AB, TÜRKİYE'Yİ KARALAMAK YERİNE ANLAMAYA ÇALIŞMALI

Ozan CEYHUN 26 May 2016

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz hafta AP'de "yeşil hafta" olduğundan milletvekilleri Brüksel'de değildi. Seçim bölgeleri için sunulan bu "yeşil haftaları" nasıl kullandıklarını bilmiyorum ama ben özellikle 19 milletvekili ve asistanına teşekkür etmek istiyorum.

Geçtiğimiz hafta AP’de “yeşil hafta” olduğundan milletvekilleri Brüksel’de değildi. Seçim bölgeleri için sunulan bu “yeşil haftaları” nasıl kullandıklarını bilmiyorum ama ben özellikle 19 milletvekili ve asistanına teşekkür etmek istiyorum. 19 milletvekiline, asistanlarının bir Türkiye gezisi yapmasına izin verdikleri için özellikle teşekkür ediyorum. 19 asistana da Türkiye hakkında bir çok kafadan önyargılı ve haksız yorumun yapıldığı bir dönemde Türkiye’de beş gün kalıp ülkemizi anlamaya ve tanımaya çalıştıkları için yürekten teşekkür ediyorum.

AP’de milletvekilleri asistanları patronları milletvekilleri kadar konularla yakınen ilgilenen ve yükümlü oldukları alanlarda ciddi sorumluluk taşıyan genç politikacılar. Kendim de AP milletvekilliği yapmış olduğumdan milletvekili asistanlarının ne derece yoğun çalıştıklarını iyi bilenlerdenim. İşte işlerinin yoğunluğuna ve Türkiye ziyaretleri başlamadan Türkiye’den gelen terör saldırıları haberlerine rağmen bu geziye katılmaları benim gözümde çok anlamlı. Kendisi Almanya’nın Siegen kentinde doğan ve eğitimini Almanya ile İngiltere’de gerçekleştiren Türkiye’nin Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın konuğu olarak Türkiye’ye neredeyse hepsi ilk defa gelen AP milletvekili asistanları Ankara, Gaziantep ve İstanbul’da sadece Türkiye’nin havasını solumadılar aynı zamanda insanlarımızı tanıdılar. Günlük yaşam akışını ve teröre rağmen ülkemizde normal akan yaşamı bizzat yerinde yaşadılar. 

Ankara’da hem kendileri için mesleki açıdan çok ilginç olan TBMM’ni ziyaret etmelerinin yanı sıra bazı bakanlıklar ve cumhurbaşkanlığı gibi kurumlarda her konuda dobra, dobra konuşma ve kafalarındaki sorulara cevap arama olanağı buldular. Gaziantep’te sadece Anadolu mozağinin o eşsiz rengarenk yapısını yansıtan farklı tarihi eserleri değil aynı zamanda AP’de en çok konuşulan sığınmacıları bizzat kaldıkları kampta gördüler. Türkiye’nin sığınmacılar için nasıl özveri ile çalıştığına şahit oldular ve sığınmacıların memnuniyetini onların ağzından dinlediler. İstanbul’da hem bir yandan bu muhteşem metropolün güzelliklerini keşfederken diğer yandan tarihini de inceleme olanağına sahip oldular.

Kısacası belki beş gün çok kısa idi ama bugüne kadar Türkiye’yi görmemiş olan AP milletvekilleri asistanlarının biraz olsun ülkemizi tanımaları mümkün oldu ve eminim şimdi bizi çok daha iyi anlıyorlar. Bir asistanın bana “bunca terör tehdidine rağmen yollarda tek bir eli tüfekli asker görmüyoruz” izlenimi bunun çok güzel bir örneğiydi. Oysa Türkiye’ye gelmeden belki de kafalarında sokaklarının askerlerle dolu bir ülke olduğunu sanmaktaydılar. Türkiye insanının teröre karşı normal yaşamından ödün vermediğini gördüklerinde bunu takdir ettiklerinden eminim.

Keşke AB’de de özellikle AP’de tüm muhataplarımız aynı bu 19 AP milletvekili asistanı gibi “tanımaya ve anlamaya” açık olarak gelseler ülkemize. Maalesef bunu çok az yaşamaktayız. Kimi AP milletvekili ülkemize gelip sadece PKK terör örgütünü destekleyen HDP’nin konuğu olmakla yetinip sadece HDP’lilerin anlattıklarından yola çıkarak Türkiye analizi yapmakta. Bu nedenle bu analizler de yanlış sonuçlar doğurmakta. Oysa AB’de bazı kesimler ve AP’de milletvekilleri sürekli Türkiye’yi karalamaya odaklanmak yerine anlamaya çalışsa belki de AB ve Türkiye arasındaki bir çok sorunun ortadan kalkması da mümkün olacak.

