Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün hazırlayıp hükümete gönderdiği çok önemli bir değişiklik de yer alıyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, TBMM Başkanlığı’na sunduğu “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesine başlandı. Farklı konularda 80 maddeden oluşan ve Torba Yasa diye adlandırılan teklifte

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün hazırlayıp hükümete gönderdiği çok önemli bir değişiklik de yer alıyor.

Teklifteki değişikliğin neler içerdiğini belirtmeden önce konuyla ilgili halen geçerli kanun ve maddelere bakalım.

19 Ekim 1983 tarihinde 18196 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2920 Sayılı TÜRK SİVİL HAVACILIK KANUNU’nun Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlığı altında şöyle der;

Madde 3 - Bu Kanunda geçen;

a) “Türk Hava Sahası” terimi: Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altındaki ülke ile Türk karasuları üzerindeki sahayı anlatır.

Hava Seyrüseferinin Hükümleri;

Türk Hava Egemenliği Hükümleri;

“Madde 4 - Türkiye Cumhuriyeti Türk hava sahasında tam ve münhasır egemenliği haizdir.

Türk hava sahasından yararlanacak hava araçları:

“Madde 6 - Uçuşa elverişli olmak şartıyla aşağıda sayılan hava araçları Türk hava sahasında uçuş yapabilirler. a) Türk Devlet hava araçları, b) Türk uçak siciline kayıtlı Türk sivil hava araçları, (Dikkatinizi çekerim) c) Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalar uyarınca Türk Hava Sahasında uçmalarına müsaade edilen hava araçları.

Yukarıda belirtilenler dışında kalan her türlü hava aracının Türk Hava Sahasını kullanması Ulaştırma Bakanlığı’nın iznine tabidir. Ulaştırma Bakanlığı gerekli izni vermeden önce Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın görüşünü alır.”

Gümrüklü havaalanlarının kullanımı;

“Madde 9 - Yabancı ülkelere giden veya yabancı ülkelerden gelen hava araçları, ancak gümrüklü havaalanlarından kalkmaya ve inmeye mecburdur.” (Dikkat ediniz)

Ticari Hava İşletmeleri -Kabotaj:

“Madde 31 - Türkiye Cumhuriyeti ülkesi içinde, iki nokta arasında havayolu ile ticari amaçla yolcu, posta ve yük taşımaları Türk hava araçları ile yapılır.”(Buna da dikkat)

Türk sivil hava araçlarının tescili;

“Madde 54 - Türk sivil uçak siciline tescil edilen hava aracının, evvelce kayıtlı bulunduğu sicilden sildirilmesi mecburidir.”

Tescilin ortak hükümleri;

“Madde 58 - Sicile tescil edilmiş bulunan Türk sivil hava aracı, ilgili yönetmelik hükümlerine göre belirlenmiş milliyet ve tescil işaretlerinden başkasını taşıyamaz ve başka bir devletin siciline tescil olunamaz.”

Tüm bu kanun maddelerini ayrıntılı olarak vermemizin nedeni, TBMM’ye sunulan teklifte yer alan şu önemli ve kayda değer maddeden ötürüdür.

SHGM’nin hazırladığı bu teklifte;

“Türk taşıyıcı tarafından usulüne uygun olarak yapılmış kiralama sözleşmeleriyle kiralanan yabancı tescilli hava araçlarının da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ülke içinde iki nokta arasında havayolu ile ticari amaçla yolcu, posta ve yük taşımaları yapmalarına imkan sağlanması” ibaresi yer almaktadır. Yani, kabotaj hakkı devredilecek…

Yani, TC (Türkiye Cumhuriyeti) uçak siciline kaydı olmayan uçaklar da iç hatlarda, bir şehirden başka bir yere sefer yapma hakkına sahip olacak.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nce hazırlanarak AK Parti’ye, oradan da TBMM’ye sunulan bu teklifle yabancı havayolu şirketlerinin yerli şirketler ile anlaşma yaparak iç hatlarda seferler yapabilmesinin önü açılmış olacak. Böylece, iç hatlarda artan yolcu talebinin karşılanacağı öngörülüyormuş. Teklifle, yabancı şirketlerden veya lessorlerden uçak kiralanmasıyla ihtiyaç duyulan hatlardaki uçak sıkıntısı da böylece önlenmiş olacakmış. TC tesciline alınmadan uçurulacak uçaklarla yurt içi seferlerin yanı sıra, yurt dışı seferler de yapılabilecek ve yılda binlerce sefer gerçekleşecekmiş. Bu seferlerde de birkaç milyon daha fazla yolcu taşınabilecekmiş.

Yukarıda maddelerini verdiğimiz 40 yıllık Sivil Havacılık Kanunu’nun en önemli maddeleri bir anda silinip atılacak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümranlığı altındaki hava sahası yabancı şirketlerin ve operatörlerin TC tesciline girmemiş uçaklarına da açılacak. 1926 yılında denizcilik alanında kanunla kabul elen kabotaj hakkını, 100 yıl sonra havacılıkta da yabancı tescilli uçaklara vereceğiz.

