Macaristan Mobilite ve Kalkınma Ajansı HUMDA'nın daveti ile 8 ayrı ülke temsilcileri ve doktora öğrencileri ile Yaz Üniversitesi çerçevesinde bir araya geldik.

Üç günlük etkinliğin son günü, “Küresel Hidrojen İşbirliğini Teşvik Etmek” başlığını taşıyordu somut örneklerle, temiz enerjide gelinen nokta ortaya kondu. HUMDA CEO olarak Yeşil Mobiliteden Sorumlusu yönetici Virag Meszaros, ajansın aynı anda yürüttüğü birkaç projenin de yöneticisi. Macaristan’ın, 451 km menzilli ilk körüklü otobüsünü şehir şehir dolaştırıyorlar. Bir başka güçlü projedeyse, yeşil hidrojenle çalışan bir otobüs, kamu taşımacılığı yapıyor. Budapeşte çevresindeki şehirleri dolaşıyor ve veri toplayıp raporlaştırılıyor. Yeşil hidrojenli otobüs deyince, en büyük üreticilerden biri, Portekiz’deki Toyota Caetano, HUMDA’nın otobüsününü de tedarikçisi. Temsilcisi Francisco de Magalhães, Avrupa’da toplam 7 ülkede, 142 otobüslerinin yanına, Suudi Arabistan ve Avustralya için üretimde olduklarını da açıkladı.

AB (Avrupa Birliği) yeşil hidrojen çalışmalarında kararlılıkla yürüyor. Mobilite bunun değerli alanlarından biri ama öncelikli değil. Öncelik, enerji yoğun sektörlerde fosil yakıtlardan çıkarak karbon salımını düşürmek. İklim değişikliğiyle mücadele sadece sosyal yaşam değil, ekonomik boyutuyla da güçlü bir içerik oluşturuyor. Ancak kamuoyu, arabası, otobüsü, uçağı, mutfaktaki ocağı, kombisi hidrojenle buluşursa durumu anlayabiliyor. Bu gerçeklik bile, mobilite çalışmalarını biraz daha öne çıkarıyor. Ülkemizde, KARSAN, TEMSA, OTOKAR gibi devlerin çalışmaları son aşamalarında, prototip üretimleri, 1-2 yıl içinde görebileceğiz. Dünyada da büyük gelişmeler yaşanıyor. Güney Kore, 1000’den fazla Hyundai araçla hidrojeni kamu taşımacılığında kullanıyor. 2030’a dek 1300 araç hedefi var. Almanya’da, Köln Belediyesi 140 otobüs kullanıyor. Duisburg Belediyesi, bu yıl sonun dek otobüs, çöp ve atık toplayıcılar gibi 89 hidrojenli ağır vasıta alımı yapacağını açıkladı. ABD’de Kalifroniya 100’den fazla otobüs, 200’den fazla hidrojen dolum istasyonu sahibi. Tümü yakıt hücreli (Fuel Cell) araçlar. Türkiye’de bir yandan otobüs üretimi ve ithalatı planlanıyor bir yandan İTÜ gibi akademik yapılar, yakıt hücresi üretimi için çalışıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, kamu taşımacılığında yerel yönetimler de hidrojene yöneliyor.

Büyük resme bakınca, yeşil hidrojenin, mobilitede nasıl genişleyeceğini görebiliyoruz. Macaristan’daki Yaz Üniversitesi, bu veriler ve vizyon için çok değerliydi. Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) olarak, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Teknopark Müdürü Prof.Dr. Metin Tanoğlu ve AKFEN Yenilenebilir Enerji Operasyon Direktörü Eren Yiğit ile birlikte, Türkiye’de ilgili alanların durumu, çalışmaları ve iş birliği fırsatlarını aktardık. Viyana’nın çalışmalarını Gaziantep’e, Estonya’nın hidrojen kümesini Bandırma’ya yönlendirdik. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kadar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı da bu konuya hassasiyetle yaklaşıyor. Çünkü, yeşil hidrojen yarının değil, bugünün çözümü.

WhatsApp Image 2024-09-15 at 13.09.03

NE TRANSFER AMA!

