SPORUMUZDA ANLAYIŞ VE DEVRİM FUKARALIĞI!...

Fehmi KETENCİ 24 Ağu 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Fukaralık!.... Hiç bir şeye sahip olamamak, hayata yetememek.

Fukaralık!.... Hiç bir şeye sahip olamamak, hayata yetememek. Olimpiyatlar veya dünyadaki büyük spor organizasyonları konusunda burada soğuk istatistiki bilgiler vermeyeceğim. Dünyadaki en küçük ülkelerin bile vazgeçilmez rüyalarıdır, Dünya Şampiyonası ve Olimpiyat Oyunları. Nedeni; bu büyük organizasyonlar, varoluşların pekişmesinde, oluşumların tanınmasında, kimlik kazanmasında, tanıtıma yönelik en büyük ve en önemli organizasyonlardır.

Dünyada bir çok ülke, bu organizasyonlara  ev sahipliği yapabilmek için milyarlarca dolar yatırım yapmaktan çekinmezler. Türkiye de ülke olarak bu büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilmek için büyük çabalar harcıyoruz.. Ülke tanıtımına en çok katkı yapan bu organizasyonlara ev sahipliği yapabilmek için buralarda başarılı işler yapmış olmanız gerekiyor. Böylesine büyük bir organizasyonun daha sonuna geldik. Bir çok ülke bu orgaizasyonda yer aldı. Madalyalar dağıtıldı ve hemen hemen her Olimpiyat  Oyunları’nda olduğu gibi madalyaları toplayan ülke ABD oldu. Olimpiyat Oyunları’ndaki bir çok dalda altın madalya aldılar.. ABD; 46 altın, 37 gümüş, 38 bronz  olmak üzere toplamda 121 madalya ile yine zirvedeydi.

Peki bu arada biz ne durumdaydık? Brezilya’nın ev sahipliğini yaptığı RIO 2016 OLİMPİYAT OYUNLARI’na katılan ülkeler arasında madalya sıralamasında; 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz olmak üzere toplam 8 madalya ile 41. sıradayız. Her zaman olduğu gibi, RIO 2016 Olimpiyat Oyunları bir rüyaydı ve hüsranla bitti. Rüya ve hayallerimiz dört yıl sonraki Olimpiyat Oyunları’na kaldı. Yıllardır bu büyük organizasyonlarda yaşadığımız başarısızlıklardan hep konuşuruz ama hiç bir önlem alamayız, bir adım bile ileri gidemediğim gibi başarıda hep ivme kaybederiz. Bu tür büyük organizasyonlarda başarılı olduğumuz en önemli iki dal vardı ki, bu dallarda da eski başarılarımızın çok gerisinde kaldı. Bu dallar; güreş ve halterdi. Halteri bilyorsunuz; o dönemde Bulgaristan’dan getirtiğimiz Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu’nun yaşattığı başarılı dönem ve onu takip eden bir kaç yıldaki başarılarımız. Güreşte ise pek istikrarlı bir başarı sağladığımız söylenemez. Başarılı olan bir güreşçimiz vardı. Rıza Kayaalp, o da, neden olduğu bilinmeyen bir formsuzluk yaşadı ve gümüş madalyada kaldı. Allah’tan son yılların başarılı güreşçisi Taha Akgül, altın madalyaya ulaşarak RIO 2016’da  yüz akımız oldu..

RIO 2016’da hayaller  büyük bir hayalkırıklığı ile bitti. Geriye, sekiz madalyalı bir hüsran kaldı. Olanlardan, yaşadıklarımızdan ders alma konusunda ne kadar vurdumduymaz olduğumuzu gördük..  Başarısızlıkların nedeni konusunda gerçekçi bir analiz yapılamadı. Tam anlamıyla, “sporumuzda anlayış ve devrim fukarası”na döndük. Bilindiği gibi, Olimpiyat Oyunları amatör branşlarda, amatör sporcuların yarıştığı bir organizasyon. Bu tür büyük organizasyonlardaki başarısızlıklarımız konusunda gerçeklerle yüzleşmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. Ülkemizde, amatör dallardan sorumlu federasyonları gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi? Bir kaç dalda madalyaya ulaşan, bu tür büyük organizasyonlarda başarılı olduğumuz federasyonlar da dahil olmak üzere, tüm yönetimlerinin gözden geçirilmesi. Bir çoğunun yenilenmesi ve bu işi iyi bilen, bilimsel araştırmalara dayalı işler yapabilen, ehil elemanlara teslim edilmesi gerekiyor. Bu konuda devrim yapabilmemiz için anlayışımızın tamamen değişmesi lazım.  Bunun için de, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na büyük iş düşmektedir.. Federasyon seçimlerindeki delege sistemleri mi değiştirilir veya benzeri neler yapılmalıdır, hızla ele alınmalı ve federasyon yönetimlerinde, hiç bir şey yapmayıp yan gelip yatanlar hızla uzaklaştırılmalı, sporumuz acilen “anlayış ve devrim fukaralığı”ndan kurtarılmalıdır.