Kıskanılmadan, kadın yapamaz demeden, arkamızda durulmasını bekliyoruz.
Hayatımızdaki erkeğin işimize, düşüncelerimize saygı duymasını istiyoruz. Zaman zaman bize tecrübelerini aktarmasını umuyoruz. Yönlendirilmeye de ihtiyaç duyuyoruz. Düştüğümüzde elimizden tutup, kaldırmasını istiyoruz. Güç birliği yapıp, aynı yolda beraber yürümeyi arzuluyoruz.
Kadın, erkeğin gücünü zekasını en çok yanında olduğunu an hisseder. Sayıları az da olsa bunu anlamayan adamlar var. Özgüveni olanlar bu konuda diğerlerinden rahat. Kompleks yapmıyor. Kendini, ilişkisini tehlikede hissetmiyor. Kadının karşısında olmanın yanında olmaktan keyifli olduğunu görüyor. Yaşamlarını böyle yönlendiren çiftler ise çok daha mutlu. Her anlamda kazançlı. Onlar artık hayatlarına da farklı bakabiliyor. Birlikte yürümenin keyfini alan ve el ele yürüyebilen adamlar onlar.
Çukur’a dikkat!
Ekranların en çok izlenen, birbirinden iddialı altı dizisi önümüzdeki sezon yayında olmayacak. İddiaya göre bu diziler arasında, “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, İstanbullu Gelin, Siyah Beyaz Aşk, Aslan Ailem, Vatanım Sensin, Fazilet Hanım ve Kızları.’’
Gelecek sezon devam edeceği söylenen diziler ise “Sen Anlat Karadeniz, Çukur, Mehmed Bir Cihan Fatihi, Kadın, Ufak Tefek Cinayetler, Diriliş Ertuğrul, Arka Sokaklar, Avlu, Aşk ve Mavi, Çocuklar Duymasın, Bizim Hikaye…”
Yayından kalkacak dizilerden izlemediklerim var. Ancak duyduğum yorumların çoğu kötü. Gereksiz uzatılıp sündürülen konular, en çok duyduğum eleştiri. Her dizinin içinde iki-üç şarkıya yeniden klip çekiliyor. Buna alıştık, tamam. Beni de herkes gibi sıkan, sünen konular. Dakikalarca konuşmadan birbirlerine bakan kişileri izlemek ise Çin işkencesi. (Artık o sürede çamaşır asıyorum.) Yapımcıların senaristlerini daha çok zorlaması gerekiyor.
Son birkaç bölümü için benzer eleştiriler duyduğum başka bir dizi daha var. Ama bu dizi devam edecekler arasında olan Çukur. Çukur sevenler de son birkaç haftadır, “bu hafta konuyu toparlarlar inşallah” diye izliyor. Gelecek sezonda Çukur’dan umudumuz ilk bölümleri tadında devam etmesi. Ve yuhalanmadan jübile yapması.
Türkiye son sırada
“Sevgilinizin rol gereği başka biriyle öpüşmesine izin verir misiniz?” Bu soruya İngiltere yüzde 78 “evet” demiş. Ve ilk sırayı almış. Tahmin edin, son sırada hangi ülke var? Tabii ki Türkiye. Aynı soruya Türkiye’de “evet” diyenler sadece yüzde 3. Şükürler olsun ki kıskançlık hala benim tekelimde değil. Sonuca bakıca çoğunluk benimle hemfikir. İtiraf edin. Sevdiğinizin başka biriyle öpüşmesi, hoşunuza gider mi? Rol bile olsa, kıskanmaz mısınız? Sizce Kerem Bursin sevgilisi Serenay Sarıkaya’yı kıskanmıyor mudur? “Serenay’cım bu bölüm, geçen haftadan daha kötü öpüşmüşsün.” diyor mudur? Hiçbir şey hissetmeden. Bir yabancıyı izler gibi mi izliyordur? Sanmam. Bu konuda iki tarafında oyuncu olması büyük şans. Empati yapabilip daha anlayışlı olabiliyorlardır. Esas sorun kendi başka bir meslek sahibi olup, sevgilisi oyuncu olanlar. O çiftlerin durum daha zor olmalı. Mevzu iş olunca çalışma demek, geçici bir çözüm. Sonrası ise daha büyük sorun. Çalışırsa, sevdiğine başkası sarılıp öpüyor. Büyük ikilem. Allah kolaylık versin.
İşin aslı astarı genelde yazımın bu kısmında “biz kadınlar” diye devam ederdim. Ama bu konunun kadını erkeği yok. Yurdum insanı da “hayır” demiş. Öyle rolmüş falan kimsenin umurunda olmamış. “İstemem” demiş. Sevginin cinsiyeti yok. İşin içine biraz sevgi girince insan kıskanıyor. İşin doğrusu biraz kıskanılmakta istiyor. Doz aşımı yapmadan. Kırmadan, dökmeden.
Unutmadık! Dualarımız Mehmetçiklerimizle.