Bir vesile ile Hisar Okulları'na konsere davet edildiğimde, yıllar öncesine gittim. Oğlumun ana okulundan mezuniyeti tüm ayrıntıları ile gözlerimin önünde yineleniyordu:

Miniklerimizin gösterisi için bizler de hazırlanmıştık. Profesyonel makyaj yaptırdığım yüzüme baktığımda, maske takmış gibi hissetmiştim. Oğlum ile biriktirdiğim anıların bu özel gününde, özenmişliğime gülmüştüm. Ana okulunun bahçesinde, smokin ve beyaz elbiselere bürünmüş bir dolu minik, kibar hareketlerle dans ettiler. Kendime yabancı yüzümde, gözlerim sevgi seli gözyaşlarımı taşıyamamıştı. Boğazımda düğümlenen bir dolu ilmik, sesimi sessiz kılmıştı. Valsleri, tangoya bağlayan kıvrılışlar, dönüşler, o küçük bedenlerde, kendine özgü ifadesini bulmuş, müzikle eşleşmeye çalışmışlardı.

Benzer duygular, dönemler içinde yineleniyor. Konseri izlemek için koltuğuma oturduğumda, bir okul sahnesinin büyüklüğü ile gururlandım. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Genç Orkestrası ve Hisar Okulları Orkestrası birlikteliğini alabilen bir sahne! Gençliğe verilen değeri, böyle detaylarda vurgulayan eğitimcileri, yüreğimle alkışladım. Orkestranın ilk eseri:

La Cumparsita!

Lunfardo’da maske giyerek karnavala katılan küçük insan grubu anlamına gelen bu eser, sevgilisi ve arkadaşları tarafından terk edilen bir adamın hikayesi. Bir hoşçakal şarkısı. Ülkemizde ise bir “Düğün Marşı”

Ailesinin güvenli kollarında büyürken, henüz kalp kırıklıklıkları ile karşılaşmamış miniklerin, müzik ile eşleşmeye çalıştıkları o haller, “Arjantin Tango Müziği’nin hikayesiyle pek örtüşüyor: 1800’lü yıllarda, büyük umutlarla, Avrupa’dan Amerika’ya göç eden fakir insanların hayal kırıklıklarının ifadesi olarak ortaya çıkmış Tango Müziği, hırçınlık, asilik, küstahlık duygularını içeren melankolik bir müzik. Arjnatin Tangosu, paramparça olan hayallerin müziğinde, gurbetteki erkekler arasında yapılan, 2/4‘lük, 3/4‘lük ve 4/4‘lük ölçülerde ritmleri belirgin, sert hatlı bir dans türü. 1917 yılında, Carlos Gardel’in smokin giyerek, argo ve erotizmden uzak sözlerle tango söylemesiyle, Tango Müziği üst kesimlerde yer alıyor.

Acıları içine gömerek gülümsemek gibi!

Cumhuriyet Dönemi, tangonun ülkemize sızdığı ve sevildiği yıllar. Bazen bize yabancı olan müziklere söz yazılarak, bazen de çeviri sözlerle benimsenmeye çalışılan tango müziği, Türk Müziği’nin makamsal özlelliğinden uzak kalmış. Ayıplanan dans, ülkemizde daha az vücut teması ile bugün ışıltılı dans salonlarında, nezih bir eğlence halini almış durumda. Ülkemizde acılarla yoğrulduğumuzdan mıdır bilinmez ama günümüzde, sadece İstanbul’da, her gün milonga var.

Underground Tango

Que Falta Que Me Haces

Libertango

No Hay Tierra Como La Mia

Kuroneka No Tango

Mazi Kalbimde Bir Yaradır

Konserin son eseri, “İlk Türk Tango”suydu. Konser boyunca icra edilen tüm eserler, Dünya Tangoları’ndan örneklerdi. Gençlerin her biri umut ışığı ile parlıyordu. Bu konser ile Dünya, bir bütün halindeydi. Maskelere rağmen, özümüz birdi!