Erdoğan'ın pazar günü TBMM'de yeni yasama döneminin açılış konuşması yepyeni bir sivil Anayasa teklifi ile taçlandı. "

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son bir ayda iki önemli konuşma yaparak Türkiye’nin dünyadaki konumunu ve yeni yüz yılda ülkemizin rotasını hem dosta hem de düşmana çok açık bir dille açıkladı.

Erdoğan’ın pazar günü TBMM’de yeni yasama döneminin açılış konuşması yepyeni bir sivil Anayasa teklifi ile taçlandı. “Her şeyi biz biliriz, biz bildiğimizi okuruz” anlayışı ile değil uzlaşmacı, toplumun her kesimin isteklerini ve ihtiyaçlarını kapsayan bir Anayasa teklifi ile karşımıza çıktı. Buna ülkemizde aklı başında herhangi bir kimsenin itirazı olabilir mi?

Cumhurbaşkanımız yeni Anayasa’da Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde “iyileştirmeler” yapılabileceğini açıklayarak çok önemli bir konuya değinmiş oldu. Demek ki o da iyileştirmeler gerektiğini ve bu konuda bir şeyler yapılmasını muhalefetle el ele yapabileceğinin mesajını veriyor. Muhalefet bu uzatılan dostluk elini, bu zeytin dalını kavramakta tereddüt etmemeli. Buna ülkemizde aklı başında herhangi bir kimsenin itirazı olabilir mi?

Türkiye’nin pandeminin getirdiği olumsuzluklara rağmen, dünyada eşi görülmemiş bir deprem felaketi geçirmesine rağmen, Rus-Ukrayna savaşının dünya ekonomisi ve bilhassa bizim ülke ekonomisine getirdiği baskılara rağmen hala ekonomisinin ayakta kalması ve yoluna devam etmesinin başarı olduğunu kimse inkâr edebilir mi?

Türkiye’nin terörle ve FETÖ ile kararlı bir şekilde mücadeleye devam edeceğini ve Pazar sabahı PKK’nın başarısız canlı bomba saldırısının terör örgütünün boş çabalarından bir tanesi olduğunu açıkladı. Ne FETÖ ne de başka “benzeri” oluşumların Türkiye'de artık kök salamayacağını vurgulaması çok manalı bir mesajdı.

Cumhurbaşkanımız yeni bir vizyon yeni bir Türkiye tablosu çizdi ve bunun ancak yeni ve sivil bir Anayasa ile gerçekleşebileceğini vurguladı.

Ama Batıya da açık mesajları vardı. Avrupa Birliği tam üyelik görüşmelerinin tamamen sözde kaldığını ve artık Türkiye’nin de kendi yoluna gideceğini çok açık bir dille ifade etti. Kopenhag kriterlerini çöpe atıp Ankara kriterleri ile çağdaş ve özgürlüklere saygılı bir demokrasiyi sürdüreceğimizi ilan etti… Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az…

Cumhurbaşkanımızın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşma ise hem Türkiye'nin dünya meselelerine yükselen bir yıldız olarak nasıl baktığını ve dünyada adil düzen kurulması için çabalarını vurgulaması açısından çok önemli idi.

Bu konuşma Türkiye'nin dünyadaki yerini çok açık bir şekilde dosta ve düşmana gösterdi. TBMM’de Cumhurbaşkanımız dış dünyaya “bize bir adım atın size koşarak gelelim” diyerek ülkemizin dünyada uzlaşmacı, barışçı ve yapıcı tavrını gösterdi. Zaten Rusya-Ukrayna savaşındaki tutumumuz bunu açıkça göstermiyor mu?

Durmak yok, yola devam…