Yeni bir iş edindim. Fırsat buldukça önüme çıkan market, semt pazarı, manavları geziyorum.
Gittiğim her yerde tüm meyve ve sebze etiket fiyatlarına şöyle bir göz atıyorum. Eskiden, aynı mahalle ve ilçelerdeki fiyatlar arasında pek farklar yoktu. Genelde farklar kuruşlarla ayrılırdı. Sadece bazı sosyete semtlerde belli manav ve marketlerdeki fiyatlar biraz ayrıcalıklı idi. Ama, oradaki manav ve marketler hatta oradaki semt pazarları daha kaliteli ve taze-meyve sebze satıyorlardı ve fiyatlarını biraz pahalı olması da doğaldı. Bilinir ki; oralarda yaşayanlar ucuz mala pek rağbet etmezler.
Rahmetle andığımız Populer Müzik Sanatçımız Barış Manço, ülke dışında bile nam salan, dillerde dolaşan o meşhur şarkısı “Domates, Biber, Patlican”ı sankı bu günleri görerek ve düşünerek yazmıştı. Evet, son aylarda fiyatlarıyla mutfakta yangın çıkaran bu ve benzeri mutfak sultanı birçok sebze, artık, Barış Manço’nun bu şarkısı gibi dillerde destandır.
Hele bunlardan ikisi var ki; fiyatından ve fiyakasından yanına yaklaşılmaz oldu. Patlıcan bir ara neredeyse kiloyla değil adet olarak satın alınabiliiyordu. Fiyatı 10-15 TL civarındaydı. Fiyatı 20-25 civarlarında dolaşan sivir biber de öyleydi. Sadece fiyatıyla değil, yoğun acısıyla da kendini hissettiren sivri biber; eskiden beri kilo ile pek alınmazdı ama şimdi artık küçük demetler halinde tezgahlarda sergilenir ve satılır oldu.
Bu arada, hatırasına saygıyla, yazıyı yazarken tam zamanıdır deyip sevgili sanatçı dostum Barış Manço’nun, o; yıllar önceden bu günleri çok iyi anlatabilen, Domates, Biber, Patlıcan” şarkısını da fonda dinlemek pek de güzel geldi.
Çarşı-pazar ve marketlerdeki fiyatları gözlemlerken, bazen inalılmaz fiyat yansımalarına rastlamadım da değil. Öncelikle şunu söylemeliyim ki; eskiden haftadan haftaya, ufak, tefek fiyat oynalamarına rastlıyorduk ama, şimdi artık fiyatlarda günlük olarak önemli değişikliler olmaya başladı.
Bir başka yenilik ise; etiketlerde değişen fiyatlar artık iki şekilde yansıtılıyorlar. Adına; son yılların moda tanımı “fiyat ayarlaması”mı dersiniz veya “anlık ucuzuluk kampanyaları”mı dersiniz, öyle fiyat etiketleri daha çok öne çıkmaya başladı. Etiketin üstünde üzeri çizilmiş eski fiyatı, hemen altında ise oldukça düşürülmüş yeni fiyatı vardır.
Dün, mahalle aralarında da şubeleri olan bir marketin önünden geçerken meyve-sebze reyonunda dökme salatalık (namıdiğer hıyar) standında oldukça güzel ve taze görünen salatalıklar dikkatimi çekti. Doğal olarak fiyatına bakmak istedim. Etiketi şöyle idi; üstünde 9,40 yazıyordu ve üzeri çizilmişti. Hemen altında ise yeni fiyat; 4.00 TL idi. Bu fiyat ayarlamalarının olduğu etiketlere hemen, hemen her yerde rastlamak mümkün. Hele, hele, son haftalarda.
Ama, bu gördüğüm fiyat ayarlaması oldukça abartılı geldi bana. Bu olağanüstü durumu pek çözemedim. Her neyse deyip, iki kilo satın aldım tabii ki.
Çarşi-pazar dolaşmak biraz yorucu bir alışkanlık oldu ama, bir anlamda zorunlu yürüyüş olması adına da oldukça iyiydi. Her gün, normal şartlarda en az 7-9 bin adım arasında düzenli yürüyüş yapan ben, çarşı-pazar dolaşma alışkanlığım nedeniyle 15-20 bin adım ortalaması gibi oldukça iyi bir performans sergilemeye başlamıştım.
Bir ara fiyatları not ediyordum ama sonra kağıtlar çok değişken olan bu notlarla dolunca vazgeçtim.
Eskiden, pazara-markete çıktımıza mutfak; meyve sebze harcaması ortalamamız 50 TL civarlarındaydı ama şimdi ayni sayıdaki aldıklarımıza 100 TL’nin üstünde para ödüyoruz. Genelde bu rakamlar iki üç günde bir değişiyor.
Sevgili Barış Manço; “Domates, Biber, Patlıcan” demişti ama biz; patates, salatalık, yemekte kullanılan tüm sebzeleri ve daha birçok temel tüketim maddelerini de ekleyelim bari!