Yaşamını yitirenlerin insan olması önemli değil.
Mısır’da Gazze konulu uluslararası konferansta sonuç bildirgesi üzerinde anlaşılamıyor. Aynı anda İsrail; pazar yeri, camii, hastane, okul insanlık suçu, savaş suçu gibi kavramların hiçbirini umursamadan bombalamaya devam ediyor. İnsanlığın anlaşamadığı hayatını kaybeden çocukların, elektrik olmadığı için kuvözde yaşama tutundurulmaya çalışılan erken doğan bebeklerin, elektrik olmadığı için diyaliz makinasına bağlanamayan böbrek hastalarının, mum ışığında yapılmaya çalışılan tedavi ve ameliyatlarla insanları yaşama bağlamaya çalışan sağlık çalışanları değil.
Yaşamını yitirenlerin insan olması önemli değil. Müslüman olmaları yeterli. İsrail yetkilileri Gazzelileri hayvan yerine koymamış mıydı? Baktıkları gözlük onlara Müslümanları canavar, her türlü şiddetin sorumlusu, medeniyet yoksunu olarak göstermesine yetiyor. Haçlı seferleri binlerce kilometre öteden gelerek niçin yapılmıştı? Tam da bunun için, İslamı yok etmek, Hristiyanlığı dünya da tek din olarak kabul ettirmek için.
İslamiyet, Ruhban sınıfının aczini göstermiştir. Ağızlarından çıkan sözlerle Avrupa’yı sürekli karanlığa sürükleyen, ceplerini doldurmaktan başka bir işe yaramayan bu acizlerin, adaleti ön plana çıkardığı, farklı dinden olanlara, hastalara, düşkünlere, yoksullara kol kanat gerdiği için İslamiyet’i dünyadan geri gelmemek üzere silinmesi amaçlarından hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir. Bugün ellerine bir fırsat daha geçmiştir. Yaptıkları haçlı seferidir. Amaç öncekilerle aynıdır. Saldırgan İsrail’e cılız seslerle tepkiler oluşsa da bu tepkilerin amaçlarına ulaşabilme, gürleşme olasılığı yok gibidir. İsrail’i durduracak olanlar sade ve sadece İsrail’in sağduyulu vatandaşları olacaktır. “Evlatlarımızı verin, Netanyahu”yu alın demeleri önemli bir aşamadır.
İsrail, günlerce Gazze’yi havadan ve karadan bombalamaya devam ediyor. Başta ABD ve Avrupa ülkeleri buna sesini çıkarmıyor, hatta cephane ve silah desteğini aralıksız sürdürmeye devam ediyorlar. Gazzelilerin öldürülmelerine ses çıkarmayanlar Hamas’ın elindeki kendi vatandaşlarını salimen kurtarmaya çabalayarak İsrail’in kara harekatını geciktirmek için çaba göstermeye devam ediyorlar. ABD’nin, Refah kapısının insani yardım için açılması gayreti sadece rehin vatandaşlarını kurtarma girişiminden başka bir şey değildir. Rehineler olmasa ABD’nin kendi harp silah ve araçları ile bu vahşete katılacağını geçmişteki sabıkaları bize göstermektedir.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ
1’inci Dünya Savaşı sonunda Syces -Picot’un cetvelle çizdiği sınırların yeniden cetvel ile çizilmesinin zamanının başladığını ve hatta Büyük Ortadoğu Projesi’nin bu defa daha kesin kararlılıkla hayata geçirilmesi için kuvvetli bir fırsat yakalandığını değerlendirmek mümkündür. Bu projenin temel amaçlarından birinin İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.
ABD, Ukrayna -Rusya savaşında sistem dışına çıkaramadığı Rusya’yı, yaptırımlar ve savaş nedeniyle yıpranmasını fırsata çevirerek en azından Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’dan geri püskürtebilmek için 07 Ekim 2023 tarihi sonrasını kendi hanesine fayda olarak yazma çabasına girmiştir. Yaklaşan ABD Başkanlık seçimleri bu çabayı tetiklemektedir. Ayrıca, hem Çin’in Ortadoğu’daki kazanımlarını ve projelerini durdurmak hem de Çin’i bu bölgeye yoğunlaşmasını sağlayarak Güney Çin Denizinde dikkat ikilemine uğramasını da planlamış olabilir.
MÜLTECİ DURUMUNA DÜŞMEKTELER
İsrail, Kuzey Gazze’den bugüne kadar 700 bin kişinin ayrıldığını açıklamıştır. Bu sayının çok daha fazla olduğu kuşkusuzdur. Bu kişiler zorla yerlerinden edilmektedirler. Uluslararası Göç Örgütü ve özellikle Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin sesini duymamaktayız. Gazzeliler zorla yerlerinde edilerek mülteci durumuna düşürülmektedir.1951 tarihli “Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme”nin 1’inci maddesinde yer verilen “ırkı, dini, milliyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden zulme uğrayacağından haklı nedenlerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen yahut milliyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ülkesinin dışında bulunan, oraya geri dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen kişi“ ifadesi aynen Gazzelileri tanımlamaktadır. Bu maddenin gereğini yapmakla yükümlü olanlar nerededir? Mülteci tanımı kapsamına girenlerin Müslüman olması neden olabilir mi acaba?
Karl Marks, insanların bir gelişme aşamasından bir diğerine geçtiğine, daha ilkel bir toplumu geride bırakıp, sınıflar ve inançlar arasındaki mücadelenin en sonunda son bulacağını tam medeniyet ve akla hep daha fazla yaklaşılacağına inanıyordu. İsrail ve yaşattıkları Marks’ın yanılgısının son örneğidir.