Adını savunma ve havacılık kelimelerinden alan ve 2018 yılında hayata geçen SAHA İstanbul, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en önemli sanayi kümelenmesi konumunda.

Türk savunma, havacılık ve uzay sektörünün, yerlilik oranının arttırılması, sahip olmadığı kritik teknolojilere kavuşturulması ve uluslararası rekabette üst seviyelere gelebilmesi için üyelerinin teknolojik ve sektörel yetkinliklerini geliştirmek, üyeleri arasında iş birliğini destekleyip güçlü bir ekosistem oluşturmak için kurulan topluluk, 22 Ekim’de dördüncü kez (22-26 Ekim arası) SAHA EXPO Fuarı adıyla yine görücüye çıkacak.

SAHA İstanbul, aralarında Aselsan, TUSAŞ, Roketsan, STM, ASFAT ve askeri tersanelerin yanında Baykar gibi yüklenicilerin olduğu yurt içinde 45 şehirde ve 120 ülkede faaliyet gösteren 1478 firmayla ülkemizin teknoloji geliştirme kapasitesine büyük katkı vermektedir. SAHA İstanbul aralarında İTÜ, YTÜ ve Sabancı Üniversitesi’nin de olduğu 29 üniversite ve tüm enstitüleri ile TÜBİTAK’ın katkılarıyla üniversite ve sanayi iş birliğinin arttırılması amacına da destek vermektedir. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Haluk Bayraktar’ın yaptığı bu oluşumun yönetim kurulu üyeleri arasında tek kadın olan Pınar Özozan Okyay dikkat çekiyor. Hikaye, şöyle başlıyor:

I M G 4754Pınar Hanım, Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 yıl önce kurulan ve 2020 yılında havacılık için gerekli olan AS 9100 sertifikasını alan bölgedeki ilk firma olmayı başaran Özen İş Makine Sanayi adlı firmada ilk önce satış müdürü göreve başlamış. Daha sonra genel müdürlüğe terfi etmiş. Pınar Hanım, Türkiye Kalite Derneği Ulusal Kalite Hareketi Programı Üyesi ve EFQM (Avrupa Kalite Yönetimi Derneği) Üstün Performansta İlerleme Belgesine sahip, iki çocuklu bir anne.

10 yıldan bu yana savunma sanayine yönelen Özen İş Makine ASELSAN, ROKETSAN, BMC, MKE, TUSAŞ, TEI gibi firmaların hem milli ve yerli hem de ticari projelerine mekanik parça ve mekanizma üretimleri yapıyorlar. Altay ve Fırtına silah sistemlerinde, ROKETSAN’ın Atmaca projesinde de ürettikleri bazı parçalar bulunuyor. Mekanik ve elektromekanik sistem tasarımı ve talaşlı imalat yöntemiyle yapısal parça, mekanizma ve sistem üretimi üzerine çalışmalar yaptıklarını anlatan Özen İş Makina Genel Müdürü Pınar Okyay, savunma sanayi gibi gereklilikleri çok zor olan sektör için yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verereşöyle konuştu;

I M G 4756“Sektörle tanışmamız SAHA İstanbul sayesinde oldu. Şu an için ASELSAN, ROKETSAN, BMC, MKE, TUSAŞ, TEI gibi platform üreticilerine mekanik komponent ve parçalar üretmekteyiz. BMC’nin tank taşıyıcıları ve obüslerinde, Altay’ın ve Fırtına’nın silah sistemlerinde, ROKETSAN’ın Atmaca projesinde, MKE’nin 120’lik havanlarında, ASELSAN’ın Hisar projesinde kullanılan mekanik parçaları tedarik etmekteyiz. Ayrıca mekanik ve elektromekanik tasarım yeteneğine sahip bir firma olarak da çeşitli sistemler geliştirmekteyiz. Bu parçalar; bazen bir füzenin mekanik bir parçası ya da gövdesi olabilirken, bazen bir tankın alt sistemini oluşturan parça ve braketleri, bazen de bir Boeing uçağının çelik bir parçası olabilir. Yani mekanizma olarak hem hareketli hem de sabit yapısal parçalar üretmekteyiz” 

ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, Hollanda, Portekiz gibi ona yakın ülkeye ihracat yaptıklarını sözlerine ekleyen Özen İş Makine Genel Müdür Okyay “Üretimimizin yüzde 30-35 civarı ihracattır. Henüz savunma sanayine yönelik bir ihracat yapmıyoruz, ancak artık hedefimiz bu yöndedir” diye konuştu.