Galatasaray iki büyük başlık altında yönetimi sorgulayıp durdu: Transfer ve bilet karaborsası. Tranasferde, Kerem Aktürkoğlu’nun Benfica’ya gidişi, eleştirileri büyütmüştü. Çünkü bir türlü sevilmeyen Zaha gitmiş, Ziyech sorunlu kalmış, tek kanadı Barış Alper Yılmaz gibi görünür olmuştu. Üstüne bir de Jelert beklenenden düşük performansla başlamıştı. Hedef transferlerden Kostic Fenerbahçeli olmuştu. Cenk Ergün saldırılardan bunalıp istifa etmişti ve 100 milyon Euro değer biçilen Osimhen’in gelişine rağmen sosyal medya (!) bir türlü tatmin olmuyordu. Mourinho’nun ‘ligin en iyi takımı’ diye tanımladığı Çaykur Rizespor maçına Osimhen ilk 11 çıktı. Icardi gibi büyük bir figürün yokluğunu aratmadı. Hiç görmediğimiz bir santrafor performansı koydu. Gabriel Sara ve Mertens’in müthiş oyununu, iştahıyla büyüttü. Ama en önemlisi, maçın bitiminde, taraftarla bütünleşti, bayrakla turladı, üçlü çektirdi. Maç sonu medyaya sözleriyse ayrı güzellikteydi: Icardi bu oyunun efsanesi, Batshuayi ölümcül bir karakter. Her ikisinden de öğreneceklerim olacak.” Bu karakter, Galatasaray’a da Türk futboluna da çok şey katacaktır. Performansı kadar sözleri de rahatlatıcı. Topun ağzında gibi gösterilen Okan Buruk için de yönetim için de. Ancak kara borsa bilet işi çözülmeden, Osimhen bile kurtaramaz yönetimi.

Victor Osimhen

KARA BORSA BİLET

Galatasaray’da, yöneticileri de kapsayan bir suçlama süreci var. Taraftar grubu, belli isimler, yönetim hedefleşiyor ama nedense bütün ülkenin futbol biletlerini satan yapıya kimse dokunmuyor. Yargı, MASAK vs, kim varsa ilgili bu işi çözmeli. Galatasaray, kulüp olarak hedef olmamalı. Sorumlular, her kim ise hesap vermeli. Kurumlar kalıcıdır. Kişiler ile kaim değildir. Narin davasında olduğu gibi, kamu vicdanını oyalayan, “üstünü örtme”, “yönlendirme”, “gölgeleme” işlerine fırsat verilmemeli. Demokrasinin temeli şeffaflık ve hesap verebilirliktir. Lütfen çözünüz, bir an önce. Yanan yansın. Her kulüpte…

SOSYAL MEDYANIN DOKUNULMAZLIĞI

Spor, kuruluşundan bu yana cumhuriyetimizin en şımarık çocuğu. Bu tanımın sahibi Atilla Gökçe üstadımızı bir kez daha alkışlayarak bugüne dönelim. Üzerinde formalarla her türlü vandallık yapılabilir durumda, gruplar önüne gelene sataşır, küfreder, küfürleri şarkıya çevirir, taş atar, zarar verir ama sonunda stada ulaşır maçını izler. Sosyal medyada da benzer bir durum yaşanır durumda. Sınırsız sorumsuzluk alanı gibi görülüyor. Kişisel hakaretlerde hemen davalar açılıp tazminat sistemi devreye sokuluyor. Ancak kurumsal işlerde, genelde bu durum uygulanmıyor. Daha da önemlisi, çirkin ve zemini olmayan bilgi ve iddialar atılıyor. Hadi açık konuşalım; iftira ve yalandan geçilmiyor. Uydurma senaryolar çoğalıyor. Oysa, Dezenformasyon Yasası olarak bilinen 7418 Sayılı “Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’ var. 18 Ekim 2022 tarih ve 31987 sayılı Resmi gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girdi. ‘’İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’’ da yapılan ilave düzenlemeleri içeriyor. Sosyal medyanın gelir kapısına çevrilmesinde hiçbir sakınca yok, hatta çok da başarılı bir oluşum. Mesele, sorumluluk meselesi. Edilen lafın, kavramın, sataşmanın iddianın, sosyal medya da olsa sorumluluğu olmalı. Takım ayırmaksızın, futbolun sebep olduğu kamplaşma ve nefret ekimi sonlanmalı. 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önleme Yasası ile birlikte. İkisi de rafta duruyor hissi veriyor. Bu kadar yalan ve nefret bize yakışmıyor.