HAYMATLOSLUK ÖDÜL OLABİLİR

Alican DEĞER 18 Eki 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Herşeyden önce şimdi nereye kaçmışlarsa oradan "Bunlar terörist" diyerek geri isteyebiliyoruz. Eğer vatandaşlıktan çıkarırsak isterken zorlanacağız. Evet Türkiye'de suç işledikleri için yine de talep ederiz ama, vatandaşımız oldukları halde ayak sürüyen Amerika, Almanya gibi ülkeler bu kez hiç vermezler. Bize de "Sizin vatandaşınız bile değil ki" derler diye korkuyorum.

Şu kaçak FETÖ’cüleri vatandaşlıktan çıkarma işi bir daha düşünülsün derim.

Biliyorum, herkes sinirli. Özellikle yabancı devletlerin bu adamları koruyucu tavrı bizi kızdırıyor. Ama bunları vatandaşlıktan çıkartmak beraberinde başka sorunları da getirecek.

Herşeyden önce şimdi nereye kaçmışlarsa oradan “Bunlar terörist” diyerek geri isteyebiliyoruz. Eğer vatandaşlıktan çıkarırsak  isterken zorlanacağız. Evet Türkiye’de suç işledikleri için yine de talep ederiz ama, vatandaşımız oldukları halde ayak sürüyen Amerika, Almanya gibi ülkeler bu kez hiç vermezler. Bize de “Sizin vatandaşınız bile değil ki” derler diye korkuyorum.

Bunun ötesinde biz vatandaşlıktan çıkarırsak, bunun pratik öneminden çok sembolik bir anlamı olacağı çok açık. Pratikte bir anlamı yok çünkü, biz çıkardık diye ortalıkta kalmayacaklar. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin himayesine girecekler. Bu kez başka bir kurumla karşı karşıya geleceğiz. Ayrıca biz vatandaşlıktan çıkarttığımız için haymatlos yani vatansız olacaklar. Haymatloslarında uluslararası hukukta belli hakları var. 12 Eylül dönemi bir sürü kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığını ve hiç birisinin geri dönmediğini hatırlamakta yarar var. Bir süre haymatlos olarak yaşayacaklar, istedikleri ülkeye gidecekler. Ve elbet bir ülke kalıcı oturum verecek.

O yüzden ilk paragraftaki önerimi yineliyorum. Sinirle hareket etmeyelim. Onlara ceza verdiğimizi düşünürken, istedikleri şeyi yapıyor olabiliriz.

NOBEL’E AŞK KARIŞIRSA
Nobel edebiyat ödülünün Amerikalı şarkıcı Bob Dylan’a verilmesi çok tartışıldı. Şarkı sözü yazmak edebiyat sayılabilir miydi? Belli ki ödül komitesi edebiyat saymış ve vermiş.
Zaten Nobel’in edebiyat ve barış ödülleri her yıl bu derece tartışılır, beraberinde bir çok soruyu da taşırlar. Size anlatmak istediğim başka birşey.
Ödül, dinamiti icat eden bilim adamı Alfred Nobel’in vasiyeti gereği 1896 yılından beri veriliyor. Temelde beş alanda değerlendirmeler yapılıyor. Bunlar, fizik, kimya, edebiyat, barış, fizyoloji veya tıp. Nobel vasiyetinde bu beş alanda olağanüstü katkılar gösterenlere verilmesi için bıraktığı mirasının kazancıyla ödüller dağıtılmasını istemiş. Ünlü Nobel ödülleri işte böylesi bir vasiyetin gereği. Bir de ekonomi ödülü var ama bu orijinal beşlinin içinde sayılmıyor. 1968 yılında bir banka ile merkez bankasının İsveç ekonomisine yaptığı katkılardan dolayı oluşturulmuş. Bu anlattıklarım içinde ise garip bir durum var. Nobel vasiyetinde İsveçli olmasına rağmen barış ödülünün Norveçliler tarafından verilmesini istemiş. Norveç parlementosu tarafından seçilen bir komite barış ödülünün kime verileceğini belirliyor. Nobel neden böyle birşey istemiş, bilinmiyor.
Bu ödüllerdeki gariplik bununla da sınırlı değil. Çünkü bir matematik ödülü yok. Neden olmadığı da bilinmiyor. Yaygın kanı bir ihanet hikayesi olduğu yolunda. Açıkçası bir aşk üçgeni iması yapılıyor. Alfred Nobel, kendi adına bilim ödülü konulmasını vasiyet ederken, kıskançlık yüzünden matematiği dışlamış. Çünkü karısı kendisini Ord.Prof.Gosta Mittag-Leffler adlı matematikçiyle aldatmış. Bir rivayete göre de Viyanalı metresi Sophie Hess, bu matematikçiye aşık olduğu için Nobel'in evlenme teklifini geri çevirmiş. Yani kıskançlık teorisinin de iki ayrı versiyonu var.Ancak kıskançlık teorisini doğrulayacak hiçbir tarihi kanıt yok. Bir kere Nobel asla evlenmemiş. Bu nedenle olmayan karısı tarafından aldatılmasına imkan yok. Mittag-Leffler hikayesinin devamı da var. Rivayete göre Hogskola Üniversitesi, dinamitin icadından kazandığı paraları bu kuruma bağışlaması için Nobel'i ikna etmeye çalışıyormuş. Nobel önce yanaşır gibi olmuş, ancak 1897 yılında Nobel Ödülü'nden ibaret olan vasiyeti açıklandığında üniversitede büyük düş kırıklığı yaşanmış ve Hogskola'daki bütün matematikçiler, gönül ilişkisi yüzünden Nobel'i kızdırdığı için Mittag-Leffler'i suçlamışlar.Bir diğer muhtemel gerekçe de o dönemde İskandinavya'da zaten önemli bir matematik ödülünün bulunmasıymış. Aynı matematikçi, yani Mittag-Leffler Kral İkinci Oscar'a etki ederek bu ödülün konulmasını sağlamış. Nobel de ödül rekabeti yaratmak istememiş.
Diğer teoriye göre de Nobel matematiğe pek önem vermiyordu, insanlığın yararına eserler verecek pratik bir bilim dalı olarak görmüyordu. Zaten Nobel Vakfı'nın kuruluş amacı da insanlık yararına keşif ve icatları teşvik etmekti.