G20 LİDERLERİNİN ASIL GÜNDEMİ

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Buenos Aires'te yapılan G20 zirvesinde sahneye çıkan liderlerin hal dilleri, bedenleriyle zihinleri arasındaki gerilimi yansıtıyor.

Liderlerin maddi sorunlara çözüm arayışları, yeryüzünün temel sorunu ve gündemi olan insani krizi gölgede bırakıyor. Tüm uğraşlarının merkezine insanı koymayan ve külli manaya odaklanmayan liderlerin işi çok zor.

Bir tarafta adı koyulmamış amacı belli savaşlar, ötede yurtlarından olmuş insanlar, başka devletlerin sınırlarında yaşam mücadelesi veren mülteciler, açlığı öğrenilmiş çaresizlik olarak yaşayan kitleler, henüz elektrikle tanışmamış milyon civarında insan, sokaklarda aleniyet kazanan kişisel ve toplumsal şiddet…

 Diğer bağımlılıklar yetmiyormuş gibi bir bombardıman misali zihinleri işgal eden, insanı giderek bağımlı hale getiren sosyal medya ve teknoloji. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bireyleri korumakla görevli devletler ile insanları karşı karşıya getiren ayaklanmalar. Dünyanın maddi kaynaklarını ele geçirerek tek hâkim olmak ve bölüşmek istemeyen egemen güçlerin amansız mücadeleleri…

Ve nihayet insanı insan kılan ancak önü alınamaz biçimde aşınan ve hayatımızı terk etmeye başlayan ahlak, adalet ve merhamet gibi kavramlar. Giderek şişen bedenler ve ‘Ben’lere karşılık hızla daralan ruhlar ve aşınan değerlerin körüklediği insani kriz.

Sürdürülebilir İnsani Gelişme

Liderler; herkese sağlık hizmetleri, iklim değişimi, emisyon, şehirlerin alt yapı sorunları, çalışanların yeni teknolojilere uyumu, kızların ve kadınların eğitimi, yeni ticaret şartları gibi önemli konularda çözümler ararken bu sorunların asıl kaynağı olan insani değerlerdeki aşınmayı ve insani gelişmeyi unutmuş görünüyor. Sürdürülebilir ticareti, sürdürülebilir insani değerlere tercih ediyorlar. Fert ve toplum düzeyinde yaşanan beden ve ruh gerginliğinden habersiz duruyorlar. Oysaki insani değerler alanında iyileşme olmadan maddi sorunlarda iyileşme sağlanamaz.

Dolayısıyla evvela modern dünyanın sanal sevgisiyle zihni bunalan, yeryüzünün en gelişmiş varlığı insanın, ruhundaki zedelenmenin mercek altına alınması gerekir. Bugün dünyayı yönetenlerin temel amacı, yeryüzünde yaşanan tüm sorunların anası konumundaki bedene ve maddeye muhabbetin, manaya yönelmesi olmalıdır. Zira kendi hakikatine uzaklaşan birey, temel insani değerleri sürdürülebilir şekilde hayata yansıtamadığından diğer bütün sorunlara ve patolojiye açık hale gelmektedir.

Bugün, ailede, kurumda ve özellikle toplumda liderlik gömleği giyenlerin; toplumda eline, diline, beline ve zihnine sahip çıkmayı içeren pratik ahlak alanındaki çöküşü görmeleri elzem hale gelmiştir. Liderler, modern hayatın süslü sunumlarına rağmen toplumsal yaşamı biçimlendiren pratik ahlakın korunması için çareler üretmelidir. Zira temel ahlaki değerleri günlük yaşamında sürdürebilir hale getiren birey, dürtülerine gem vuran, kendini yönetebilen, sorumluluklarının farkında olan insana dönüşecektir yeniden. Buradan da içsel ahlakın inşasına hızla yol alacaktır. Hiçbir şeyin sebepsiz olmadığı ve her şeyin birbiriyle ilişkili olduğu âlemle uyumlu, hal dili ile olgun bir âdem yolculuğuna çıkacaktır.

 Liderlerin Temel Gündemi

Bedeninden ibaret olmayan, zihninin iradesine sahip, gelişmeye açık insanın, sadece tüketen bir canlı olmayı bırakarak yeniden düşünen, üreten ve bunları hal diline yansıtan hazreti insan olmayı başarması, dünya liderlerin temel gündemi olmak zorundadır. Zira yeryüzü hiçbir dönemde bu derinlikte bir insani krizle karşılaşmamıştı. Modern teknolojinin, hayatı kolaylaştıracak ve kişiyi daha özgür hale getirecek bireysellik iddiası, bizi giderek hür irademizle hareket edemeyen, teknoloji tutsağına dönüştürmektedir.

Merkezinde ‘Ben’in ve bireyselliğin değil, bütün değerleriyle insanın ve toplumun yer aldığı, ahlakın ve adaletin egemen olduğu bir dünya, gönlünde insan ve varlık aşkı olan insanın inşasıyla mümkündür. Kalbinde maddenin değil mananın aşkını taşıyanlar, dünyadaki maddi sorunların nedeni olmaktan çıkacak ve insani değerleri yeniden baş tacı edeceklerdir. Şimdi yeniden bakalım örnek olması gereken liderlerin aile resimlerine, acaba gönüllerinde taht kuran temel değer nedir?