Yani, kimin Müslüman olduğuna kendilerinin karar verdiğini düşünen, bu karara göre başta kendi usulünce inanmayan Müslümanlar olmak üzere herkesi öldürebileceğini savunan vahşiler.

Bu terör saldırısı Paris’te yaşananların neredeyse kopyası. Belli ki DEAŞ’lı teröristlerin işi. Yani, kimin Müslüman olduğuna kendilerinin karar verdiğini düşünen, bu karara göre başta kendi usulünce inanmayan Müslümanlar olmak üzere herkesi öldürebileceğini savunan vahşiler.

Belli ki kanlı, kanlı olduğu kadar da sembolik bir eylem planlamışlar. Önceki gün “Bir yılbaşı için bölünmediğimiz kalmıştı” diye yazmıştım. Maalesef işte bu teröristlerin yapmaya çalıştığı şey de buydu.

Vermeye çalıştıkları mesaj, saldırı için seçtikleri yer. Hepsi hesaplanmış. Size, herkesin ilk aklına gelen şeyleri yazacak değilim.

Fakat, toplumsal olarak, yani siz-biz demeden tüm ülkemizin nasıl bıçak sırtı bir süreçten geçtiğini anlatmak isterim.

Bu alçaklar ilk olarak sol ve Kürtleri hedef aldılar canlı bombaları ile. Sonrasında düğünleri, Sultanahmet Meydanı’nda-Beyoğlu’nda turistleri. PKK’nın kanlı bombacıları nasıl davranıyorlarsa aynı o şekilde davrandılar. Biri ağırlıklı olarak polisleri, askerleri hedef aldı, diğeri toplumsal yarılma yaratacağını düşündüğü sivil hedefleri. FETÖ deseniz, aynı terane: Devleti, devlete yerleşmiş gizli elemanlarla vurmak. Üç terör örgütünün de hedefi aynıydı. Ülkeyi mümkün olan en kısa sürede bir iç savaş ortamına sokmak.

Yılbaşı gecesi yaşadığımız olay, hiç de sıradan değildir. Artık çok açıktır ki, Türkiye’de toplumsal fay hatları oluşurmak istiyorlar. Veya, var olduğunu düşündükleri fay hatlarını tetiklemeye çalışıyorlar.

Bu yüzden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in açıklaması son derece yerinde:

"Bu insanlık dışı katliamın bir pazarda ve bir mabette yapılmasıyla eğlence yerinde yapılmasının herhangi bir farkı yoktur. Teröristlerin hedefi mekanlar değil, insandır, ülkedir, millettir ve topyekün insanlıktır. Terör nerden, kimden ve kime gelirse gelsin asla kabul edilemez. Yapılan terörü diğer olaylardan ayıran tek fark toplumda fitne oluşturarak yaşam biçimlerine göre toplumu bölmek ve karşı karşıya getirmektir. Gün terörün her çeşidine karşı milletçe kenetlenme günüdür.

Aynen katılıyorum.

Ve eli kalem tutan, birazcık ülkesi için üzülen, ne görüşü savunursa savunsun bir katre kadar insan sevgisi taşıyan herkese sesleniyorum. Sakın ha, sakın. Sakın böylesi bir terörün amacına hizmet edecek şekilde davranmayın. Yanlış anlaşılacak tek bir laf bile etmeyin. Ölenle öldüreni aynı yargı içeren cümlede kullanmayın. Ve birazcık aklınız, vicdanınız, imanınız varsa “Ama” ile lafa başlamayın. Çünkü o “Ama” bizi cehenneme götürür.

EĞER BU ÜLKEYİ BİRAZ TANIYORSAM

Farkında mısınız? Önce “Katil Rusya” diye bir tartışma başlıyor. Ardından “Alçakça” bir suikast. Sonra “Müslüman yılbaşı kutlamaz” diye açıklamalar yapılıyor. Ardından tam da yaşam biçimine karşı bir katliam geliyor. Biz ne zaman farklılıklar konusunda bir tartışma yaşasak kirli bir el, yaramıza parmak sokuyor. Birileri pusuya yatmış, adeta bizim tartışmalarımızdan hedef belirliyor.

Tartışmayalım mı? Tabii ki tartışalım. Ama hedef belirlemeden, karşımızdakini suçlamadan tartışalım. Görüşümüzü belirtmek başka, bizim gibi düşünüp davranmayanları altını çizerek hedefe koymak başka.

Sokaklarda Noel baba kovalayıp aklınca gösteri yaptığını düşünenlerin, kendince Müslüman olma kriteri koyanların, asker-polisi hedefe koyup herşey için devleti suçlayanların, Mehdi peşinde koşup giyilmiş fanilaya anlam yükleyenlerin tek ama tek bir derdi var. Bu ülkenin, bu halini değiştirmek.

Bunlar içinde toplumsal olarak en tehlikelisi de yılbaşı katliamı gibi doğrudan yaşam biçiminin hedef alınması. Diğerleri bir şekilde elimine edilir. Üstelik toplumsal yapımızı temelinden sarsacak kuvvette de değiller. Ama oluşturmaya çalıştıkları Müslüman-Laik kavgası en büyük felaketimiz olur.

Çok dikkat edilmesi gerekiyor. Birileri çığ oluşturmak için tepeden aşağıya kartopu yuvarlıyor. Umutları bu kartoplarının büyüyüp aşağıyı yerle bir edecek bir felakete dönüşmesi.

Ama eğer ben bu devleti tanıyorsam, eğer ben bu ülkenin binlerce yıllık devlet geleneğini biliyorsam, eğer ben bu halkın davranış kodlarını biraz anlamışsam olacaklar aşağı yukarı bellidir.

Yavaş hareket eden, yavaş hareket ettiği içinde kimilerinin hareketsiz zannetmek yanılgısına düştüğü devlet-toplumsal yapı öyle bir ağırlık koyar ki tıpkı dev buzullar gibi önüne gelen herşeyi siler süpürür.

Teröristler, terörist destekçileri, her nasıl olursa olsun, kim yaparsa yapsın teröristlerin yaptıklarını makul göstermeye çalışanlar ezilir.