Çocuklarına mesleki anlamda rol model olduğunu söyleyen Pınar Hanım sözlerini şöyle noktaladı: “Evliyim ve iki oğlum var. Savunma sanayinde kadın olmanın zorluğunu hiçbir zaman yaşamadım, çünkü zaten yıllardır sanayinin içindeydim. Sanayi sektöründe kadın görmek insanların pek alışık olduğu bir durum değil. Zorluğundan ziyade ayrıcalıklı hissediyorum, çünkü bir kadın olarak olaylara bir erkekten daha detaycı gözle bakabiliyorum. İletişim yönüm daha gelişmiş olduğu için problem çözmeye daha yatkın olduğumu düşünüyorum. Yoğun ve yurtiçi/yurtdışı seyahatler gerektiren bir sektör... Çocuklar ufakken işten feragat edip onlara daha fazla zaman ayırıyordum, ancak çocuklar da artık büyüdüler ve işime ilgi duymaya başladılar. Hatta büyük oğlum mühendislik okuyor. Onlara bu anlamda rol model olmak da benim için ayrıca gurur verici…”

Ülke ekonomisi böyle başarılı iş kadınlarının omuzlarında yükselecek.

Mutlu yarınlar Türkiye’m…

Herkes, Castro ve Che hayranı değil Türk halkının bir garip Küba merakı

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nde Başkan Firuz Bağlıkaya, geçenlerde çok önemli konuklarını ağırladı. 

Küba Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Dr. Alejandro Díaz Palacios, Küba’nın İstanbul Başkonsolosu Raúl Ernesto Madrigal Cárdenas, Küba İstanbul Başkonsolosluğu Ekonomik İşler Konsolosu Amelia Sanchez ve DEİK Türkiye - Küba İş Konseyi’nin Türkiye tarafı Başkanı Oğuz Satıcı TÜRSAB’ta verimli bir toplantı gerçekleştirdiler.

Toplantıda iki ülke arasındaki karşılıklı ilişkilerin güçlendirilmesi konularında istişarelerde bulunulmuş ve TÜRSAB ile Küba Turizm Bakanlığı arasında iyi niyet anlaşması imzalanmış. TÜRSAB Başkanı da turizmimizin gelişimine katkıları ve iş birliği için Kübalılara teşekküetmiş. Bence, biz onlara değil de onların bize teşekkür etmesi gerek. Neden diye sorarsanız, her yıl on binlerce kişinin akın akın Küba’ya gidip de ülkelerine milyonlarca dolar döviz bıraktıkları için. Sağlık bulmak için gidenleri tabi ki tenzih ediyorum. 

Doğrusu meraka değer, 11 milyon nüfusu olan Küba’dan bize turist geliyor mu veya kaç kişi geliyor. 

2023’te 4 bin 813 Kübalı Türkiye’ye gelirken 2024’ün sekiz ayında 3 bin 608 Küba vatandaşı ülkemize gelmiş.

Gidenlere sıra gelince, bu işi yapması gereken Türkiye İstatistik Kurumu bu ülkeyle ilgili istatistik üretilmediğini belirterek sorumu cevaplayamadı.

İhracatımız 2023’te 62 milyon USD. 

Biliyoruz ki, birçok acente yıl içinde Küba’ya turlar düzenlerken, yüzlerce insanda bireysel seyahat yapıyor.

