Küçükken hatırladığınız anılar arasında annenizin sizi yaşıtınız olan biriyle kıyasladığına dair bir anınız var mı? Ya da ergenlik döneminde arkadaşlarınızla kendinizi her anlamda kıyaslayarak ona göre değişiklikler yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Yüksek ihtimalle hepinizin zihninin köşelerinde buna benzer anılar zinciri bulunuyor. Kiminizin "Sadece anılar da mı var?
Ben şimdi bile kendimi başkalarıyla
kıyaslıyorum.” dediğinizi duyar gibiyim.
Kıyaslama ile ilk kez çocukken tanışırız. Çocuklukta başlar kıyas
cümleleri. Büyükler tarafından akranlarla kıyaslanan kişi kendini
başkalarıyla kıyaslamayı öğrenir. Kendinden iyi durumdakileri gördükçe,
daha iyi olmak için çabalar.
Kıyaslama; kişinin kendine ve toplumdaki yerine bakışını, performans
göstermedeki verimliliğini ve mutluluğunu etkileyen bir eylemdir.
Genellikle bilinçsiz bir şekilde gerçekleşir ve bireyin kendini başkalarına
göre değerlendirmesine yol açar. Bu süreç, bireylerin kendi yeteneklerini,
başarılarını ve hatta değerlerini sorgulamalarına neden olur.
Günümüzde, özellikle sosyal medyanın etkisiyle insanlar sürekli olarak
kendilerini başkalarıyla kıyaslama eğiliminde. Bu kıyaslamalar, yaşamın
çeşitli alanlarında kariyer, maddi durum, fiziksel görünüm, başarı ve hatta
sosyal çevre gibi sürekli bir yarış içinde hissetmemize neden olur. Ancak,
bu tür kıyaslamalar genellikle ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler ve
bireyleri kendileriyle ilgili olumsuz düşüncelere sürükler. Kişiyi sürekli
olarak bir rekabet içinde hissettirir. Aynı zamanda bu tür düşünceler,
kişiyi motive etmek yerine genellikle strese ve kaygıya neden olur.
Böylece kişinin yaşam kalitesini düşürür ve uzun vadede ciddi ruhsal
sorunlara yol açabilir.
Bazen aldatıldığımızda, bazen yalnız hissettiğimizde, bazense kendimizi
yetersiz gördüğümüzde, bu karşılaştırmaları daha da artırırız.
Bir süre
sonra, kendi değerimizi bu karşılaştırmalarla belirleriz: "Değersizim",
"Bende eksiklikler var", "Sevilmeye değmem veya estetik mi yaptırsam"
gibi düşüncelerle sarar beynimizi. Gerçekten bir eksiklik var mı bizde?
Kime göre eksik, bunu bize söyleyen kimse oldu mu?
Kendinizi başka biriyle kıyasladığınızda daima şöyle düşünmek gerek:
Sizinle başkası arasında her zaman bir farklılık vardır. Bilgide, geçmişte,
becerilerde, zekada, eğitimde ya da deneyimde bir fark vardır. Bu da
gayet doğal. Bundan kaçınmanın tek yolu o kişinin bir klonu haline
gelmek. Ancak bu arzu edilen bir durum değil, çünkü klon haline gelmek,
tıpkı diğer herkes gibi olmak anlamına gelir ve bu da mutlu etmeyecektir.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslarsanız kazanamayacağınızı anlayın! Ne
yaparsanız yapın, muhtemelen yeryüzünde o işi sizden daha iyi yapan
biri olacaktır. Komşunuzun evinden daha güzel bir ev aldığınızda iyi
hissedebilirsiniz, ancak birkaç hafta sonra bir başka komşunuz
sizinkinden daha güzel bir ev alabilir.
Öyleyse,
Kendinizi kendinizle kıyaslayın. Ne kadar geliştiğinizi, neleri başardığınızı
ve hedeflerinize ne kadar yaklaştığınızı görün.
Kıyaslamak ruh sağlığının zehridir. Kimseden daha iyi olmak zorunda
değilsiniz. Başkalarından daha ileride veya geride olmanın önemi yok.
Önemli olan, geçmişe göre daha iyi durumda mısınız?