Tam 100 yıl önce bugündü.

Büyük Taarruz’dan sadece 2 hafta sonraydı.

’Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir’ komutuyla başlamıştı harekat.

Kadifekale’ye Türk bayrağı çekilmişti.

Kurtuluş Savaşı sonuçlanmıştı.

Kurtulmuştuk.

Öncü Türk birliklerinin komutanı Fahrettin Altay Paşa, birkaç arkadaşıyla birlikte, Konak’tan Karşıyaka’ya geçmişti.

Karşıyaka'da oturan annesinin yanına.

Yıllardır savaştan savaşa koşuyor ve biricik anasıyla zar zor haberleşiyordu.

Ter içindeki atından uçar gibi inmişti.

Elini öptükten sonra sarıldı ve arkadaşlarını gösterdi

-Açız anacım, yemeyi unuttuk herhal. Bir şeyler var mı?

-Var oğul; ekmek de var, salça da!

Yiyecek başka bir şey yok, diyememişti annesi.

Ekmeğe salça verip doyurdu evladını, evlatlarını.

Kuva-yi Milliye’nin ruhunun simgesel resimlerindendir bu anekdot.

Ödenemeyecek, ödeyemeyeceğimiz borçlarımızın sahiplerindendir Fahrettin Altay, silah arkadaşları…

O İzmir’in Çeşme’sinden bir başka mavi gözlü büyüdü.

Sporcu oldu, futbol oynadı, teknik direktör oldu, eş oldu, baba oldu, abi oldu, dost oldu, yoldaş oldu, kılavuz oldu.

Sonra…

Altay’ın stadına isim oldu!

İzmir’in kurtuluşunda, Türk süvarilerin komutanıydı Mirliva- Tümgeneral Fahrettin.

Soyadını aldığı Altay, o zaman da büyüktü.

Üç büyükler, dört büyükler adı, Cumhuriyet döneminde, iyice büyüdü.

Ama sadece bir kulüp ‘büyük’ sıfatıyla anılır oldu.

Bir de o Çeşmeli genç sporcu!

Mustafa Denizli, Büyük Mustafa oldu.

Büyük Altay’da başladı, üç büyükleri dolaşıp Altay’da bitirdi.

Fahrettin Altay’ların açtığı kapıdan çok Mustafalar yürüdü.

Sonra iki büyük isim, aynı stadın tabelasında buluştu.

İzmir’in kurtuluşunu kutlamak, halay çekip marş söylemek değil elbette.

Kurtuluş Savaşı şehitlerine rahmet dilemek, gazilere vefa göstermek…

Hayatımızın her alanında karşımıza çıkan değerlerin nasıl oluştuğunu anlamak…

Bir kez daha, saygı, minnet ve şükranla…

100 yıldır olduğu gibi!

SERENA WILLIAMS’DAN MESAJ

Haftalarca, aylarca, hatta yıllarca tenis dünyasının zirvesinde dolaştı. 26 yaşında anne oldu. Hatta doğum sürecinde akciğerinde oluşan bir pıhtı nedeniyle az daha ölüyordu. Aylar sonra, yeniden döndü, oynadı, kazandı. Bir basın toplantısında -Yine kazandın, kadınlar tenisinde 1 numara oldun.

Hedefine ulaştın mı sorusuna, olağanüstü bir yanıt vermişti:

-Ben hiçbir zaman dünyanın en iyi kadın tenisçisi olmayı düşlemedim.

Ben her zaman dünyanın en iyi tenisçisi olmayı düşledim.

UNDP, sürdürülebilir gelecek amaçları içinde cinsiyet eşitliği, 17 temel başlıktan biri.

Serena’nın şahane yaklaşımı, Oprah Winfrey gibi büyük bir şöhretin de radarına giriyor. Winfrey, Serena için ‘Shero’ diyor. İngilizce kahraman anlamına gelen ‘hero’ sözcüğüne ‘S’ ekliyor, ‘kahraman kadın’ gibi bir dil oyunuyla Serena’yı tanımlıyor.

Serena Williams, 41 yaşına girmeden 1-2 hafta önce, 6 kez kazandığı Amerika Açık’ta 3. turda elendi.

Gözyaşları içinde veda etti. Serena Williams, defalarca sakatlandı. Ölümcül bir doğum sürecini de atlattı. Çok kazandı. Hep kazanmadı. Ama hep sahadaydı.

Spor tarihi, özellikle sağlık nedeniyle ara veren sporcuların müthiş geri dönüşlerini de yazar.

Ferdi Kadıoğlu, Brighton’daki ilk antrenmanında sakatlandı, 1 ay kadar olmayacağı açıklandı.

Mauro Icardi, Adana Demirspor maçında sakatlandı, 2 ay kadar yok…

İkisi de belirli sürelerin ardından, beli sadece birkaç maçlık kayıpla geri dönecek.

Ama Necip Uysal, Beşiktaş’a en az 3-4 ay dönemeyecek.

Aziz ve kararlılığı, iş ahlakıdır Necip’in. Ve spor, güçlü geri dönüş öyküleriyle ısınır.

NARİN…

Bir kız babası, dünyadaki bütün kızların babasıdır, demişti bir dostum.

Ne yazık ki öyle.

Ve bu his umut, mutluluktan çok hüzün taşıyor insana.

Bu kadar kötü kalpli dolmamalı hayatımız.

Bir çocuk neden öldürülür? Küçücük bir kız çocuğu?

Hem de “çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsin” diyen adamın ülkesinde…

Yüzleşelim! Kopacaksa kopsun kıyamet!

OVP’DE YEŞİL HİDROJEN

Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Enerji yoğun sektörler öncelikli olmak üzere rekabetçilik ve yerli üretim dikkate alınarak enerji verimliliğini artıran projelerin desteklenmesi hedefleniyor.

2025-2027 dönemini kapsayan OVP ile;

 Sürdürülebilir büyüme için yeşil dönüşüm sürecinin hızlandırılmasına yönelik politikalar hayata geçirilerek uluslararası düzenlemelere uyum güçlendirilecek,

 Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliği artırılacak.

 İklim değişikliğiyle ilgili uygulamaları bütüncül biçimde ele alan temel mevzuat hazırlıkları tamamlanarak uygulamaya konulacak.

 Sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum hedefleriyle taahhütleri içeren 'İkinci Ulusal Katkı Beyanı; hazırlık çalışmaları ile 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi' tamamlanacak.

OVP ile, Yeşil dönüşüme katkı sağlayacak &;Yeşil Finans Stratejisi ve Eylem Planı; bu nedenle oluşturuldu ve uygulamaya konulacak.

Ayrıca;Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı; hayata geçirilecek, ulusal geri kazanım oranları yükseltilecek ve endüstriyel simbiyoz uygulamaları özendirilecek.

Döngüsel ekonomi yaklaşımıyla uyumlu ve düşük karbonlu üretimi amaçlayan yatırımlar Yeşil Dönüşüm Destek Programı kapsamında desteklenecek.

Hidrojen, OVP’de kendine yer buldu. Birinci öncelik olmasa da yenilenebilir enerji destekleri, hidrojen teknolojilerini de kapsıyor, güç veriyor. Enerji dönüşümünü destekleyen enerji depolama, hidrojen ve karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi teknolojiler ile mikro-şebeke yönetimi ve dijitalizasyonun geliştirilmesine yönelik Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri destek kapsamında yer alıyor.

Türkiye’de elektrolizör üretimi, buradan kaynak bulabilir. Temiz enerji, ulusal bağımsızlık için de değerlidir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, OVP ile değerli bir vizyon açıklamıştır.