Ellibeş yıldır sporun içinde olan, sporumuzda ve Fenerbahçe'de neler olduğunu çok iyi  takip edenlerden biriyim. Fenerbahçe’de olanları diğer kulüplerdeki benzer oluşumlarla karşılaştırıp analizler ederek olayları daha objektif değerlendirmeye olanca özen gösterdim. Yeni gelenin; yapılanmanın sürekliliğine inanmasını, sürekli yükselmeyi görev edinmesini, yapılanı yıkmak yerine hataları düzelterek yapılanların geliştirilmesini, geçmişin üzerine eklemeler yaparak her yıl kulübü biraz daha yukarılara çıkarmasını, dünya kulübü seviyesine getirmesini.

Günübirlik başarılarla yetinilmemesini, bir yıl sonra hep hayal kırıklıkları yaşamamayı. Yalan dolanlarla günü kurtarmayı görev ve yöneticilik, sorumluluk sayanların olmadığı bir Fenerbahçe'ye kavuştuğum duygusunu doyasıya yaşayabilmeyi... Hemen hemen Fenerbahçe dışındaki herkesin her ortamda dile getirdikleri grupçuluğun adresi olmayan bir Fenerbahçe camiasını. Kavganın olmadığı sporun kardeşlik ama kıran kırana güzel bir rekabet olduğunu doya doya içime sindirebilmeyi özledim. Kendini herşeyi bilen sanıp hiçbirşey olmadıklarını göremeyecek kadar zavallılara rastlayamayacağım ortamları.

Böylesine bir ortamda Fenerbahçeli olmanın keyfini çıkarabilmeyi, futbolun bir temaşa sporu olduğu bilinciyle haraket eden, dünya kulübü olma yolunda hızla yapılanan bir takımın taraftarı olmayı özlemişim....Artık geçmişi ve geçmişin anılarımızda bıraktıklarını hiç ama hiç hatırlamak istemiyorum. Kimler ne derse desin, bugün gelinen noktada, ilerisi için çok ama çok daha fazlasını beklemekteyim.Tek eksiğimiz; hala fair play ruhunu tama olarak kavrayamayanların hala bir bardak suda fırtına yaratmaya çalışanların bu alşkanlıklarından vazgeçerek gerçeği kabüllendiklerini görebilmek. İşte o zaman bir çok şey daha da güzel olacak.

Geçtiğimiz günlerde Konya’da yapılan Türkiye Ligleri Süper Kupası karşılaşması öncesinde yaşanan olaylar. Çok değil o günden bir kaç gün önce; Kulüpler Birliği’nin aldığı karara rağmen bir kulüp taraftarının yarattığı olaylar bunlar. Nedeni; şimdiye dek yapılanların sorumlularını bulup cezalandırmada yapılan yanlışlar, eksiklikler, o olayların öyle veya böyle örtbas edilmesidir.. Hayretle karşıladım; bu konuyu da Fenerbahçe’ye mal edip neden ceza vermediler?

Bu güne gelişin faturasını Fenerbahçeliler ödedi. Geçmişin muhasebesini yaptığımda bu güne gelebilmek için ödenecek faturada üzerimize düşeni yaptık diye düşünüyorum. Hatalarımızla, yanlışlarımızla, kimbilir farkında olmadan bugünün temellerini atanlardan biri olmuşuzdur. Türk Futbolu’nun son yıllarda yükselen ivmesi ve dünya futbolundaki yeri ve buna paralel olarak diğer spor dallarındaki iyiye gidiş, sağlam temellere dayanan yapılanma. Bu yükseliş, zaman zaman ehil olmayan, yanlı davranan yönetimlerle ve onların atadığı yöneticilerle duraklama yaşıyor olsada artık geri dönüşü yok. Dünya sporunda yerimiz olsun istiyorsak, artık hata yapma, birilerinin egolarına teslim olma yanlışına düşmemeliyiz.

Sporumuzu; yansız, yasalara bağlı uygulamaları ile fair play ruhuna uygun, tarafsız ve yasaları, yönetmelikleri korkusuzca uygulayabilen yöneticilerin, spor adamlarının eline teslim ettiğimizde bu sorunlara daha kolay çözüm bulabileceğiz.. Yıllardır stadyumlarda futbol karşılaşmalarını izleyen; fair play ruhuna yakışan tatlı rekabetin hakim olduğu, keyif veren bir temaşa sporu olduğu anlayışından asla ödün vermeyen bir futbolsever Fenerbahçeli olarak işte bu anlayışı ve ortamı özlemişim. Bugünkü ortamı, ezeli rekabetin sahalarda sürdürülmesini sporun fairplay ruhunu, sporun sahada yaşanan sevgi, kardeşlik ve dostlukla örülmüş rekabet olduğunu, bu düşünceyi karalamayı ve yok etmeyi düşünenlerin giderek azalmaya yüz tuttuğu ortamı görebilmeyi özlemişim. Fenerbahçeli olarak bu günleri yaşayabilmeyi özlemişim. Bu konuda ümitli miyim, hala çok ümitsizim.Yapılanların yaptıklarının örtüldüğü ve yapanların yanına kar kaldığı, sporda da adelet terazisinin doğru tartmadığı bir ortamda nasıl ümitli olayım?