Bu yasayla, yerli bir şirketle iş birliği yapan yabancı uçak şirketine veya şirketlerine Türk hava sahasını istediği gibi kullanma ve de milyon dolarlar kazanma kapısı da açılacak.

Mutlu yarınlar Türkiye’m…

[email protected]

——————————————————-

Avrupa Havacılık Emniyet Ajansı EASA uyarıyor

“Ortadoğu hava sahasında risk sürüyor”

Avrupa Hava Sahası’ndaki uçuş güvenliği, önceleri kısaca adı JAA olan (Joint Aviation Authorities) yani Ortak Havacılık Otoritesi tarafından sağlanırdı. 2001 yılında Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından kurulan Avrupa Sivil Havacılık Konferansı'nın (ECAC) bir organı olan Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) JAA'nın tüm yetki ve görevlerini üstlenmiş bir kurumdur.

Geçen yıl Rusya’nın Ukrayna ile savaşa başlamasından sonra Avrupa Hava Sahası’ndaki bütün düzenlemelere imza atan EASA, İsrail’in Filistin’deki Gazze Şeridi’ne (Gaza Strip) yaptığı kara ve hava saldırılarının başlamasıyla bölge hava sahasında uçuş güvenliğinin risk altında olduğunu belirtiyor.

Esirlerin takası nedeniyle taraflar arasında ateşkes sağlanmasına rağmen yine de bölgede risk var.

Conflict Zone Information Bulletin (CZIB) Çatışma Bölgesi Bilgi Bülteni denilen açıklamalara göre EASA, 14/11/2023 tarihli bülteni, 30 Ekim 2023’de revize etti ve geçerliliğini de 31 Aralık 2023 tarihine kadar uzattı. Açıklama ile çatışmalardan etkilenen İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır hava sahasında uçan EASA’ya bağlı operatörler için geçerli olan bu kararlar bağlayıcı özellik taşıyor.

Bu bültenlerin uçuş güvenliğini sağlamak için, AB üye devletleri ve AB kurumlarındaki bilgilere göre yayınlandığını belirten EASA durumu şu şekilde özetliyor;

“Yemen'den Güney İsrail'e doğru fırlatılan seyir füzeleri ve askeri sınıf silahlı insansız hava araçları, bölgedeki hava sahasının güvenliği için, özellikle Kızıldeniz'i ve Güney Ürdün, Batı Suudi Arabistan ve Doğu Mısır da dahil olmak üzere komşu ülkeler üzerindeki bitişik hava sahasını etkileyen ek endişeler yaratıyor. Bölgedeki hava sahasının güvenliğini etkileyen silahlı çatışmalar EASA ve Avrupa Komisyonu tarafından sürekli izlenmektedir. İsrail Sivil Havacılık Otoritesi, hava sahasında ve havaalanlarında sivil havacılığa yönelik riskleri, NOTAM yayınlayıp, taktiksel çatışmasızlık sağlayarak aktif yönetmektedir. Fakat, yine de hava sahası kullanıcılarının durumun karmaşıklığının ve olası hızlı evriminin farkında olmaları ve roket fırlatmalarının hava sahasının ve yerdeki uçakların güvenliğini potansiyel olarak etkilediğini bilmeleri gerekir. AB ülkelerinin uçak operatörleri için risklerin artıp azalmadığını değerlendirmek için durumu izlemeye devam edeceğiz.”

EASA, havayollarına uçuş emniyeti için ayrıca şu önerilerde bulunuyor;

“Etkilenen hava sahasında çalışırken potansiyel riskleri dikkate alın;

Bölgedeki hava sahası gelişmelerini izleyin ve Çatışma Bölgeleriyle ilgili Avrupa Bilgi Paylaşımı ve işbirliği Platformu aracılığıyla paylaşılan bilgiler de dahil olmak üzere, ulusal makamlarından mevcut rehberlik veya yönlendirmenin yanı sıra, mevcut tüm havacılık yayınlarını, devlet makamları tarafından verilen hava sahası kapanışlarını veya kısıtlamalarını takip edin; Operasyonları için yüksek düzeyde acil durum planlamasıyla sağlam bir risk değerlendirmesinin yapıldığından emin olun ve resmi makamların verdiği talimatlara da en kısa sürede hazır olun.”

Çatışmaların başlamasından sonra Türk Hava Yolları ve Pegasus’un yanı sıra birçok havayolu şirketi İsrail’e yaptıkları seferleri durdurmuştu.

Fakat, başta bayrak taşıyıcı El Al olmak üzere, İsrailli Arkia ve Israir adlı havayolu şirketleri tahliye operasyonları adı altında uçuşlarını kesintisiz sürdürürken, ateşkesin uçuş güvenliğinde kısmen rahatlık sağladığı fakat ateşkes sonrasında sorunun sorunum tekrar gündeme gelebileceği özellikle dile getiriliyor.