Aslında bu ağır başlık yerine, Trump'ın "gerçekçi" bir lider olduğundan da söz edilebilir.
Aslında bu ağır başlık yerine, Trump’ın “gerçekçi” bir lider olduğundan da söz edilebilir.
Çünkü maalesef hedefine varmayan anlaşmalar, maddeleri ihlal edilen yazılı metinler sıkça rastladığımız çelişkiler.
Bu bakımdan belki de zaten gereği yerine getirilmeyecek bir mutabakat için hoyrat tavırlar sergiliyor.
Fakat hoş göremeyiz.
Her ne olursa olsun, niyetlerden çok söylemlerin ve zoraki de olsa atılan imzaların önemine odaklanmak dünyanın ve insanlığın geleceği açısından daha hayırlı gözüküyor.
Trump’un kimi zaman Yeltsin’in özellikle sarhoşken dışa vuran skandallarına benzer tuhaflıkları dünyanın kafasını karıştırsa da onun şımarık bir zenginden çok ABD Başkanı olduğunu varsaymak durumundayız.
Onun için “Paris Şartı”nı önemsiyor ve Trump’ın gel-gitlerini doğal karşılamıyor ve fayda gördüğümüz uluslararası anlaşmalar için sorumlu davranmasını bekliyoruz.
İnsan hakları, ekonomik özgürlükler ve çevre problemleri açısından çok önemli bir ağırlığa sahip olan Paris Şartı sonuna kadar zorlanması ve hayata geçirilmesi gereken anlaşmadır.
Paris Şartı özetle neler söylüyor bir bakalım:
-İnsan haklarına ve temel özgürlüklere olan saygımızın vazgeçilmez olduğunu beyan ederiz. AGİK’in insani boyutuna ilişkin hükümlerini eksiksiz uygulayacağız ve geliştireceğiz.
-Barış, adalet, istikrar ve demokrasinin yanı sıra halklarımız arasındaki dostane ilişkilerin, ulusal azınlıkların, kültürel, etnik, dil ve dini kimliklerinin korunmasını ve bu kimliğin geliştirilmesi için uygun koşulların yaratılmasını gerektirdiğine olan derin inancımız tekrar teyit ederiz.
-Kimyasal silahların etkin bir şekilde denetlenmesi, global ve kapsamlı olarak yasaklayacak bir sözleşmenin en kısa zamanda akdedilmesini istiyor ve bu sözleşmenin ilk imzacıları olmayı düşünüyoruz.
-İnsan hakları ve temel özgürlüklerinin gösterilecek saygı ve bunların ileriye götürülmesi ile bilimsel ilerleme arasındaki bağı hatırlatırız. Bilim ve teknoloji alanındaki işbirliği, ekonomik ve sosyal kalkınmamızda önemli bir rol oynayacaktır. Dolayısıyla katılan devletler arasındaki var olan teknolojik mesafenin kapatılması için bu alandaki işbirliği, bilimsel ve teknolojik bilgilerin daha büyük ölçüde paylaşılması yönünde gelişmedir. Katılan devletleri insan potansiyelini ve özgür girişim ruhunu geliştirmek için birlikte çalışmaya teşvik ederiz.
-Çevre sorunlarının ivedilikle üstesinden gelinmesi gereğini ve bu alanda bireysel ve birlikte çaba gösterilmesinin önemini kabul ediyoruz. Hava, su ve toprakta yeniden sağlam bir ekolojik denge kurup sürdürmek için çevremizi korumak ve iyileştirmek yolundaki çabalarımızı yoğunlaştırmayı taahhüt ediyoruz. Bu amaçla, çevreye ilişkin ortak yükümlülükler ve hedeflerin oluşturulmasında AGİK sürecinden azami ölçüde yararlanmaya ve böylelikle Sofya Çevre Koruma Toplantısı Raporu’nda öngörülen faaliyetleri sürdürmeye kararlıyız.
Oldukça uzun ve faydalı prensipler içeren Paris Şartı için Amerika Birleşik Devletleri Başkanının “Ulusal Amerikan Ekonomik Çıkarları” ifadesini kullanarak ve bunu gerekçe kullanarak yan çizmesi insanlığa karşı açıkça işlenmiş bir suçtur.
İnsanlığın ve gelecek kuşakların hayat hakkını hiçe sayan bu bakışın acil tedaviye ihtiyacı vardır.
Trump’un bu tavrını kişisel bir arıza olarak görmek ve Amerika Birleşik Devletlerine mal etmemek lazım. Çünkü Paris Şartı’nı ilk imzalayan ülkelerden biri değiller miydi?