Donald Trump'ın dört sene süren ABD başkanlığı macerasında en sıra dışı özelliği sanırım yapabilecekleri konusunda önceden kestirilebilir olmaması.
6 Ocak günü ABD’de yaşananlar sanıldığı kadar şaşırtıcı olmasa da neden-sonuç ilişkisi açısından eşi benzeri yok.
Öyle ya, protesto gösterileri tüm dünya ülkelerinin tarihinde olduğu gibi ABD’de de var.
Yakın zamandaki #BlackLivesMatter protestolarından tutun da, yaklaşık elli yıl önce yaşanan Stonewall ayaklanması gibi gösterilerin hepsi okyanus ötesinde yaşandı.
Her ne kadar gerçek bu olsa da Vikingler’e benzer yarı çıplak bir adamın Capitol binasına baskınını kim tahmin edebilirdi?
Ya da ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin koltuğunun işgal edilebileceğini?
Donald Trump’ın dört sene süren ABD başkanlığı macerasında en sıra dışı özelliği sanırım yapabilecekleri konusunda önceden kestirilebilir olmaması.
Fakat her iddiasına girerim, bu sefer Trump da destekçilerinin bu kadar aşırıya kaçabileceğini kestiremedi.
Bana kalırsa bu protesto gösterilerinin kilit ismi ne Trump ne de Biden.
- Mike Pence.
Trump, “Amerika’yı Kurtar” mitingini düzenlerken, kongrede başkanlık seçimi oylamasına Mike Pence başkanlık ediyordu.
Zaten ABD Başkanı Trump da mitinginde Pence’i hedef alan açıklamalar yaptı.
Özetle, onu yanında olmamakla suçladı.
Trump’ın en güvendiği isimlerden biri olan Pence’in başkanlık devrine anayasanın maddesi gereği katılması göstericilerin fitilini ateşledi.
Pence, Trump’ın yanında dursa ve “bu seçimde hile vardır” açıklamasında bulunsaydı olaylar bu noktaya gelir miydi, sanmıyorum.
Bu olayların ardından Pence, twitter’da Trump’ı takipten çıktı ve kapak fotoğrafına Kamala Harris ile Joe Biden’ın fotoğrafını koydu.
Bir diğer noktada ABD’de giderek yaygınlaşan bir “Trumpizm” dalgası var.
ABD kamuoyunda konuşulanlar arasında Cumhuriyetçi Parti’nin ikiye bölünebileceği ihtimali bile mevcut.
Trump’ın Hillary Clinton’ı yenerek seçilmesi de bu yerleşik düzeni yerinden oynatmıştı.
Şimdi Trump’ın gidişi de gelişi gibi yumuşak geçişlere göre ayarlanan ABD siyaseti ve sistemine göre son derece sert oluyor.
Ve ABD’liler arasında “Trumpist” bir akım gelişiyor.
Bu sanırım ABD’nin yakın siyasi tarihinde ilk kez olan bir şey.
Hillary Clinton’un seçilmemesiyle yerleşik düzenin aktörlerinin tüm planlarının dört sene ertelenmiş olmasının verdiği tazyiki de hesaba katarsak giderek sertleşen ABD siyaseti sadece içte kalmaz, dışa da yansır.
Kaldı ki “şaibe” olsun olmasın seçimleri kaybettiğini haftalar önce kabullenen Trump, dört sene boyunca kendisini sürekli şeytanlaştıran, dalga geçen herkesten böylelikle intikamını almıyor da değil.
Ne “incınmışsın” be Trump!
Adnan Menderes erken seçim kararını açıklamış mıydı?
Eski bir generalin, “Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi.” açıklaması kamuoyunun gündemini bir süredir meşgul ediyor.
Haliyle, her on senede bir demokrasisi darbelerle kesintiye uğramış bir ülkede bu sözlerin siyasal iktidar çevresinden tepki çekmesi normal.
Ve dürüst olalım, Türkiye’de “darbe özlemi” çekenler eskisi kadar bunu dillendirmese de yok değil.
Fakat benim takıldığım nokta tarihsel bir bilgisizlik ya da çarpıtma.
Konuyla ilgili dün İTÜ’den tarih akademisyeni dostum Barış Ertem’i aradım ve darbeden iki gün önce 25 Mayıs 1960 günü Adnan Menderes’in Eskişehir’de gerçekleştirdiği son mitingi sordum.
Barış’ın dediklerini aynen aktarıyorum:
“Adnan Menderes, Eskişehir mitinginde erken seçim kararı ve Tahkikat Komisyonu’nun görevine son verildiğini açıklamıştı. Ama ses kabloları kesilip sabote edildiğinden çıplak sesle kendini halka yeterince duyuramadı. Ayrıca Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda da bu kararlarını yineliyor.”
Barış ayrıca bana 16 Mayıs 1960 günü Hürriyet ve Yeni Asır gazetelerinin manşetlerini de gönderdi, Adnan Menderes erken seçim kararını bu tarihlerde de haykırıyor, köşeye koyuyorum, oradan okuyabilirsiniz.
Kaldı ki zaten erken seçim kararı aylar önce alınmış olsa bile darbeciler Menderes’i devirip halkın iradesini gasp etmeyi çoktan kafaya koymuşlardı.