AB ve Türkiye arsındaki ilişki söz konusu olduğunda Almanya'nın önemini kimse reddedemez.
Türkiye’nin AB ile ilişkileri farklı bir noktaya gelecekse bunun gerçekleşmesine Almanya’nın katkısı çok önemli bir rol oynayacaktır. Aynı şekilde Almanya’nın farklı yöntemlerle engellediği bir AB-Türkiye ilişkisinin de olumlu bir ilerleme kaydetmesi mümkün olmayacaktır. Bu bir AB gerçeği. AB üyesi ülkeler her ne kadar Almanya söz konusu olduğunda “çok daha dikkatli” olmaya özen gösterseler ve “işin içinde Almanya” olduğunda (olmadığı zaman da pek yok) daha fazla “çıkarlarını kollama ihtiyacı” duysalar da gerçek bu. Almanya’sız bir AB’nin ekonomik olarak iddialı olma şansı yok. Fransa ve şu anki Başkanı Macron ne kadar “iddialı” konuşursa konuşsun o da Almanya yanında olmadığı vakit sadece “kağıttan bir kaplan” olurdu.
AB ile ilişkilerde Brüksel’de ne yaparsanız yapın, Berlin’i dahil etmezseniz başarılı olma şansı fazla yüksek olmuyor.
AB üyesi birçok ufak ülkenin dışişleri alanında faal olan yetkilileri ile yakın ilişki kurduğunuzda ilk öğreneceğiniz gerçeklerden biri AB üyesi ufak ülkelerin dışişleri politikalarını belirlerken “Berlin ne yapıyor?” bakma ve sorma ihtiyacı duyduklarıdır.
Yunanistan’da Almanya düşmanlığı oldukça yüksek olsa da her Yunan vatandaşı AB üyesi Almanya olmasaydı yaşadıkları ekonomik krizden kurtulma şansına sahip olamayacaklarını da çok iyi bilir. İtiraf etmeseler de içinde bulundukları “sefaletten” Almanya sayesinde kurtuldukları Yunanistan’ın gerçeğidir.
Bu listeyi uzatabilirim. Derdim Almanya’yı övmek değil. Ne benim böyle bir niyetim var ne de buna Almanya’nın ihtiyacı. Ancak AB söz konusu olduğunda Almanya’nın konumunu bilmekte yarar var.
Türkiye ise AB içinde birtakım çevreler istedikleri kadar Türkiye karşıtlığı yapsınlar, AB açısından hiçbir zaman kaybedilebilecek bir ülke değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya AB için hayati önem taşımakta. Son yıllarda mülteciler sorunu gündeme geldiğinde tüm AB vatandaşları da bir kez daha bunun farkına vardılar. Aynı şekilde terörle mücadele söz konusu olduğunda AB üyesi ülkelerin başkentlerinde yaşayanlar bugün rahat uyuyorlarsa bunu sağlayan ülke Türkiye. Türkiye’nin teröre karşı topyekun mücadelesi sayesinde Avrupa en başta DEAŞ terörünün tehdidinden kurtulmuş durumda.
AB için Türkiye hem Avrupa’nın güvenliği hem de istikrarı açısında müttefik olarak kaybetmemek zorunda olduğu bir ülke. Hatta gelecekte AB üyesi bir Türkiye, AB için “kazanım” olacak bir konuma sahip. Ekonomik açıdan AB için dev bir pazar aynı zamanda.
Bunu Almanya’nın dev otomobil fabrikası Volkswagen’in planlarında da görmekteyiz. Alman medyası bunu açık bir şekilde işlemekte. Volkswagen’in sahibi olduğu farklı markalar üretimi için düşündüğü yeni yatırımlar için en cazip ülke konumunda Türkiye. Rakipleriyle kıyaslandığında yüzlerce milyon avro daha fazla kazanç olanağı sunan yerli pazarıyla cezbediyor. Volkswagen, Türkiye’de Passat modelinin yanında Skoda’nın SuperB modelini ve daha birçok modeli üretmeyi planlarken Türkiye’nin pazar olarak değeri de bir kez daha ortaya çıkmakta. Türkiye’deki Alman yatırımları da bunu kanıtlamakta. Türkiye, birçok AB markası için vazgeçilmez bir pazar ve üretim ülkesi. Türkiye üzerinden ulaşılacak pazarlar da söz konusu olduğunda AB’de Türkiye’ye yönelik tartışmaların artık vasat düzeyden çıkarılmasında yarar var.
Örneğin Avrupa Parlamentosu, eğer AB’nin güvenliği ve ekonomik gelişimi konusunda katkı sunmak istiyorsa Türkiye konusunda bugüne kadar olduğundan çok daha farklı ve yapıcı politikalar izlemek zorunda.
Almanya özelinde ise Türkiye, Almanya için sadece yerli pazarı ya da Türkiye üzerinden Türkiye’nin Doğusuna doğru bir kapı değil. Aynı zamanda Türkiye, Almanya için Afrika’da çok değerli bir “ortak” olabilir. Türkiye’nin son yıllarda Afrika ülkeleri ile her düzeyde geliştirdiği ilişkiler hem bu ülkeler hem de Türkiye için tam bir “win-win” ilişkisi. Her iki taraf da çok memnun.
Örneğin Afrika’da Türkiye’nin büyükelçiliğinin olmadığı bir ülke kalmadı neredeyse. THY, Afrika’da her başkente düzenli uçuşlar yapan tek havayolu. Türk iş adamları Afrika’nın birçok ülkesinde dev projelere imza atmaktalar.
İşte bu noktada Almanya-Türkiye iş birliği hem bu iki ülke hem de muhatapları olacak Afrika ülkeleri için çok ama çok verimli olabilir. Örneğin Namibya, Almanya ile çok sıkı ilişkilere sahip bir ülke olarak Türkiye ile de iyi ilişkiler içinde. Afrika’nın en modern ülkelerinden biri. Başkenti Windhoek’e giden Almanlar kendilerini “bir Alman kentinde” hissediyor dersem hiç “yanlış” olmaz. Namibya geçmişte Almanya’nın bir sömürgesi olarak büyük acılar yaşamış. Günümüzde Almanya ve Namibya bu acıları aşarak çok iyi bir ilişkiye sahip iki ülke olmuşlar. Alman ve Türk iş adamları Namibya-Almanya-Türkiye iş birliği ile hem bu ülkede hem de bu iş birliği sayesinde bu ülkeye komşu coğrafyada çok başarılı olabilirler.
Aslında bu örnek Afrika’nın birçok başka köşesi için de mümkün. Hem Afrika ülkeleri hem Almanya hem de Türkiye kazandığında AB de kazanan olacaktır.
Birçok sorunun sürekli konuşulduğu günümüzde biraz olsun olumlu olanı görmek ve değerlendirmek aslında en çok ihtiyacımız olan değil mi?
AB, Türkiye’siz olamadığı gibi Türkiye’yi de AB’den dışlanmış düşünmek imkansız. Aynısı Almanya-Türkiye ilişkisi için de geçerli. Sürekli “neyin olamayacağını” konuşmak yerine “nelerin birlikte yapılabileceğini” konuşacağımız diyalogları teşvik etmek doğru olacaktır. İşte onlardan biri de “Afrika’da Almanya ve Türkiye’nin ekonomik iş birliği ve ortak yatırımları” niye olmasın!