İLETİŞİM GERÇEKLERİYLE YÜZLEŞEBİLMEK!

Fehmi KETENCİ 07 Ağu 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Sosyal yaşamda öğrendikleriniz, yaşam standartlarınızı, yaşama bakışınızı belirlemede size ilk örnek olanlardır.

Sosyal yaşamda öğrendikleriniz, yaşam standartlarınızı, yaşama bakışınızı belirlemede size ilk örnek olanlardır. Kim olursa olsun, size örnek olan sosyal yaşam  kahramanlarınız sergiledikleri davranış örnekleri ile sizi yönlendiriyor, yaşam felsefenizin oluşmasında etkin rol oynarlar... Bir başka deyişle; bu örneklemelere bakarak, doğru ile yanlışı ayırt etmeyi öğrenirken bir yandan da, iyilikten ve doğruluktan ayrıldığınızda, doğru olanı yapmaktan kaçındığınızda, bir bedel  hem de ağır bir bedel ödemeniz gerektiğini görebiliyorsunuz.

Günümüzde ise kitle iletişim araçları bu görevi üstlenmiş, sizi yönlendirmede gizli kahramanlarınızdan daha etkili olmuştur. Kitle iletişim araçları, gerçek yaşamda örnek aldığımız kişiler gibi, iyi örneklerin yanısıra kötü örnekleri de evimize taşıyabilmektedir. Tüm bunları dikkate aldığımızda iletişimin sosyal yaşamımızdaki yerini göz ardı edemeyiz. Toplumumuzda yediden yetmişe herkesin sosyal yaşamına böylesine hükmeden iletişim araclarını yönetenlerin yayın politikalarını birkez daha gözden geçirmeleri gerekiyor. Televizyonlarımız son yıllarda yayın politikalarına gereken özeni göstermiyorlar. Çok savruk, eğitici özellikten uzak, insan haklarına yeterince saygı duymayan, toplumun manevi değerlerini incitici yayınlarını yeniden revize ederek gerçek görevlerini yapar duruma gelmelidirler.

Toplum olarak hepimiz, yaşam boyu bize dikte ettirilen standartlarla yaşar, onlar tarafından yönlendirilir, o standartların egemen olduğu sosyal yaşam ortamını paylaşırız. Dürüstlük, güven ve sorumluluk, kişiler için olduğu kadar kurumların başarısı için de önemlidir. Bu kurumlarda yönetici, yönlendirici olanlar ise; bu kavramları yerleştirmek ve meslek etiğine uyum konusunda örnek olmak, örnek ortamları oluşturmak zorundadırlar. Kitle iletişim araçları her konuda güvenli ortamları oluşturmak zorundadır. Güven, saygı, sağlıklı iletişim ve üzerine düşen görevi görev sorumluluğu bilinciyle doğru yapmak.

Saygı duymamak güvensizliğe, güvensizlik korkuya, risk almamaya yol açar. Kitle iletişim araçlarının etkisini düşünürsek böylesi ortamların oluşmasını önlemek veya önleyici önlemleri almak en doğru yaklaşım olur. Böylesi ortamda, kitle iletişim araçlarının en etkini olan televizyonların büyük sorumluluğu var. Aksi halde; enerjimizi, sorumluluklarımızı; anlamsız duygusallığın anlamsızlıkları ürettiği ve beslediği ortamlarda, neler olacağını tahmin etmek için harcamakla geçiririz. İşte bu nedenledir ki, iletişim araçlarını kullanırken, toplum üzerindeki etkisini göz ardı etmeksizin kitle iletişim hukukuna uyum, insan haklarına saygının, toplumun manevi değerlerine saygının egemen olduğu ilkeli yayıncılık, temiz, güvenli ve güven veren bir çalışma ortamı gereklidir.

Hızla gelişen va adına “İletişim Çağı” dediğimiz yeni bir yüzyılın hemen hemen onaltıncı yılını tamamlıyorken, en etkin iletişim aracı  televizyonlar sayesinde dünya kücüldükçe küçüldü. Hızla gelişen iletişim ve bilgi teknolojilerinin hızına ayak uydurabilme telaşı özellikle yazılı ve görüntülü medyada bazı hatalara neden olmaya, acımasızca sürdürülen haksız rekabetin yarattığı olumsuzluklarda eklenince tam bir iletişim kirliliği oluşmaya başladı. “İletişim Çağı”nın en etkin araçlarından biri olarak giderek yayılmaya başlayan internet haberciliğini ve toplum üzerindeki etkisini göz önüne alırsak, iletişim araçlarını kontrolsüz kullanmanın sakıncalarını daha da rahat anlayabiliriz. İnternetin moda olduğu, hala yasal düzenlemesinin tam olarak sağlanamadığı bu ortamda konunun ne kadar ciddi olduğunu anlayabiliriz.

Giderek hissedilmeye başlayan iletişim kirliliğinin en önemli nedeni tüm bu iletişim araçlarının kullanımında kitle iletişim hukuna uyulmamasıdır. Toplum olarak çok çabuk etkilenen bir yapıya sahibiz. Bir çok şeyde geleneksel bağlılğımızı ön plana çıkararak bizi rahatsız edenleri reddetme konusunda çok hassas davranırken, kontrolsüz kullanılan kitle iletişim araçları konusunda aynı özeni gösteremiyoruz. Geleneksel seçiciliğimiz genele yaydığımızda bunun da gerekliliğini farkedeceğiz diye ümit ediyorum. Umarım iş işten geçmemiş olur.