Türk halkının, sosyalist bir devlet olan Küba’ya veya Kübalılara olan sevgisi veya merakı nereden geliyor acaba?

Onların Atatürk sevgisinden mi acep?

Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro ve onun dava arkadaşı Arjantinli devrimci Ernesto Che Guevara’ya derin sevgi duyan ve 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Havana’da kutlamak isteyen solcu ve liberalleri anlarım da, sağ dünya görüşündeki Türkler Küba’ya ne yapmaya, ne görmeye gider acaba?

Fakir, ama mutlu oldukları görüntüsü veren Küba halkını görmekten ne gibi bir zevk alırlar doğrusu anlamak zor. 

1950’li yıllardan kalma yıkık dökük görüntülü evler ve caddelerde cazip ne var ki ha bire Küba’ya gidiyorlar. 

Yakın desen değil, yol tam 10 bin km. 

Uçak biletleri ucuz değil, ateş pahası.

Tur paketlerinin yanına yanaşılmıyor.

En sıradan paket kişi başı 50 bin TL. 

Küba halkının fakirlik veya sefaletini görüp bundan zevk alamayacaklarına göre geriye başka ne kalıyor bakalım.

1 Mayıs’ı da içine alan tur programına bakarak halkımızın Küba’ya neden gittiğini daha iyi anlamaya çalışalım.

Klasik Amerikan araçları ile şehir turu yaparlar ve Devrim Meydanı ile eski Havana sokaklarını gezerler. Sonra Katedral Meydanı, Armas Meydanı, Castillo De La Real Fuerza Kalesi’ni ziyaret ederler. Che Guevara’nın müze olan evini de ziyaret ettikten sonra ünlü yazar, Ernest Hemingway’in müdavimi olduğu barlar sokağında gezerler. 1 Mayıs Kutlamaları için yürüyerek Devrim Meydanına gider ve 1 Mayıs kutlamalarına da katılırlar. 

Amerikalıların Küba Devrimi’ni bastırmak için çıkartma yaptığı Praya Giron, nam-ı diğer Domuzlar Körfezi’ne giderler. 500 yıllık tarihi geçmişi olan Trinidad’ta dans ve müzik gecesine katılırlar. Trinidad’da filmlere konu olan meşhur tropik bir sahili olan, Ancon Plajı görülür.

Che’nin ve devrimin şehri olan, Santa Clara’ya giderler ve Ernesto Che Guevara’nın mozolesini ve meşhur heykelini ziyaret ederler. Che’nin kumandasındaki gerillaların raydan çıkararak ele geçirdiği treni ve diktatör Batista güçlerinin lojistik desteğini keserek zaferin yolunu açan olayın izlerini ziyaret etmeyi ihmal etmezler. 

Sekiz günlük seyahatin diğer günleri çok da önemli olmayan etkinliklerle doldurulur ve böylece geri dönerler.

GEZİDE FİYATA DAHİL OLANLAR 

Profesyonel Türkçe yerel rehberlik.

8 gece özel Casa’larda konaklama.

8 öğün kahvaltı, tur programındaki bütün ulaşım ve transferler. Kaza

ve Seyahat Sigortası, araç içi ikram, mobil internet hizmeti. Kübalı dans hocaları eşliğinde dans dersleri. Puro çiftliğinde puro yapımı ve tadımı. Vinyales Vadisi’de at safari gezisi. 

GEZİDE FİYATA DAHİL OLMAYANLAR 

İstanbul – Havana – İstanbul uçak bileti ve Küba Vizesi (50 Euro). 

Öğlen ve akşam (Bir öğün 8 Euro), müze ve ören yeri girişleri (Toplam kişi başı 30 Euro tutuyor.). Yurt Dışı Çıkış Harcı 500 TL. Bu tur için öngörülen 

fiyat, iki kişilik odada kişi başı 1300 ABD Doları, yani yaklaşık 45 bin TL.

İsteyen buyursun gitsin, iyi tatiller.