​YAYINCI MAHKEMEYE VERİLİR Mİ?

Ersin AKMAN 27 Tem 2017

Ersin AKMAN
Tüm Yazıları
İlk önce "müjdeli" haberi paylaşayım; 2016 yılının son çeyreğinde Koreli teknoloji şirketi LG'nin yine Koreli olan o zamanki ülke müdürü benim hakkımda yasal işlem başlatılmasına karar vermiş.

İlk önce “müjdeli” haberi paylaşayım; 2016 yılının son çeyreğinde Koreli teknoloji şirketi LG’nin yine Koreli olan o zamanki ülke müdürü benim hakkımda yasal işlem başlatılmasına karar vermiş. Anladığım kadarıyla şirket içinde pek fazla insana duyurmadan şikayetlerini listeledikleri bir dilekçe ile savcılığa başvurarak LG Türkiye olarak suç duyurusunda bulunmuşlar. Dilekçeyi inceleyen savcı, LG’nin bu talebine olumlu karşılık vermediği için de LG Türkiye’nin kurduğu “bir gazeteciyi mahkemeye verme” hayalleri suya düşmüş. Kısaca söylemek gerekirse LG’nin bu girişimi sonuçsuz kalmış. 

Bu girişimin 17 Kasım 2016’da bu köşede yayınlanan “LG Türkiye’ye Açık Mektup” başlıklı yazımdan önce mi, sonra mı olduğunu bilmiyorum ama o zamanlar LG Türkiye Genel Müdürü olan Calvin Cho’nun bu kararı kendi başına verdiğini çok iyi biliyorum. Nereden mi biliyorum? Çünkü geçen hafta kendisiyle yaptığım yazışmalarda Bay Cho, mahkeme sürecinden haberi olduğunu söylüyor. Bu arada kendisinin halen LG’nin dünya operasyonunda görev aldığını da unutmamak lazım.

Türkiye’de gazetecilerin mahkemeye verilmesine alışmış olsak da bir dünya markasının, bence yayıncılara sansür uygulamak adına böyle girişimlerde bulunması dünyada pek hoş karşılanabilecek bir davranış değil.

Hele hele bunun şirket içinde iletişimden sorumlu kişilerden veya danışmanlık hizmeti alınan halkla ilişkiler ajansından gizleyerek yapılması gerçek anlamda bir iletişim sorunu. Sonuç olarak işinin bir parçası da iletişim olan her yönetici bu mahkemeye verme kararının bir de tepkisinin olacağını kestirebilmeli.

Calvin Cho, benim konuyla ilgili sorularıma cevap verdiği e-postasında “bildiğim kadarıyla bu dosya kapandı” diye yazıyor ve sanki başvurusunu savcı reddetmemiş de işin doğal süreci gereği dosya kapanmış gibi bir anlam çıkarmamı sağlamaya çalışıyor. Ama kendisi de çok iyi biliyor ki savcı bu talebe olumlu cevap verse ben ve şu anki LG Türkiye Genel Müdürü Seonghak Kim, mahkemede görüşüyor olacaktık. 

Bu arada yeni genel müdür Bay Kim, göreve başladığı ilk günden beri bu gibi konulara pek karışmayarak kendini geçmişte yaşanan olaylardan soyutlamaya çalışıyor ama o aşamaların çoktan geçildiğinin sanırım henüz farkında değil. 

Gönül isterdi ki Türkiye’deki Ekonomi Gazetecileri Derneği veya Bilişim Muhabirleri Derneği gibi gazeteci örgütleri de 24 Temmuz’un Basın Bayramı olarak değerini gözler önüne serebilmek için bu gibi girişimleri kınayan bir metin yayınlayabilseydi. Umarım bu yazıyı okuduktan sonra Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak ve Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı Musa Savaş kendi aralarında konuşarak uygun bir çözüm geliştireceklerdir.

Peki şimdi ne olacak?

Her ne kadar şu anki ülke müdürü Bay Kim, bu konuda ölü numarası yapmayı tercih etse de Türkiye’de yaşayan ve Türkiye’de yayıncılık yapan biri olarak muhatabımın LG Türkiye Genel Müdürü olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de Bay Kim’in geçmişte verilen bu kararı ne kişisel ne de kurumsal anlamda uygun bulmadığını dile getirmesini bekliyorum.

Öte yandan Bay Kim’in suskunluğu nedeniyle konuyu LG Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkanı Kevin Cha ile de paylaştığımı, suskunluğun bulaşıcı olduğunu görürsem LG CEO’su ile de paylaşacağımı peşinen belirtmem gerekiyor.

Eylül başında Almanya’nın başkenti Berlin’de yapılacak olan IFA fuarı sırasında hem üst düzey LG yöneticileriyle hem de başta Kore ve Almanya olmak üzere birçok farklı ülkeden fuara katılan yayıncı ile bu konuyu tartışma fırsatım da olacak. Benzer bir durumun diğer ülkelerde yaşanma ihtimali ve bu ihtimalin sonuçları konusunda epey bir beyin fırtınası yapacağız gibi görünüyor.

Anlaşılan o ki cep telefonu tamir süresindeki 20 günlük yasal sürenin bazı LG müşteriler için dört aya kadar çıktığının yazılması veya konuşulması Calvin Cho’nun pek hoşuna gitmemiş. Ama bu haberleri engellemek bir yayıncıyı mahkemeye verip, diğerlerinin de gözünü korkutmakla olamaz. Ancak servis ağını baştan düzenlemekle, müşteri beklentilerini anlamaya çalışmakla olur.

O nedenle keşke LG Türkiye beni susturmaya çalışmak yerine ne söylediğimi anlamaya çalışsa. Keşke Türkiye’den sorumlu olan bir Koreli yönetici, bu suç duyurusu kararını doğru bulmadığını açıklasa. Böylece LG’nin bu gibi olaylara kurumsal anlamda nasıl baktığını hepimiz anlasak. 

Bu tarz bir açıklama özgür yayıncıların susturulması veya yayıncılara gözdağı verilmesi konusunda LG’nin bir dünya devi olarak vizyonunu bize gösterirken, bu tarz bir açıklamanın yapılmaması LG’ye Türkiye’de şüphe ile bakılmasına neden olacaktır diye düşünüyorum.