Avrupa'da kadınlar politikada "güya" çok teşvik edilmekteler. Birçok Avrupa ülkesinde erkek politikacılar, kadınların zor görevleri başaramayacağına inanmakta.

Politika hem çok acımasız hem de nankördür. Son aylarda politikanın ne kadar acımasız ve bazen de nankör olduğunu en sert şekliyle kadın politikacılar yaşamakta. Brexit’in faturasını üstlenen İngiltere Başbakanı Theresa May’ın gözyaşlarıyla makam arabasında oturduğu anı uzun süre eminim unutmayacağız. Uzun bir dönem başarılı biri olduğu için övülen İngiltere’nin Başbakanı May, Brexit fiyaskosunun ardından “istenmeyen” bir başbakan oluverdi. Sadece muhalefet değil kendi partisi içinden de büyük tepki aldı. Sonunda “pes etti” ve istifa kararını verdi.

Almanya’da son genel seçimlerde başarılı olamayan ve ardından federal düzeyde sosyal demokratlarla kurduğu “büyük koalisyon” sosyal demokrat parti SPD’nin sorunları yüzünden kriz yaşadıkça kamuoyu desteği azalan Şansölye Angela Merkel de bir dönem Avrupa’nın en güçlü ve başarılı politikacısıydı. Şimdi ise “politik hayatına son vermesine az bir zaman kalmış” şansölye olarak görevine bir süre daha devam etmekte. CDU Başkanlığında istifa ederek bu süreci başlatan Angela Merkel, artık AB Liderler Zirvesi’nin “o eski Merkel’i” değil.

Şansölye Angela Merkel’in yerine seçilen yeni CDU Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer ise daha bir yıllık görev süresi dolmadan “başarısız” diye tanımlanmaya başlandı. CDU Parti Kongresi’nde kendisi çok iyi bir konuşma ve de rakibi çok kötü bir konuşma yaptığı için seçildiği anlatılan Annegret Kramp-Karrenbauer’de CDU içinden bir muhalefetle boğuşmakta. 2021 yılında yapılacak olan Almanya Federal Seçimlerinde (Bundestag) onun CDU ve CSU’nun şansölye adayı olacağı konusunda şüpheleri olanların sayısı artmakta.

Yine Almanya’da bir ilki başaran SPD Başkanı Andrea Nahles, geçtiğimiz pazar günü istifa etmek zorunda kaldı. Alman sosyal demokratlarının ilk kadın başkanı olarak Nahles’in görev süresi çok kısa sürdü. Nahles, aslında baştan seçilmemeliydi. Kadın olduğu için değil, SPD içinde “konuşmaktan başka işe yaramayan sol hizip lideri” olduğu için başarılı olması zaten imkansızdı. Ancak dürüst olmak gerekirse günümüz SPD’si tam bir “başarısızlar partisi” halinde. SPD’nin sürekli erimesinin sorumlusu kesinlikle Nahles değildi.

Avrupa’da kadınlar politikada “güya” çok teşvik edilmekteler. Bazı partiler eş başkan sistemi uygulayarak başkanlardan birinin kadın olmasını zorunlu kılıyorlar. Milletvekili seçiminde yeşil ve sol partilerde kadınlar her zaman birinci sırayı alma hakkına sahipler. Örneğin böyle bir partinin 11 milletvekili seçilirse 6’sı kadın ve 5’i erkek oluyor. Bu partilerde kadın milletvekili sayısı çoğunluğu oluşturmakta. Sosyal demokratlar en azından yüzde otuzluk bir oranı kadın milletvekilleri için ayırmaktalar. Kısacası kadınlar, erkeklere oranla daha avantajlı konumdalar. Çoğu kez kadınlara ayrılan bir sıra için dört ya da beş kadın mücadele ederken, erkeklere ayrılan adaylık sıraları için en az on aday ve belki daha fazla birbirleriyle yarışmak zorundalar. Üstelik kadın aday sıralarına erkekler aday olamazken eğer isterlerse kadınlar erkekler için ayrılan yerlere de aday olabiliyorlar. Kısacası birçok partide kadınlar için milletvekili olmak erkeklere kıyasla daha kolay.

Ancak politikada üst mevkiler söz konusu olduğunda kadınların işi daha zor. Birçok Avrupa ülkesinde erkek politikacılar, kadınların zor görevleri başaramayacağına inanmakta. İşte Avusturya örneği Avusturya’nın ilk kadın başbakanı bir atama ile göreve gelebildi.

Seçimleri kazanan kadınlar ise ilk başarısızlık söz konusu olduğunda çok çabuk harcanmaktalar.

İngiltere Başbakanı May, Brexit fiyaskosunun tek sorumlusu mu? May yüzünden mi AB ile pazarlıklar İngiltere için iyi sonuçlanmadı? Nedense İngiltere’de Başbakan May’ın işini gerçekleştirilmesi zor taleplerle zorlaştıran erkek politikacılar “istifa” etmediler!

Almanya Şansölyesi Angela Merkel özellikle mülteciler konusunda “dik duruşu” nedeniyle çok yıprandı. Bir erkek olarak ben Merkel’in mülteciler konusunda saçmalayan erkek politikacılar karşısında verdiği mücadeleyi çok takdir ediyorum. Bir kadın lider olması belki de ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanları daha iyi anlamasını sağladı. Eğer CDU ve CSU bugün birlikte başarısız iseler bunun sorumlusu kesinlikle sadece Merkel ve Kramp-Karrenbauer değiller. Ancak erkek politikacılar için “kadınlar “çok kolay hedef olabilmekte.

Pazar günü istifa eden SPD (eski) Başkanı Nahles hakkında atıp tutan Sigmar Gabriel, Martin Schulz ya da federal bakanlar Olaf Scholz, Heiko Maas ve diğerleri çok mu başarılıydı? Tam tersine kamuoyunda Olaf Scholz en az Andrea Nahles kadar başarısız olarak görülmekte. SPD’li Dışişleri Bakanı Maas ise Almanya’nın en renksiz ve sönük Dışişleri Bakanı konumunda. Ama “yenilgi faturası” tek başına Nahles’e ödetilmekte.

İşte Avrupa’da durum bu. “Kadın liderler başarısız mı?” sorusunun cevabını vermeden önce çevrelerindeki erkek politikacıları iyi incelemek yanlış olmaz.

Bugünlerde Avrupa’nın en başarılı kadın politikacısı ise Fransız Avrupa Parlamentosu milletvekili aşırı sağcı popülist lider Marine Le Pen! Avrupa karşıtı bir kadın parti başkanı olarak yıllardır başarılarına yenilerini eklemekte. Eğer “derin Fransa” mümkün kılsa Fransa Cumhurbaşkanı bile olabilir.

Demokrat kadın liderler harcanırken, demokrasi ile sorunlu bir kadın liderin her gün yeni bir başarı kazanıyor olması Avrupa’nın talihsiz kaderi olsa gerek!