri verin!
Memleketim memleketim, benim en hassas yerim. Analar dolu
Anadolu’m.
Seni toprağından öperim…