Türkiye insanını anlayan ülkemizde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın niçin bu kadar çok sevildiğini de kavrayabilir. Türkiye insanını tanıyan ülkemizde insanlarımızın terör ve özellikle PKK terör örgütü konusundaki haklı hassasiyetini de anlayabilir. Uzaktan ahkam kesenler doğru diyalog ortamlarını değerlendirdiklerinde Türkiye’de bir devlet başkanlığı sisteminin ülke için niçin en doğru yönetim biçimi olduğunu da fark edebilirler. Bu sayede Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a “diktatör” diyerek karalamanın aslında ne kadar yanlış olduğunu bizzat Türkiye vatandaşlarının ağzından dinleyebilirler. Türkiye insanı haklı olarak “yahu bu AP milletvekilleri bizim için neyin iyi olup, olmadığını bizden daha iyi bildiklerini mi sanıyorlar?” diye sitem ediyorsa çok haklı.

İşte son örnek bunu belgelemekte.

TBMM Cuma günü yaptığı oylama sonucu özellikle terör alanında suç işledikleri iddiası ile haklarında soruşturma açılan milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdı. Doğrudur bu milletvekillerinin içinde çok sayıda HDP’li var. Çünkü HDP içinde bir çok milletvekili terör örgütü PKK emrinde suç işlerken yakalandılar. Kimi dokunulmazlığa sahip olduğuna güvenerek arabasının bagajında terör örgütü için silah taşıdı, kimi güvenlik güçlerine saldırdığı sırada yaralanan PKK’lı teröristleri arabasıyla gizlice hastanelere götürdü. Bazıları PKK terör örgütünün başındaki savaş baronları ile gizli toplantılara katıldılar. Bu suçlarla ilgili liste üstelik çok daha uzun. Tüm Türkiye halkı TBMM aldığı dokunulmazlıkların kaldırılması kararından çok memnun. Çünkü terör çok can yakmakta.

Ama Türkiye’de yaşamayan ve PKK terörünün bombalarına ve mermilerine hedef olmayan AP milletvekillerinin ve de AB’de sorumluluk taşıyan bazılarının bu karara verdikleri tepki de tam skandallık. Soruyorum size: eğer Belçikalı milletvekilleri Brüksel’i ve Paris’i kana bulayan teröristler için arabalarının bagajında silah nakliyatı yapsalardı ya da Brüksel bombacılarının arabalarına alsalardı acaba Belçika halkının tepkisi ne olurdu? Bu Belçikalı milletvekillerinin dokunulmazlığı olduğundan hesap vermezler miydi? Lütfen dürüst olalım!

Terör Belçika ya da Fransa’da nasıl acı veriyorsa Türkiye’de de aynı şekilde can yakmakta. Kendinizden yola çıkarak Türkiye insanını anlamayı deneyin bir kere de! AP’de Türkiye raportörü olmayı “Türkiye düşmanlığı” haline getirmeyi adet edinmiş olan Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Kati Piri’nin sosyal medyada  milletvekili dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair Anayasa değişikliğinin TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesi ile ilgili yaptığı açıklamalar tüm Türkiye’de esefle karşılandı. Kati Piri’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasının Türkiye’de demokrasi adına geri adım olduğu iddiası aslında Türkiye raportörü olarak Türkiye’yi hiç tanımadığı ve anlamadığının da açık kanıtıdır. Kati Piri aynı diğer bazı AP milletvekilleri gibi bir kez daha Türkiye’yi anlamaktan uzak ve neredeyse PKK terör örgütünün bu tavırdan cesaret alacağı şekilde sakıncalı bir tutumunun örneğini daha sergiledi.

Kati Piri özelinde Türkiye’yi tanımaya ve anlamaya çalışmayanların nasıl önyargılı ve aynı zamanda tek yanlı bilgilendirilme kurbanı bir halde olduklarını da görmüş olduk. Bu durumu TBMM-AP Karma Parlamenter Komite eş başkanı İstanbul milletvekili Ahmet Berat Çonkar, “Türkiye’nin ve özellikle de bölge insanının PKK teröründen gördüğü zararları görmezden gelmeye devam ederek, terör örgütüyle arasına mesafe koyamayan, o örgütün siyasi uzantısı gibi hareket eden bir partiyi yine ön plana çıkartarak adeta savunuculuğunu yapan bir yaklaşım ortaya koyarak en hafif ifadesiyle yine hakikati ıskalamıştır.” diyerek çok net tanımladı.

Evet durum çok açık. Eğer Türkiye’yi ve insanını anlamak ve de tanımak istemiyorsanız “saçmalamaya” devam edebilirsiniz. Ancak bu ne AB’ye ne de günü geldiğinde Türkiye ile ilişkileri içinden çıkılmaz bir hale getirdikleri için ve seçmenlerini sığınmacılar sorunu ile başbaşa bıraktıkları için seçmen önünde hesap verecek olan AP milletvekillerine bir yarar getirir. Daha geç olmadan Türkiye’yi karalamak yerine tanımayı ve anlamayı deneyin! Yoksa Türkiye insanı sizin aynı Kati Piri gibi “tanımamak ve anlamamak” için uğraş verdiğiniz kanaatine varacak ve inanın o zaman kaybeden aslında AB olacak.